Yüzbaşı Sadık Güray Balatekin, 1999 yılında eşi başörtülü diye TSK'dan ihraç edildi.
Beylik tabancası, TSK kimlik kartı ve sağlık karnesi elinden alındı. GATA'da mide kanseri tedavisi gören eşi hastaneden çıkarıldı. Aliye Balatekin, 20 gün sonra hayatını kaybetti.
Sadık Güray Balatekin 1988 yılında Kara Harp Okulu'ndan 'topçu teğmen' olarak mezun olur. 1989 yılında Diyarbakır'a tayin edilir. Aynı yıl hayatını matematik öğretmeni Aliye Hanım'la birleştirir. Körfez krizinin çıktığı 1991 yılında geçici görevle Silopi'de çalışır.
17 Kasım 1992'de gerçekleşen bir çatışmada iki yaşındaki oğlu ve 7 aylık hamile eşi ölümün eşiğine gelir. Balatekin ailesinin kaldığı lojmana isabet eden roket mermisi, çocuk odasının duvarını delerek infilak eder. Olaydan çok etkilenen Aliye Balatekin girdiği duygusal durumdan kurtulamaz ve mesleğine ara verir. Balatekin'in tayini 1993'te Çorlu Topçu Alayı'na çıkar. Aynı süreçte eşinin başörtüsü sebebiyle baskılara maruz kalır. Atamalarda dikkate alınmak üzere şahsının, eşinin ve 12 yaşından büyük çocuklarının fotoğrafları istenir. Fotoğraflarda eşlerinin başı kapalı olanlar takibe alınır. Başörtüsü, atamalarda etkisini gösterir. Topçu sınıfında olmasına rağmen 1998 yılında piyade taburu bünyesindeki bir bölük komutanlığında görev yapmak üzere Ardahan'a tayin edilir. Yüzbaşı Balatekin, PKK'ya karşı silahlı mücadele verirken Ardahan'da bulunan eşi başörtü baskısına maruz kalır. Subay eşleri ile birlikte kantinin bahçesinde otururken, garnizon komutanının talimatıyla nöbetçi subay tarafından uzaklaştırılır.
1999 yılının baharından itibaren eşinde karın ağrıları baş gösterir. İstanbul'da yapılan tetkikler sonucunda Aliye Hanım'a mide kanseri teşhisi konulur. GATA, 16 Ağustos 1999 tarihli raporunda 'hastalığın hayati önemi haiz olduğunu' belirterek, 'hastanın takip ve tedavisi için onkoloji kliniklerinin bulunduğu bir merkezde ikameti uygundur' kararı verir. Rapora dayanılarak yüzbaşının tayini Ankara'ya çıkarılır. Eşi GATA'da kemoterapi tedavisi görmeye başlar. Kasım 1999'a kadar 6 kürlük tedavinin 4'ünü tamamlar.
Her şeyin yolunda gittiğini düşünen Güray Balatekin 29 Kasım 1999'da üzerinde yüzbaşı üniforması ile görev yaptığı birliğin kapısından girdiğinde ihraç edildiğini öğrenir. TSK kimlik kartını, beylik tabancasını ve sağlık karnesini teslim etmesi istenir. Yüzbaşı, ihraç edildiğini ölüm döşeğindeki eşinden ilk başta saklar. Bir hafta sonra Aliye Hanım da durumdan haberdar olur. Yüzbaşı Balatekin, TSK'dan ihracıyla birlikte tüm sosyal haklarını kaybettiği için GATA'da kanser tedavisi gören eşinin tedavisi yarım kalır. Talihsiz kadın, 15 Aralık'ta vefat eder. Balatekin en çok eşinin durumu bilindiği halde ihraç edilmiş olmasına içerlenir.
Kanser hastası eşimin, Ergenekon sanıkları kadar değeri yokmuş
Aradan geçen 10 yıl boyunca yaşadıklarını içine atan Balatekin, GATA'nın Ergenekon sanıklarına karşı koruyucu muamelesi üzerine konuşmaya karar verdiğini söylüyor. Balatekin, GATA'nın şimdiki tutumuna isyan ediyor. Kendisine reva görülenlerle terör örgütü kurma iddiasıyla tutuklananlara gösterilen ihtimamı karşılaştırmadan edemiyor: "Biz vatan için gerektiğinde canımızı tehlikeye attık. 20 yıl boyunca çatısı altında bulunduğum TSK'da hiçbir soruşturma geçirmedim. 21 tane takdirname aldım. Eşimin başörtülü olması nedeniyle ihraç edildim. Tedavisi yarım kaldı. Ama şimdi, bakıyorsunuz örgüt üyesi olmaktan yargılananlar GATA'da farklı bir muamele görüyor." ZAMAN