Samanyoluhaber.com yazarlarından Cuma Karaman yeni köşe yazısını 'Gaye-i hayalimiz ve ilk üç hatve' başlığı ile kaleme aldı.
Hizmet yolculuğu, sıradan bir faaliyetler bütünü değildir. O, kalpten kalbe uzanan, niyetle başlayan, ihlasla derinleşen ve sebatla sürdürülen kutsal bir yürüyüştür. Bu yolculuk, şekilden öze, görünüşten ruha uzanan bir gönül hareketidir.
Her hak dava, sağlam temeller üzerine yükselir. Hizmet’in temeli ise; niyetin doğruluğu, ihlasın samimiyeti ve sebatın kararlılığıdır. Bu üç hatve, hizmetin özünü ve ruhunu oluşturur. Onlar olmadan, Hizmet sadece boş bir kabuktan ibaret kalır; anlamını ve kalıcılığını yitirir.
Bu yazı dizisinde, “Gaye-i hayalimiz”i diri tutan üç temel kavramı; niyet, ihlas ve sebat üzerinde kısaca duracağız. Her bir hatvenin anlamını, hizmet yolundaki önemini ve günlük hayatımızda nasıl korunması gerektiğini birlikte sorgulayacağız.
Hizmet, bir yolculuktur. Bu yolculuğa niyetimizle, ihlasımızla ve sebatımızla yön vermek ise hem ferdi hem de içtimai dönüşümün anahtarıdır.
Geliniz, bu üç sacayağını birlikte yeniden hatırlayalım ve gönüllerimizde tazeleyelim. Çünkü “Gayesi olmayanın hayali olmaz, hayali olmayanın da hizmeti olmaz.”
Bu yazı dizisini kaleme almadaki niyetim, herhangi birine ders vermek, nasihat etmek ya da rehberlik iddiasında bulunmak değildir. Bu yazı dizisi, yıllar içerisinde hizmet yolunda şekillenen düşüncelerimin, duygularımın ve müşahedelerimin samimi bir yansıması olarak kaleme alınmıştır.
Birinci Hatve: Niyet
“Ameller ancak niyetlere göredir.” (Buhârî, Bed’ü’l-Vahy, 1)
Hizmete atılan her adım, niyetin doğruluğu ile anlam kazanır.
Niyet; yönelişin, iç maksadın, muradın adıdır. Söz, davranış ve çabalarımızı şekillendiren, dıştan değil içten doğan bir özdür.
Hizmet gibi ulvî bir yolculukta niyetin merkezinde yalnızca Allah rızası olmalıdır. Çünkü niyetin saflığı, hizmetin de saflığını belirler.
Niyet sağlam olursa, adımlar kararlı olur. Ama niyet bulanıksa, hizmet yorulur, ruhu solar.
Şu sorular, her hizmet yolcusunun kendine sık sık sorması gereken temel muhasebe notlarıdır:
Ben bu işi kimin için yapıyorum?
Rızam kimedir?
Gizlideki muradım nedir?
Niyet, sadece başlangıçta yapılan bir tercih değil, zamanla da korunması gereken bir yöneliştir. Zira doğru bir niyet zamanla unutulabilir; yerini gösteriş, beğenilme arzusu ya da dünyevi beklentilere bırakabilir. Bu sebeple “tecdid-i niyet” (niyetin yenilenmesi), sadece ibadetler için değil, hizmet için de zaruridir.
Niyet aynı zamanda sabrın da kaynağıdır. İnsanlar anlamasa, hatta engeller çıksa da niyetinde samimi olan kişi yolundan sapmaz. Çünkü onun yönü halka değil Hakk’a dönüktür.
Hizmetin sadık yürüyüşçüleri, bu istikamet üzere niyetlerini taze tutanlardır.
İkinci Hatve: İhlas
“De ki: Benim namazım, ibadetim, hayatım ve ölümüm âlemlerin Rabbi olan Allah içindir.” (En’âm, 162)
Niyetle başlayan hizmet yolculuğu, ihlasla derinleşir.
İhlas, sadece Allah için yapmaktır. Takdir beklemeden, görünmeden, bilinmeden hizmet edebilmektir.
Hizmette ihlas olmazsa, işlerin dışı yürüse de içi boşalır. Zamanla yorgunluk, kırgınlık, hayal kırıklığı başlar. Oysa ihlaslı biri bilir ki:
Yaptığı her şey Allah içindir ve O, her şeyi görendir, karşılıksız bırakmaz.
İhlas, hizmetteki rekabeti, kıskançlığı, benlik çatışmalarını ortadan kaldırır. Çünkü ihlaslı bir kalp, her iyiliğin Allah için olduğunu bilir. Başkasının başarısı, onun için bir sevinç sebebidir.
Hizmetin ilk yıllarında görülen o derin samimiyetin kaynağı da buydu. Kimse görünmek istemiyordu. Adı duyulmak değil, Allah’ın rızası kazanılmak isteniyordu.
Zamanla makam, itibar, ilgi gibi unsurlar devreye girdiğinde ihlası korumak daha çok zorlaştı. Özellikle temsil makamındakiler, bu konuda daha titiz olmalıdır.
Üstad Bediüzzaman Hazretleri’nin “en azından on beş günde bir İhlas Risalesi’ni okumayı özellikle tavsiye etmesi” bu konuda sürekli bir muhasebenin gerekliliğini gösterir.
İhlas, görünmeden yürüyebilme cesaretidir. Bu da hizmetin kalbi ve ruhudur.
Üçüncü Hatve: Sebat
“Rabbimiz Allah’tır deyip de, sonra dosdoğru olanlara korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar.” (Ahkâf, 13)
İhlasla başlayan hizmet yolculuğunda, sürekliliği sağlayan kuvvet sebattır.
Sebat, engeller karşısında yılmadan yürüyebilmektir. Zorluklar, yalnızlıklar, anlaşılmamak, hatta bazen iftira ve kırgınlıklar karşısında dahi istikamet üzere kalabilmektir.
Hizmet, her zaman kolay bir yürüyüş değildir. Bazen mevsim serttir, bazen yol dikenlidir. Ama sabırla ve azimle yürüyenler, neticede hedefe varır ve meyveyi elde ederler.
Sebat edenler, zamanın imtihanlarına dayanır ve hizmeti kalıcı kılar.
Sebat, sadece heyecanla değil, kararlılıkla yürümek demektir.
Heves geçicidir; ama sebat, adanmışlıktır.
Sebat aynı zamanda hizmetin nabzını tutan iç motivasyondur. Çünkü gaye-i hayale ulaşmak, sadece hayal etmekle değil; yorulmaya, yanlış anlaşılmaya, yalnız kalmaya rağmen yürümeye devam etmekle mümkündür.
Bu nedenle “gaye-i hayalimiz”i diri tutan en temel kuvvetli dinamiklerden biri, ihlasla beraber gösterilen sabır ve sebattır.