Gazeteci Hakan Gülseven, 2022 yılında sosyal medya hesabından “Kız Kulesi'nin restorasyonunu bu yapıyormuş. Estetik harikası” notuyla yaptığı paylaşımda yer alan şahsın şikayeti nedeniyle tutuklandı.
Gazeteci Hakan Gülseven, Kız Kulesi’nin restorasyonunu yaptığı iddia edilen bir kişinin fotoğrafını paylaştığı gerekçesiyle tutuklanarak cezaevine gönderildi.
Gerçek Gündem'de yer alan habere göre Gülseven, 2022 yılında sosyal medya hesabında “Kız Kulesi'nin
restorasyonunu bu yapıyormuş. Estetik harikası" notuyla bir kişinin
fotoğrafını paylaştı.
Daha sonra söz konusu kişinin restorasyondan sorumlu olmadığı ortaya çıktı.
ŞAHIS ŞİKAYETÇİ OLDUFotoğrafta
yer alan Halil Bülbül isimli şahıs ‘hakaret' suçlamasıyla Gülseven’den
şikayetçi oldu. Hakaret davası beraat ile sonuçlandı. Ardından “Kişisel
Verileri, Hukuka Aykırı Olarak Ele Geçirmek veya Yaymak” suçlaması ile
dava açıldı.
Gülseven, dava kapsamında yaptığı savunmada,
fotoğrafın sosyal medyada dolaşımda olduğunu ve kendisinin özel olarak
elde edip paylaşmadığını söyleyerek “Zaten sosyal medyada dolaşımda olan
bir fotoğrafını paylaştım, bu nedenle bunun özel hayata ilişkin bir
görüntü olmadığını düşünüyorum” dedi.
Mahkeme, Hakan
Gülseven hakkında iki yıl hapis cezası verdi. Takdir hakkını kullanan
mahkeme cezayı 1 yıl 8 aya düşürdü. İstinaf da kararı onadı.
"ŞU AN BENİ İZLİYORSANIZ HAPİSHANEDEYİM DEMEKTİR"Karara
ilişkin sosyal medya hesabından görüntülü bir açıklama yapan Gülseven,
“Siz şu an beni izliyorsanız/okuyorsanız ben hapishanedeyim demektir.
Yani, bunu hapse girdikten sonrası için hazırladım. Komik bir durum.
Geleceğe not düşme fikrini hiç böyle düşünmemiştim halbuki” dedi.
Gülseven, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bir
hafta kadar rötarla şimdi hapiste olmamın ise hakikaten komik bir
hikayesi var... Biliyorsunuz, 2 sene kadar önce meşhur Kız Kulesi
restorasyonuyla ilgili bir sürü haber yayımlanmıştı.
Bu mevzudaki
önemli haber ise şuydu: Restorasyon işi AKP Üsküdar yönetiminden
Muhammet Emin Sarıoğlu'nun ortağı olduğu şirkete verilmişti. Bu şirket
kamudan milyonlarca lira değerinde başka ihaleler de almıştı... Haber
sosyal medyada hızla yayıldı. AKP'li Muhammet Emin Sarıoğlu'nun pek
fotoğrafı yoktu ortada... Birileri, Sarıoğlu'nun fotoğrafı yerine, onu
andıran bir başka AKP'linin, partinin Trabzon gençlik kollarından bir
zatı muhteremin fotoğrafını paylaşmış, sosyal medyada, benim de önüme o
fotoğraf düştü.
Baktım, arkadaşın enteresan bir giyim tarzı var,
düşündüm, "Acaba bu tarzla o tarihi restorasyon işini kıvırabilir mi?"
diye. Neticede Kız Kulesi gibi tarihi bir eser asgari estetik anlayışı
gerektirir. Adamın tarzında ise bir çeşit Kurtlar Vadisi esintisi var.
Twitter hesabımda, zatı muhteremin sosyal medyada dolaşan o fotoğrafına,
"Kız Kulesi'nin restorasyonunu bu yapıyormuş. Estetik harikası" diye
esprili bir yorum yazdım.
Bunları geçelim bir kalem, bir süre
sonra tebligat geldi: Zatı muhterem, avukatı vasıtasıyla bana hakaret
davası açmış, ifadeye çağrılıyorum.. Çıktım mahkemeye, ifadeyi verdim,
ortada zaten hakaret falan yok, eve döndüm. Hakaret davasını kaybettiler
yani. Lakin karşı tarafın avukatı durmuyor. Bu sefer aynı paylaşımım
nedeniyle "Kişisel verileri hukuka aykırı biçimde ele geçirmek ve
yaymak" maddesinden yeni bir şikayette bulundu.
Yine mahkeme,
yine ifade... Hakikaten komik bir durum. Mahkemede diyorum ki; Ben
kimsenin verilerini hukuka aykırı ya da hukuki şekilde ele geçirmedim.
'Ele geçirmek' ne? Adı üstünde, sosyal medya, bildiğiniz medya yani,
orada dolanan bir fotoğrafa esprili bir yorum yazdım, o kadar. Kişisel
verisini sevdiğimin zatı muhtereminin, ortada ismi yok, unvanı yok, bir
tek fotoğraf var, onu da yanlış isimle dolaşıma sokmuş birileri, ben de
oradan görmüşüm...
Zaten kendisi koymuş bir sürü nal gibi
fotoğrafını sosyal medya hesabına, alışıldığı üzere Süleyman Soylu'yla
da fotoğraflar boy boy... Bakın, ısrarla isim paylaşmıyorum hâlâ ama
artık bu zatı muhteremin de mahkeme kararının da bir "haber değeri''
var... Evet, mahkeme kararı... Hakkımdaki dava Trabzon'da açıldı,
oradaki yerel mahkeme jet hızıyla aleyhime, "kişisel verileri hukuka
aykırı biçimde ele geçirme ve yayma" gerekçesiyle 1 yıl 8 ay hapis
cezası kararı verdi. Yine Trabzon bölgesinde bulunan istinaf mahkemesine
kararı bozması için başvuruda bulunduk, o mahkeme de üstelik Yargıtay
yolu kapalı olmak üzere cezayı kesinleştirdi.
Cezada erteleme
yok. Niye? Mahkeme geçmişte benzer "suç" işlediğimi, yani "kişisel
verileri hukuka aykırı olarak yaydığımı" belirterek, "cezada ertelenme
olmamalı" demiş. Lakin mahkeme bahsettiği "suç"un ne olduğunu yazmamış.
Neydi o suç, ben söyleyeyim: Gezi olayları sırasında, henüz 14
yaşındayken başından gaz fişeğiyle vurulan Berkin Elvan komada yaşam
savaşı verirken ben Yurt gazetesinin sorumlu yazı işleri müdürüydüm.
Gazetede çıkan kimi haberlerde arkadaşlar Berkin'in adını B.E. diye
değil, Berkin Elvan diye açık olarak yazmışlar.
18 yaşından küçük
kişilerin isimlerini açık olarak yazmak "kişisel verileri hukuka aykırı
biçimde yaymak" olarak tanımlanıyor ve gazeteye, tabii gazeteyi
temsilen sorumlu yazı işleri müdürlerine para cezaları kesiliyor. Çok
acı ama Berkin henüz ölmediği, komada olduğu ve yaşıyor sayıldığı için,
her bir habere inanılmaz para cezaları geldi.”