Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Çatı Davası'nın son celsesinde Gazeteci Hidayet Karaca, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunmasına devam etti.
Gizli tanıklar Güneş ve Bulut'un iddialarına cevap veren Karaca, Bulut'un mahkemedeki ifadesi sırasında apar topar kaçtığını, heyetin de buna izin verdiğini, Güneş'in ise çağrılmadığını belirterek, şu espriyi yaptı:
"30 yıllık hukukçusunuz. Arzu etseniz Güneş'i değil Evren'i getirirdiniz. Herhalde bu tanık gelmesin, lehimize bozma sebebi olsun diye düşündünüz."
Karaca, söz konusu tanıkların beyanlarının doğruluğunun araştırılmamasına tepki gösterirken de, "Bunlarla insanların hayatı karartıldı. Nezarethanede köpek muamelesi görüyoruz. Bunları anlatmıyoruz" dedi.
Güneş ve Bulut'un iddialarından hareketle şike operasyonunu medya ayağı olmakla suçlandığını kaydeden Karaca, "Aziz Yıldırım şike operasyonundan sonra 30'a yakın gazeteciye dava açtı? Bunlar arasında niye Hidayet Karaca yok?" diye sordu.
HTS KAYITLARINI ANLATTI
Karaca, duruşmanın öğleden sonraki bölümünde diğer sanıklarla HTS kaydı olduğu suçlamasını cevaplandırdı. Bilirkişi raporuyla da telefonların aynı baz istasyonunda sinyal vermesinin toplantı yapıldığı veya görüşüldüğü anlamına gelmediğinin ortaya konduğunu bildiren Karaca, şöyle devam etti:
"Zehirli ağacın meyvesi de zehirlidir. Sayın Başkan, bir elma kamyonun önüne geçseniz, birisi içlerindeki bir elmanın zehirli olabileceğini söylese, o elmadan alıp, çocuğunuza götürür müsünüz? Bu HTS'lerle ilgili birçok yanlışlık ortaya kondu, ancak hala delil sayılıyor. Televizyonun yaptığı tüm yayınların arkasındayım. Bundan ceza verecekseniz verin, ama insanın üzüldüğü şey olmayan şeyden yargılanmak. Osman Hilmi Özdil'le aynı baz istasyonunda sinyal vermişiz. Özdil'in evi STV'nin karşısındaki sokakta. Mehmet Büyükçelebi, aynı sitede oturuyoruz. Komşuyuz. O yüzden aynı yerde sinyal vermem çok normal. Gelen bir HTS raporunda telefonum Ankara'dan sinyal vermiş gözüküyor. Oysa o tarihlerde Ankara'ya hiç gitmemişim. Bu HTS kayıtları ne zaman, 2011-2013. O zaman FETÖ/PDY diye bir şey var mı? Öyleyse benim telefonum veya baz istasyonlarına bakarak, neden bu insanlarla bir araya geldin, konuştun diye soruluyor? Benim bu ülkede herkesle görüşmem var. 17 Aralık'tan sonra ben hastanedeyken arayan, geçmiş olsun diyen milletvekilleri, çiçek gönderen belediye başkanları var. Onlar niye buraya konmamış? Akın İpek'le görüşmüşüm. Ne var bunda? Gazete, TV sahibi. Ben de Radyo ve Televizyon Yöneticileri Derneği Başkanıyım. Ayrıca beyefendi, mütevazı bir insan. Görüşmemden normal ne var?"
İSTİHBARAT RAPORLARI
Hidayet Karaca, "illegal işler" olarak nitelendirilen toplantılar yaptığı suçlamasının tümüyle istihbarat raporuna dayandığını, raporun altında da, "Başka delillerle desteklenmedikçe, delil olarak kullanılamaz" notunun bulunduğunu belirterek, "Bu bir delil değil, kağıt parçası, istihbarat raporu, ama yine de belirtilen tarihte Ataköy'de ne iş yaptığımı söyleyeyim" dedi.
Saat 16.00 olduğunda Karaca, notlarını toparlamak için biraz ara verilmesini istedi. Başkan Giray, saatin 16.00 olduğunu hatırlattı. Bunun üzerine Karaca, "İkindi namazını da kılayım, 17.15 yapalım" talebinde bulundu. Başkan Giray, talebi kabul etti.
"FETULLAH GÜLEN'E AİT FOTOĞRAFLAR, VİDEO KAYDI, TV SOHBETLERİ OLABİLİR"
Verilen aradan sonra savunmasına devam eden Karaca, HTS suçlamalarıyla ilgili bölümü, "Görüştüğüm iddia edilen isimlerden Recep Uzunallı, tv'nin genel müdürlüğünü yaptığı gibi AK Parti'nin il genel meclis üyesiydi. Bu HTS raporlarını hazırlayanlar hakkında suç duyurusunda bulunuyorum" diyerek tamamladı.
Karaca, mütalaada yer alan, "Sanığın STV'deni konuşmaları, programları, ses kayıtları" ifadesinden ne kast edildiğini, Başkan veya Savcının bir açıklama yapması halinde bilgi verebileceğini söyledi. Başkan Giray, "Dosyanızda ne varsa, odur" karşılığını verirken, Savcı Adnan Gümüş'ün, "15 gün sürer" dediği duyuldu. Karaca, kendisine ait olduğu bildirilen ses kayıtlarının hukuka aykırı elde edildiğini, bunların dosyaya konmasının hukuki olmadığını kaydederek, ses örneğinin alınıp, bunların gerçekliğinin ortaya konması gerektiğini, ama bunun yapılmadığını anlattı. Karaca, evinin aranması sırasında hukuksuzluklar yapıldığını, özel hayatın ve soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiğini vurgularken de şöyle konuştu:
"Delil torbası kapatılırken, bizlerin imzası alınmadı. O torbanın içine sonradan başka malzemeler konmadığını nereden bileyim? Bunların hukuken delil olma özelliği yoktur. Buna rağmen Fetullah Gülen'e ait fotoğraflar, video kaydı, TV sohbetleri olabilir. TV'deki arkadaşlar bakmam için vermiş olabilir. Hatırlamıyorum. Resmini saklamama gerek yok ki. Haftada bir sohbeti yayınlanıyor zaten. Hani şöyle aramızda gizli bir görüşmemiz, konuşmamız olur, o ayrı. Beraber resmimiz bile çıkmadı. Çıkabilir de. Dolayısıyla fotoğrafının çıkmasının benim açımdan sakıncası yok."