"Benim kafamda, bu cemaatin yurtdışından birtakım yerlerle doğrudan teması olduğu konusunda şüpheler vardı. İsrail'le doğrudan kontakları, yani Türkiye Cumhuriyeti'nin yapısına uymayacak, bu ülkenin dokusuna uymayacak ilişkileri olduğuna dair böyle bir endişem vardı. Aynı şekilde Amerika'yla ilgili benzer endişelerim vardı. Bunu da yazmıştım. Yazının özü de şuydu: 'Cemaat, boynundaki Amerika ve İsrail yaftasını çıkarmalı'

Bu dönemde, şu iki yılı aşkın süredir yaşanan süreç içinde ben bir şeye kanaat getirdim. Bu 'cemaat' denilen yapı, yüzde yüz bu toprakların malı olduğuna, Anadolu insanının birikimini yansıttığına inandım.

Eğer benim o şüphelerim doğru olsaydı, cemaatin tüyüne dokunamazlardı. Böyle okulunu dağıtacak, gazetesini dağıtacak, televizyonunu dağıtacak, şirketlerini dağıtacak alt üst edecek gücü bulamazdı. Kapısından giremezdi. Tıpkı o öteki İsrail, Amerikalı, bilmem şu bu kuruluşlara yapılamadığı gibi. Bu zırhla korunurdu.

Önde gelen isimleri tarumar edilmiş, kimi cezaevine kimi yurtdışına savrulmuş, şirketleri dağıtılmış, kayyımlar aracılığıyla birer birer iflas ettirilmiş bir yapı olmazdı."