Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile gazetenin Ankara temsilcisi Erdem Gül'ün yeniden tutuklanacağı ve Zaman gazetesine kayyım atanması tehditlerine gazeteciler sert tepki gösterdi.
Gazetecilerin görüşleri şöyle:
Nazlı Ilıcak: "Zaman gazetesine böyle bir şey yapılırsa çok üzüntü duyarım. Türkiye uçurumun eşiğinde diyorduk ama memleket artık uçurumdan düştü." dedi. Ilıcak şu açıklamayı yaptı: Zaman gazetesine böyle bir şey yapılırsa çok üzüntü duyarım. Sadece Zaman gazetesi ve gazeteciler için değil artık tüm ülkem adına çok üzüntülü ve kaygılıyım. Şimdi ya kadar Türkiye uçurumun eşiğinde diyorduk ama memleket artık uçurumdan düştü. Yapılanlara bazen bu sözler bile az kalıyor. Medyaya çok muazzam bir baskı var. Sesini çıkaran mecralara çöküyorlar sonra batırıyorlar. ileri demokrasi yayın kuruluşuna çök batır anlayışı. Basın hürdür sansür edilemez deniliyor ancak kayyım yoluyla el konuluyor sonra da batırılıyor. Herkes yapacaklarının hesabını tek tek ödeyecek. Birçok kişi işsiz ve hakarete maruz kalıyor. İnsanların hürriyetleri ellerinden alınıyor. Can Dündar ve Erdem Gül'ün peşini hala bırakmadı. Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete sözü bizi özetliyor."
Yeni Asya Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Kazım Güleçyüz: Temenni ederim ki doğru olmasın. Birilerinin temennileri beklentileri dile getiriyor. Ama hukuk devleti diyorsak bu tarz keyfilikler hukuksuzluklar olmaması lazım. Zaten olanlar yeterince hukuku ve vicdanları yaraladı. Birçok yerde masum insanlara yapılan operasyonlar derin yaralar bıraktı. İpek medya'ya yapılan operasyon büyük yara açtı. Üzerine yeni yaraların açılmamasını temenni ediyorum. Bu iddialar vahim ve endişe verici. Tarif etmekte zorlandığımız bir sürece sürüklendiğimizi ortaya koyar. Bunlar trollerin, hukuk tanımayan ve hiçbir şekilde vicdani hassasiyetleri olmayan insanların temenni olmasının önüne gitmesin."
Rotahaber Genel Yayın Yönetmeni Ünal Tanık: Türkiye'de bir şey olmaz denen dönem geride kaldı. Hukuk devleti askıya alınmışsa o ülkede bir şeyi öngörebilmek mümkün değil. Dış politika ve siyasi alandaki sıkışmışlığın yanına bir de yarını öngörememek ülkeye ekonomik sıkıntılar getireceğini düşünüyorum. Türkiye'de yarının ne getireceğini öngörebilmek mümkün değil artık. Böyle bir olaya olmaz dememiz mümkün değil. Bu güven zeminini kaybettiğimiz için her şey olabilir. Hukuksuzluk hukuk olmuş durumda.
Nokta dergisi yazarı Perihan Mağden: Korkunç bir durum daha ne diyeyim? Dur durak bilmeden yapılan hukuksuzluklar. Duyunca kanım dondu. Zaten Anayasa Mahkemesi'nin kararını tanımıyorum demek beni hiçbir kanun hiçbir hukuksal merci bağlamaz demek. Böylece hukukla işinin olmadığını göstermek istiyor. Bu şekilde sözde kalmayacak icraya da geçirerek herkese göstermek istiyor.
MEHMET ALTAN: TÜRKİYE HUKUKSAL KİMLİĞİNİ KAYBETTİ
Özgür Düşünce gazetesi yazarı Prof. Dr. Mehmet Altan: "17-25 Aralık'tan sonra Türkiye devleti hukuksal kimliğini kaybetti. Yani buranın bir hukuk devleti olarak anayasası olduğu ceza kanununun olduğu gerekli yasaların olduğu ve evrensel hukuk prensiplerine göre hareket ettiğini ve gerçek bir devlet olduğu söylemek mümkün değil. Ülke ormana döndü, büyük bir felakete yol açtı. Yönetilemez, güvencesi ve yarını öngörülemeyen bir kara kalabalığa döndürdü Türkiye'yi. Ondan yararlanarak kendini güçlü zanneden kesim tarafından kendi gayri meşru çıkarlarını sürekli kılmak için çıldırmış bir şekilde orantılarının yansıması.
Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven: "Medyaya yönelik baskılar artık davul zurnayla yapılıyor. Devletin tepesindeki isimler gazetecilerin tutuklanması, medya gruplarına el konması için kamuoyu önünde yargıya emir veriyorlar. Utanma sınırını zaten çoktan aşmıştık, asgari hukuk sınırı da aşıldı. Artık sürpriz diye bir şey yok. Zaman'a el konulması bir sulh ceza hakiminin iki dudağı arasında. Hepimizin hayatı ve özgürlüğü iki dudak arasında. Ve o iki dudağın, bir tanecik farklı sese tahammülü yok. Ülke çok büyük zararlar gördüğü gibi medya da büyük yaralar aldı ve alacak. 20'ye yakın ulusal kanalın kapatıldığı, 40'a yakın basın kuruluşunun mensuplarının akreditasyon nedeniyle kamu kurumlarına giremediği, 30'dan fazla gazetecinin tutuklu olduğu, medya sektöründe işsizliğin binlerle ifade edildiği ağır tablo içindeyiz ama enseyi karartmayalım. Gerçekler yeni yollar bulur.
Meydan gazetesi yazarı Turgay Oğur: "Ben sadece iktidarı destekleyen onlarca gazete ve televizyondaki meslektaşlarımıza seslenmek istiyorum: 'Bunca gazeteciyiz efendim. Sizin yüceliğinizi göremeyen 3-5 nasipsiz gazete kalmış. Uğraşmanıza değmez. Biz hepsine yeteriz de artarız Reis' desenize. Ezdirmesenize kendinizi. Büyük abilerin arkasına sinip fikri rekabetten kaçmasanıza."
Cihan CİHAN