17 ve 25 Aralık yolsuzluk operasyonunun kilit ismi Reza Zarrab, ABD'de tutuklanırken İstanbul Cumhuriyet Savcısı İsmail Uçar'ın talimatıyla polis, Ankara, İstanbul ve Bursa'da gazetecilere sabaha karşı operasyon düzenledi.
İKİ YAYIN YÖNETMENİ LİSTEDE
Karşı gazetesinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan ile Yasin El Kadı'nın 14 Nisan 2012 tarihinde Haliç Kongre Merkezi'nde çekilen fotoğrafların yayımlanması ile ilgili soruşturma kapsamında hükümete darbe yapma girişimi suçlamasıyla Karşı Gazetesi eski sahibi Turan Ababey, gazeteciler Mehmet Bozkurt, Emre Erciş hakkında gözaltı kararı verildi. Soruşturma kapsamında gözaltına alınması istenen gazeteciler Ufuk Köroğlu ve Kutlu Esendemir'in ise yurt dışında olduğu anlaşıldı.
Soruşturmada suçlamanın konu edildiği dönemde Karşı gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olan CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem'in de ismi geçiyor. Zaman gazetesi muhabiri Bayram Kaya Ankara'da, Millet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Değer Özergün ise Bursa'da gözaltına alındı. Kaya ve Özergün'ün niye gözaltına alındığına dair bilgi verilmedi. Ancak operasyonun gizli tanık ifadelerine dayanılarak yapıldığı öğrenildi. Gazetecilerin, “Gizliliğin İhlali”, “Terörle Mücadele Kanunu'na Muhalefet”, “Silahlı Terör Örgütüne Üye Olmak” ve “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Teşebbüs” iddiasıyla suçlandığı belirtildi.
EVİMİZDEN İSTİFLENMİŞ DOLAR DEĞİL SADECE KİTAP ÇIKTI
Polis Zaman Gazetesi Güvenlik Muhabiri Bayram Kaya'yı Ankara Batıkent'teki evinde dün sabah erken saatlerde gözaltına aldı. Sabah saat 05.50'de gazeteci Kaya'nın evine gelen Ankara Emniyeti Mali Şube ekipleri, mahkeme kararı bulunduğunu belirterek, Kaya'yı gözaltına aldı. Polisler Kaya'nın yalnızca nüfus cüzdanını almasına izin verdi. Gazeteci Kaya'nın Hrant Dink cinayetiyle ilgili Kördüğüm, 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasıyla ilgili Babam Sağolsun ve Sakıncalı Bürokratlar adlı kitapları bulunuyordu. Kaya, daha önce silah taşıdığı iddia edilen TIR soruşturmasında gözaltına alınmış, savcılık ifadesinin ardından serbest bırakılmıştı.
SAVCILIĞIN DAVETİNE İCABET ETMİŞTİ
Tuba Kaya, eşinin gözaltına alınmasıyla ilgili “Sabah namazından sonra uyuyorduk. Polisleri kapıda görünce daha önceki gözaltıyla ilgili olabileceğini düşündük. Hiçbir açıklama yapmadılar” dedi. Twitter hesabından da paylaşımda bulunan Tuba Kaya, “Savcılığın davetine icabet etmişti. İfade vermişti ama yetinilmedi. Sabahın 6'sında gözaltına alınması daha uygun görüldü. Benim eşimin tek işi gazetecilikti. Evimizden istiflenmiş dolar ve eurolar çıkmadı. Sadece kitap var, huzur var, şükür var bizim evde...Daha önce de ifadeye gitti eşim korkusuzca. Korkak kim şimdi? Sabah 6'da niye geldiniz? Mali Şube'den gelen polisler gözaltına aldı. Yaptığı haberler ve kitaplar suç olarak değerlendiriliyor. 12:15 uçağıyla İstanbul'a götürecekler” ifadelerini kullandı.
POLİS ART NİYETLİ, AİLEMİN EVİNİ BASTI
Karşı gazetesinde ‘Senin önüne yatarım Reza' haberini yapan muhabir Ufuk Köroğlu'nun ailesinin yaşadığı eve de polis baskın düzenledi. Hakkında gözaltı kararı bulunan Köroğlu, evde olmadığı için gözaltı işlemi yapılamadı. 17- 25 Aralık yolsuzluk operasyonlarının yapıldığı dönemde Karşı gazetesinde birçok önemli habere imza atan Köroğlu savcılığın art niyetli davrandığını belirtti. Yurt dışında olduğu öğrenilen Ufuk Köroğlu ise Twitter hesabından şu açıklamayı yaptı:
İKİ YILDA ÜÇ KEZ İŞSİZ KALDIM
“Sabahın 5'inde annem ve kız kardeşimin yaşadığı eve polis baskın düzenledi. Gerekçe 17 Aralık operasyonu sürecinde yaptığım haberler. 17 Aralık'tan 1 Kasım 2015'e kadar yaklaşık 23 ayda 3 kere işsiz kaldım. Sabah'tan çıkarıldım, iyi işler yaptığımız Karşı 65 günde kapandı. Karşı'nın kapanmasından 6 ay sonra işe başladığım Millet Gazetesi'nden ise kayyım atanmasının hemen ardından ‘polis zoruyla' çıkarıldım. 17 Aralık sabahı başlayan süreçte inanarak operasyonu savundum. Bence ileride değeri anlaşılacak çok önemli haberlere imza attım. Gururla gösterdiğim, sürecin el kitabı olacak bir kitap çalışmasına da sevgili arkadaşım Ahmet Dönmez ile emek verdim. AKP'nin tek başına iktidar olduğu, benim ise işsiz kaldığım 1 Kasım'ın ardından uzun bir tatile çıktım. Oldukça iyi geldi. Ocak 16'da İstanbul'a döndüm. Aç kalmaya, çalışmamaya mahkum edildiğimi görüp yeni bir kariyere yelken açmak istedim. Yıllardır eksikliğini hissettiğim, bilmeden nasıl gazetecilik yaptığımız ayrı bir tartışma konusu olan(!) ‘İngilizce' eğitimine yöneldim. Eğitimime uzaklarda devam etmeye karar verdim. Çalışmamaya mahkum ederek bu eksikliğimi giderme fırsatı açan AKP iktidarına teşekkür. Bu arada eğitimimi Sabah Gazetesi'ne açtığım ‘işe iade davası'nı kazanarak aldığım tazminatla finanse ediyorum. Meraklılara duyurulur.”
ABD'DE OLSA ÖDÜL VERİRLER
Tamamen gazetecilik yaptığı için suçlandığını belirten Köroğlu, “Yaptığım haberlerin benzerini Amerika'da Snowden belgelerini yayımlayarak yapan gazeteciler Pulitzer Ödülü aldı, ben darbeyle suçlanıyorum” dedi. Köroğlu, Karşı Gazetesi'nde görev yaparken 17-25 Aralık yolsuzluk soruşturmasında ismi geçen dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler ile Reza Zarrab arasındaki tape kayıtlarının yer aldığı “Senin Önüne Yatarım Reza” haberine imza atmıştı. Köroğlu'nun avukatı Vildan Yirmişbeşoğlu, soruşturmada gizlilik kararı olduğunu belirtti. Yirmibeşoğlu, “Doğrudan doğruya gazetecilik mesleğinden kaynaklanan bir soruşturma. Yazdığı kitap nedeniyle gözaltı kararı çıktığını düşünüyoruz” dedi.
AİLESİNİ RAHATSIZ ETMEK İSTİYORLAR
Köroğlu'nun ailesinin evinin sabah erkenden basılmasına da tepki gösteren Yirmibeşoğlu, “Aranan kişilerle alakalı resmi kayıt zaten internetten görünüyor. Yurt dışından giriş çıkış yaptığı, yurtdışında eğitim gördüğü zaten kayıtlarda mevcut. Ailesinin evine gidilmesi işgüzarlık, bu telefonla çok rahatlıkla yapılabilir. Bu tacize varan bir durum. Arama kararı yok, sadece gözaltı kararı var. İnsanlar rahatsız ediliyor. Bu şekilde aranan şahsı da rahatsız etmek istiyorlar” dedi.
OBAMA 4 GÜN ÖNCE UYARDI
ABD Başkanı Barack Obama ve Avrupa Birliği Parlamento Başkanı Martin Schulz'un Türkiye'deki basın özgürlüğü konusundaki rahatsızlığını dile getirdiği açıklamalarının mürekkebi kurumadan Türkiye'de gazeteciler gözaltına alınmaya devam etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Washington ziyareti sırasında ABD Başkanı Barack Obama basın özgürlüğü konusunda Türkiye'de benim rahatsız olduğum bazı eğilimlerin olduğu sır değil. Ben basın özgürlüğüne güçlü bir biçimde inanan biriyim. Dini özgürlüklere güçlü bir biçimde inanan biriyim. Hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye güçlü bir biçimde inanan biriyim. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın demokratik bir süreçle üst üste seçildiğine şüphe yok. Ama basına karşı benimsedikleri yaklaşımın, Türkiye'yi çok rahatsız edici bir yola sürükleyebileceğine inanıyorum” sözlerini kullanmıştı.
SCHULZ: ELEŞTİRİYLE YAŞAMASINI BİLMELİ
Avrupa Birliği Parlamento Başkanı Martin Schulz, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı sert şekilde eleştirdi. Bild am Sonntag gazetesine konuşan Schulz, “TürkiyeCumhurbaşkanı da dahil, politikacılar mizah ve eleştiriyle yaşamasını bilmeli” ifadelerini kullanmıştı. Türkiye'nin mizah nedeniyle Almanya Büyükelçisini çağırmasını eleştiren Martin Schulz,”Bir başka ülkenin Cumhurbaşkanının kendisini karikatürize edilmiş hissettiği için Almanya'da demokratik hakları kısıtlamamızı istemesi kabul edilemez. Erdoğan'a şunu net olarak ifade etmeliyiz: Bizim ülkemizde demokrasi var. Bitti.” şeklinde konuşmuştu.
MİLLET İLE KARŞI'NIN YAYIN YÖNETMENİNİ KARIŞTIRDILAR
Gözaltı sırasında Millet Genel Yayın Yönetmeni Değer Özergün'e, Karşı gazetesiyle ilgili sorular yöneltildi. Polisteki ifadesinde Özergün'e “Karşı gazetesi nerede basılıyor, haberleri nereden alıyorsunuz, finansmanı nasıl sağlıyorsunuz” diye soruldu. Özergün de “Karşı gazetesi ile ilgim ve bilgim yok. Çünkü karşı ile hiçbir irtibatım olmadı.” şeklinde cevap verdi. Polisler bunun üzerine Özergün'e Karşı gazetesinin eski muhabiri Ufuk Emin Köroğlu ile bir haberle ilgili yaptığı telefon görüşmesinin nededini sordu.
HABER GÖRÜŞMESİNİ SORDULAR
Özergün ise bu soruya “Ufuk Emin, benim eski editörümdür. Geçmişte Karşı gazetesinde çalışmıştır. Benim onunla bu görüşmeyi yaptığım sırada Ufuk Millet gazetesinde benim personelimdir. Tapenin tarihine bakılınca anlaşılır. Zaten Ufuk ile yaptığımız bu konuşmanın içeriğinde belirtilen noktalar Millet gazetesinin ertesi günkü nüshasında yer almıştır. Gizli saklı bir şey değildir. Haber içerikli bir görüşmedir” dedi.
29 GAZETECİ HALA CEZAEVİNDE
Türkiye'de gazetecilere yönelik baskılar artarak devam ediyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası'nın verilerine göre halen cezaevlerinde 29 tutuklu ve hükümlü gazeteci bulunuyor. 17 Aralık yolsuzluk operasyonundan sonra yazdığı haber ve yazılardan dolayı gazetecilere yönelik dava, gözaltı, soruşturma ve tutuklamalardaki artış dikkat çekiyor. 14 Aralık 2014'te özgür medyaya yönelik operasyonda dizi senaryosundan dolayı tutuklanan Hidayet Karaca, 476 gündür Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor. Balyoz Darbe Planı'nı yazdığı gerekçesiyle 1 yıl önce tutuklanan Gazeteci Mehmet Baransu hakkında hâla iddianame hazırlanmadı. Gazeteci-Yazar Gültekin Avcı da terör örgütü Selam Tevhid soruşturmasıyla ilgili 6 köşe yazısından dolayı tutuklandığı 20 Eylül 2015'ten bu yana Silivri Cezaevi'nde bulunuyor.
DARBE SUÇLAMASI
Nokta Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Cevheri Güven ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Murat Çapan, derginin 24. sayısının kapağı nedeniyle ‘Türkiye Cumhuriyeti hükümetine karşı silahlı bir isyana tahrik' suçundan 57 gün boyunca Silivri Cezaaevi'nde tutuldu. Silah yüklü olduğu iddia edilen TIR'larla ilgili haberlerinden dolayı tutuklanan Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ile Ankara Temsilcisi Erdem Gül 92 gün tutukluluğun ardından AYM kararıyla tahliye olmuştu.
Basın Konseyi Başkanı Pınar Türenç: Tam da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Türkiye'deki basın ve fikir özgürlüğü ile övündüğü bir günün sabahında, 3 gazeteci/'>gazetecinin evlerinden çıkarılıp gözaltına alındıkları haberi ile karşı karşıya kaldık. “Türkiye Cumhuriyeti'ni ortadan kaldırmaya teşebbüs ve terör örgütü üyeliği'' suçlamaları ile evlere yapılan operasyonlarda alınan gazeteci/'>gazeteciler, acaba ifadeye çağrılsalar gidip ifade vermezler miydi? Düşünce suçunun yer almadığı demokrasilerde, gazeteci/'>gazeteci tutuklamalarının da hiç yakışmadığını bir kez daha altını çiziyoruz. Gazetecilik faaliyeti yapanlardan terörist, casus olmaz. Bu uygulamalar, sadece dünyada başımızı öne eğdirir
Pak Medya İşçileri Sendikası Genel Başkanı İsmail Topçuoğlu: Şu anda basın özgürlüğünden zaten söz edilmez. Herkes işini korkarak yapıyor. Tuzun koktuğu yerdeyiz. Bu arkadaşların kendi iradelerini ortaya koyarak yaptığı haberlerden dolayı, doğru yanlı haber yapmadan gerçeği söylemelerinden dolayı gözaltındalar. Bu insanları uydurma bahanelerle torba yasalarda geçirdikleri bazı yasalarla suçlamalara başladılar. Hepsine makul suçlu olarak müdahale ediliyor. Olan gazete emekçilerine oluyor. 3 bin tane emekçi gazeteci işsiz durumda. Bu insanlar emeğinin karşılığını beklerken derdest ediliyor. Bu insanların tek suçu ‘benim istediğim gibi yazmadın'. Biz bu mücadeleye devam edeceğiz. Özgür basını harekete geçirmek için ne olursa olsun bu gazeteci/'>gazeteci arkadaşların yanında olmamız lazım. Bedel ödemeden mücadele vermeden özgürlük gelmez
Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şube Başkanı Gökhan Durmuş: Bu sabah yine Türkiye Basın özgürlüğüne bir darbe daha alarak uyandı. Millet Gazetesi eski Genel Yayın Yönetmeni Değer Özergün, Zaman Gazetesi muhabiri Bayram Kaya ve Aydınlık Gazetesi Muhabiri Mehmet Bozkurt bu sabah gözaltına alınması basın tarihimizde kara bir leke daha bıraktı. Gazeteci Ufuk Köroğlu ise yurt dışında olduğu için gözaltına alınamadı. Artık basın camiası olarak “Acaba bugün hangi gazetecinin başına bir şey gelecek” diyerek güne başlar hale getirildik. Basının özgür olmadığı ülkelerde demokrasiden, bireysel özgürlüklerden bahsetmek mümkün değildir. Bu sebeple basının özgürlüğü için tüm toplumun ses çıkartması gerekiyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası olarak gözaltına alınan meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılmasını istiyoruz. İktidarı gazeteciler üzerinde kurduğu baskıya son vermeye çağırıyoruz.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti (İGC) Başkanı Misket Dikmen: Açıkçası bu durum tam da uluslararası kamuoyunda Türkiye'deki basın özgürlüğü alanındaki endişelerin yoğunlukla dile getirildiği bu dönemde bu endişelerin ne kadar ciddi olduğunu ortaya koydu. Türkiye'deki basın özgürlüğünün sıkıntılı olduğu sürekli uluslararası platformlarda dile getiriliyor. Türkiye'deki basın özgürlüğü bunu haykırıyor. Bir de üstüne böyle göz altılar olunca kaygılar pekişiyor. Polisin gazeteci/'>gazetecilerin evlerine sabahın bir vakti baskın yapmasını kabul edilemez buluyoruz. Bunu ciddi şekilde kınıyoruz. Burada muhalif gazeteciliği bir suç gibi görüp sabahın erken saatlerinde insanların evlerinin kapılarının çalınmaları ve yaka paça göz altına alınması Türkiye'nin basın özgürlüğünden ne kadar uzaklaştığını gösteriyor.
Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Sekreteri Mustafa Kuleli: Yaptığı haber kimilerini rahatsız etse de gazeteci, hükümetlere karşı değil halka karşı sorumludur. Gazetecinin görevi halka gerçekleri anlatmaktır. Bu arkadaşlarımız sadece gazetecidir. Görevlerini yaptıkları için ‘terörist' ya da ‘darbeci' ilan edilmeleri kabul edilemez. Bir an önce serbest bırakılmalarını talep ediyoruz. Gazetecilik suç değildir. Suç haline getirilmesine izin vermeyeceğiz.