Anayasa Mahkemesi (AYM), 1995 yılında İstanbul Gazi Mahallesi'nde çıkan olayları protesto eden bir kişinin ölmesi ile ilgili yapılan başvuruda hak ihlali kararı verdi. Tazminat istemi ile yapılan başvurunun makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine hükmeden AYM, başvurucuya 28 bin TL manevi tazminat ödenmesine karar verdi.
İstanbul Gaziosmanpaşa ilçesi Gazi Mahallesi'nde, 12 Mart 1995 tarihinde meydana gelen olayda, çok sayıda insan öldü ve yaralandı. Bu olayı protesto etmek amacıyla Aligül Yüksel'in annesinin de içinde bulunduğu topluluk 15 Mart 1995 tarihinde Pir Sultan Abdal Derneği önünde toplandı. Bu sırada meydana gelen olaylar neticesinde Yüksel'in annesi dâhil 5 kişi hayatını kaybetti. Annesinin ölümü nedeniyle uğradığı maddi ve manevi zararların tazmini isteyen Yüksel, 12 Mart 1996 tarihinde İçişleri Bakanlığı'na başvuru yaptı ancak bakanlık başvuruya cevap vermedi. Bunun üzerine Yüksel, 10 Temmuz 1996 tarihinde İstanbul 5. İdare Mahkemesi'ne maddi ve manevi zararının tazmini istemiyle dava açtı. İstanbul 5. İdare Mahkemesi, 25 Mayıs 1999'da zararın sosyal risk ilkesi uyarınca tazmininin gerektiğini ancak maddi tazminatın hesaplanabilmesi için ihtiyaç duyulan bilirkişi avansı ile ölenin çalıştığı işi ve gelirini gösteren belgeler sunulmadığından, başvurucunun maddi tazminat isteminden vazgeçtiği sonucuna ulaştığından, maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin ise kabulüne karar verdi. Bu kararı Danıştay Onuncu Dairesi, 11 Aralık 2002'de uğranılan zararın münferit olaydan kaynaklandığı ve niteliği itibarıyla sosyal risk ilkesine göre tazmininin gerekmediği, bu nedenle tazmini istenen zararın meydana gelmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunup bulunmadığı araştırılmaksızın verilen kararda, hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle bozdu.
İDARE MAHKEMESİ KARARINDA ISRAR ETTİ
İdare mahkemesi, 21 Ekim 2002'de bozma kararına uyarak, davalı idarenin örgütlenme ve genel güvenlik hizmetlerinin olay öncesi, olay sırasında ve de olay sonrasında hiçbir şekilde kusurlu işletilmediği, bu nedenle tazmini istenen zararın meydana gelmesinde davalı idarenin hizmet kusurunun bulunmadığı, olayda maddi ve manevi tazminat sorumluluğu için gereken koşulların oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verdi. Bu karar üzerine yine Danıştay Onuncu Dairesi kararda hukuki isabet bulunmadığı gerekçesi ile alınan hükmü bozdu. İdare Mahkemesi, 26 Mayıs 2009'da bozma kararına uymayarak, zararın meydana gelmesinde davalı idarenin hizmet kusuru bulunmadığından bahisle davanın reddi yolundaki ilk kararında ısrar etti. Bu kararın temyiz edilmesi üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 27 Mayıs 2013'de idare mahkemesinin kararını gerekçe değiştirerek onadı. Karar, Aligül Yüksel'e 18 Kasım 2013'te ulaştı ve kararının düzeltilmesi için 2 Aralık 2013'te başvuru yaptı. 10 Temmuz 1996 tarihinde açılan tazminat davasının hâlen sonuçlandırılamadığını belirterek, makul sürede yargılanma hakkının ve yargılamanın uzunluğu nedeniyle başvurulabilecek bir yol olmaması nedeniyle, etkili bir hukuk yoluna başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri süren Yüksel, AYM'ye bireysel başvuruda bulundu.
YARGILAMA 19 YILDIR SONUCA BAĞLANMADI
AYM'nin gerekçeli kararında şu ifadeler yer aldı: "Başvurucunun tutumunun yargılamanın uzamasına özellikle bir etkisi olduğunun tespit edilmediği, başvuruya konu uyuşmazlığın idari eylem nedeniyle uğranılan zararın tazminine yönelik olduğu, 2577 sayılı kanunda yer alan usul hükümlerine tabi bir yargılama sürecine ilişkin somut başvuru açısından farklı bir karar verilmesini gerektirecek bir yön bulunmadığı ve sonuç olarak 19 yıl 10 ayı bulan yargılamada makul olmayan bir gecikmenin olduğu sonucuna varılmıştır."
Başvurucunun Anayasanın 36. Maddesi'nde güvence altına alınan 'makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiği'ne karar veren AYM, başvurucuya 28 bin TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
Cihan CİHAN