DSÖ'ye göre Gazze'de 52 bin civarında hamile kadın bulunuyor. Savaşın yerle bir ettiği kentteki kadınlardan, doğum sonrası hastanede kalmak istemeleri halinde yanlarında yatak getirmeleri isteniyor. Kimileri ise hijyenik olmayan hastane zeminlerinde, hatta sokakta doğum yapmak zorunda kalıyor.
İsrail bombardımanı nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan Gazzeli 31 yaşındaki Esma Ahmed, elektriği olmayan bir okulda bir gece yarısı doğum yapmış.
Doktorun tam zamanında geldiğini, cep telefonu ışığıyla çalıştığını ve sağlık personelinin bulabildiği bir aletle çocuğun göbek bağını kestiğini dile getiriyor.
Bebeği dört ay önce, İsrail saldırılarının yeni başladığı bir dönemde dünyaya gelmiş.
Esma Ahmed, içinde bulunduğu çaresiz durumu şu sözlerle anlatıyor:
"Bebeğimi kaybetmekten çok korkuyordum. Saat çok geç olmuştu ve işgal güçleri (İsrail) sokaklarda hareket eden her şeyi, herkesi bombalıyordu."
8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde Dünya Sağlık Örgütü'nden yapılan bir açıklamada, Gazze'de yaklaşık 52 bin hamile kadının bulunduğu bilgisi verildi.
Yardım kuruluşu çalışanları ve sağlık görevlileri, İsrail'in devam eden saldırıları nedeniyle kentin sağlık sisteminin çöktüğü, dolayısıyla hamile kadınların hayatlarının tehlike altında olduğu uyarısında bulunuyor.
Ve hamile kadınların sıkıntıları her ne kadar 'başarılı' geçse bile doğumdan sonra sona ermiyor.
Zira yeni anneler, kuşatma altındaki kentte, yenidoğanlar için ısıtılmış masalar ve kuvözler bir yana, yiyecek ve su gibi temel ihtiyaçlardan bile yoksun bir şekilde bebeklerini hayatta tutmanın zorlu mücadelesiyle karşı karşıya kalıyor.
Hızla kötüleşen koşullar, İsrail hava saldırılarından kaçmak için defalarca yer değiştirdikten sonra kentin güneyindeki Refah'a sığınan 21 yaşındaki Melek Şebat gibi hamile kadınların yüreğine korku salıyor.
Bebeğini dünyaya getireceği tarih hızla yaklaşan anne adayı Şebat, "Doğum yapmaktan çok korkuyorum." diyor.
'Doktor, yatak, ilaç yok'
Gazze merkezli Sağlık Bakanlığı'na göre, 'İsrail'in Hamas'ı yok etmeyi' amaçlayan saldırıları çoğu kadın ve çocuk olmak üzere en az 30 bin 717 Filistinlinin ölümüne neden oldu. Keza 152 gündür devam eden saldırılarda şu ana kadar en az 72 bin 156 Filistinli de yaralandı.
Kentin sağlık sistemi harap olmuş durumda. Birleşmiş Milletler'den geçen ay yapılan bir açıklamada, Gazze'de tam kapasite çalışan hiçbir hastanenin kalmadığı, 36 hastaneden sadece 12'sinin kısmen hizmet verdiği bildirilmişti.
BM'nin İsrail ordusuna yönelttiği suçlamalardan biri, kısıtlamalar ve yardım konvoylarının çoğunun durdurulması. Ayrıca İsrail'in Gazze'ye girişine izin vermediği ilaçlar arasında diyabet hastaları için insülin, anestezi ve koltuk değneği gibi hayati önem taşıyan kalemler bulunuyor.
BM Nüfus Fonu (UNFPA), Mısır sınırındaki Refah'ın dışında doğumlara yardımcı olmak için 62 palet tıbbi malzemenin bloke edildiğini duyurdu.
"Çadırdaki hayatımız cehennemden beter"
Yaklaşık 1,5 milyon Filistinlinin sığındığı Refah'taki 'Emirlik Doğum Hastanesi'nde, doğum için ayrılmış sadece beş oda bulunuyor.
Burada doğum yapanlar arasında, hamileliğinin son ayında Refah'a gelen ancak ihtiyaç duyduğu bakımı alamayan Semah el Hilu da var.
"Doğum sırasında küçük bir ameliyata ihtiyacım olacağını söylediler. Doktor, yatak ve ameliyathane olmadığı için ameliyat iki hafta ertelendi." diyor.
Sonunda oğlu Muhammed'i dünyaya getirebilmiş, ancak hastane acil hastalara yer açmak için ertesi gün kendisini taburcu etmiş.
Yani yerlerinden edilenler için oluşturulan bir çadıra geri dönmek zorunda kalmış.
Çiçeği burnunda Semah anne, durumu şu şekilde özetliyor:
"Hava çok soğuk, durum çok ağırdı. Oğlumu kaybedeceğimi hissettim. Çadırdaki hayatımız çok zor ve cehennemden beter."
Gazze'de sokakta doğum yapmak zorunda kalan kadınlar var
Kısa bir süre önce Gazze'nin güneyinde bir yardım misyonunu tamamlayan Fransız doktor Raphael Pitti, Afp'ye verdiği demeçte, bu tür hızlı taburcu olmaların rutin hale geldiğini dile getiriyor:
"Kadınlar doğum yaptıktan sonra ayağa kalkıyor ve aileleri onları almaya geliyor. Hastane takip randevusu veremiyor... Bu imkansız çünkü çok fazla insan geliyor."
Birçok kadın da, doğumdan sonra hastanede kalmak istemeleri halinde yanlarında yatak ve çarşaf getirmelerinin istendiğini söyledi.
Kimileri ise hijyenik olmayan hastane zeminlerinde, hatta sokakta doğum yapmak zorunda kalmış.
"Gazze, kabuslarımızdan daha kötü"
Doğuma girmeden çok önce, birçok hamile kadının ve karınlarında taşıdıkları çocukların sağlığının, yaşanan kıtlık nedeniyle tehlikeye girdiği belirtiliyor.
UNFPA geçen ay yayınladığı bir raporda, sağlıksız tuvalet ve duş şartlarının tehlikeli idrar yolu enfeksiyonlarının yaygınlaşmasına neden olduğunu duyurdu.
Öte yandan Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Gazze'deki hamile ya da emziren kadınların yüzde 95'inin "ciddi gıda yoksulluğu" ile karşı karşıya olduğu uyarısında bulunuyor.
Refah'ta bir çadırda 20 kişiyle birlikte yaşayan ve üçüz bebeklere hamile olan Roza Hindavi, sürekli baş dönmesi sorunu yaşadığını söylüyor.
Savaşın başından beri sadece bir kez yeterli protein içeren bir öğün yemek yiyebilmiş.
UNFPA Filistin Temsilcisi Dominic Allen, "Bölgede hamile kadınlar için felaket olan birçok kriz var" diyor ve ekliyor:
"Kentteki nüfus yoğunluğu ve güvenli hiçbir yerin olmaması nedeniyle Gazze Şeridi'ndeki durum kabuslarımızdan daha kötü."