Geçmişin gölgesinde meşrulaştırılan yanlışlar

Samanyoluhaber.com yazarlarından Cuma Karaman, 'Geçmişin gölgesinde meşrulaştırılan yanlışlar' başlıklı köşe yazısında dikkat çeken tespitlere yer verdi.
Siyasi iktidarın bugünkü yanlışlarını, geçmişteki hatalarla kıyaslayarak meşru göstermeye çalışmak, adaleti sulandıran ve toplumsal vicdanı yaralayan bir tutumdur. Oysa gerçek adalet, karşılaştırmayla değil, ilkesel duruşla sağlanır.

 
Türkiye siyasetinde yıllardır tekrarlanan bir ezber var: Mevcut iktidarın yanlışlarını dile getiren her eleştiri, geçmişte yapılan hatalarla karşılaştırılarak bertaraf edilmeye çalışılıyor. “Öncekiler de yaptı”, “Bizden öncekiler daha mı iyiydi?” gibi cümleler, artık bir savunma refleksi haline geldi. Bu yöntemi en çok da siyasal İslamcı çevrelerde görmek mümkün.

 
Oysa mesele, kimin daha az hata yaptığı değil; hatayı tekrar etmemek, daha iyisini yapmak değil midir? İktidar olmak, geçmişle kıyas yapma hakkı değil, bugüne dair sorumluluk üstlenme yükümlülüğü getirir.

 
Siyasal İslamcılar yıllar önce iktidara gelirken; adalet, dürüstlük, ahlak gibi kavramları en çok onlar telaffuz ediyordu. Halk da bu vaatlere inanarak onlara büyük bir destek verdi. Ancak bugün gelinen noktada, eleştirilere kulak vermek yerine, hemen her hatayı geçmişe havale ederek savuşturma eğilimi öne çıkıyor.

 
Bu yaklaşımın siyasetin ahlaki zeminine verdiği zarar göz ardı edilemez. Çünkü yanlışın geçmişte de yapılmış olması, onu bugünde meşru kılmaz. Aksine, geçmişten ders çıkarılmadığını gösterir. Hakikat, kıyasla değil, ilkeyle ölçülür. Eğer bir iktidar, dün eleştirdiği hataları bugün tekrar ediyor ve bunu meşrulaştırmaya çalışıyorsa, ortada ilkesel bir duruştan söz edilemez.

 
Halkın adalet duygusu zedeleniyor. Çünkü insanlar aynı hataların her dönemde, sadece farklı kılıflarla savunulduğuna tanık oldukça, hukuka ve siyasete olan güvenlerini yitiriyor.


En acısı da şu: Bu anlayış, genç kuşaklara kötü bir siyaset modeli sunuyor. Onlara sorumluluk değil, mazeret kültürünü öğretiyor. Oysa siyaset, bahane üretme değil; çözüm üretme sanatıdır.


Sonuç olarak, geçmişin gölgesine sığınarak bugün yapılan hataları örtmeye çalışmak, ne vicdanla ne de adaletle bağdaşır. Erdem, yanlışı inkâr etmekte değil; onu kabul edip tekrar etmemektedir. Geleceği sağlam temeller üzerine kurmak istiyorsak, geçmişi siper ederek değil, onun tecrübelerinden ders çıkararak yol almalıyız.


Çünkü adalet, karşılaştırmalı değil; ilkesel bir duruştur.
23 Mayıs 2025 13:30
DİĞER HABERLER