Olağanüstü Hal ilan edildikten sonra çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnamelerle binlerce kişi meslekten ihraç edildi. İşsiz kalan binlerce kişi, KHK'li olduğu için başka alanlarda da kendisine iş bulamadığından yakınıyor.
Sosyal medyada gün içerisinde KHK'lilerle ilgili çok sayıda paylaşıma denk gelebilmek mümkün. KHK'lilerin sesi olan ve köşesinde devamlı mağdurların hikayesine yer veren Ömer Faruk Gergerlioğlu da bir KHK'li aslında.
7 Ocak 2017'de yayınlanan KHK ile doktorluk yaptığı mesleğinden uzaklaştırıldı. Meslekten ihraç edildi. İhraç edildiğini o günlerde kendi sitesinden yaptığı açıklamayla da duyurmuştu Gergerlioğlu.
Mağdurların sesine kulak veren ve onların hikayelerini yazan Gergerlioğlu, ihraç edilişinin yıldönümünde bu sefer kendi mağduriyetini kaleme aldı.
Aylarca iş arayıp bulamadığı, KHK'li olduğu için kapıların yüzüne kapandığını kısaca aktarıyor Gergerlioğlu. Buna rağmen mağdurların haklarını savunmaya söz verdiğini de not düşüyor:
Aylarca iş bulamadım, çünkü KHK'lıydım ve kapılar yüzüme kapanıyordu.
Ama mesele benim işimi bulmamla son bulmamalıydı. İş bulsam da iş bulamayan inanılmaz hukuksuzluklara uğrayan yüzbinlerce KHK'lının hakkını, hukukunu savunma konusunda kendime söz vermiştim.
Zalimin ve mazlumun kimliğine bakmama konusunda kendime söz vermiştim. İnsan hakları savunuculuğundan benim öğrendiğim buydu. İş bulduğumda bu sözümü unutmadım. Bilinmesi gereken hukuksuzluğa bireysel bakmamak, toplumsal adalete ve kardeşliğe hizmettir.
Gergerlioğlu, kendisine geçen süre içerisinde kendisine KHK'li mağdurlardan kendisine gelen mesajları paylaştığını aktarıyor. Ve geçen süre içerisinde Türkiye'nin çatışma ve sorun oldu bir yer haline geldiğini paylaşıyor ve şöyle devam ediyor:
"KHK yağmuru, her geçen gün artan ihraçlar, gözaltılar, cezaevleri, yargısız terörist ilan etmeler, cezaevleri dramları, şimdiye kadar herkese karşı savunduğu statükonun acımasız yüzüyle tanışan yüzbinlerce muhafazakar insan...
KHK'lar muhalif bilineni temizleme operasyonuydu. Yaklaşık 50 civarında intihar vakası yaşanmış ve bu kişiler için dilenecek ne bir özür ne de iade edilecekleri bir iş mevzusu kalmıştı geriye...
Meselenin çözümü bizdedir. Mesele sorunları çözme isteğimizin niteliğidir. 'Sen daha faşistsin o halde ben de faşist olmalıyım, yerine sen daha demokratsın o halde ben de daha demokrat olmalıyım' diyebileceğimiz günler sizce çook uzakta mıdır? Olumlu cevap verenin çok olmadığını biliyorum ama bu günleri yani demokraside yarışacağımız günleri kendi elimizle getirmeden gayya çukuruna düşüşümüzü engelleyemeyiz.