Islak imzalı belge davası olarak davada tanık olarak ifadesine başvurulan gizli tanık Efe, 2009 yılında Erzincan'da Balyoz seminerinden daha büyük bir seminer yapıldığını dile getirdi. Tanık Efe, Ergenekon soruşturması kapsamında yargılaması devam eden eski Başsavcı İlhan Cihaner'in de görevde olduğu dönem, sadece İsmailağa ve Gülen cemaatlerine yönelik soruşturmaları kendisinin bizzat yürüttüğü bilgisini verdi. Tanık Efe, kendisinin katıldığı bazı toplantılarda ortamın gerdirilmesi gerektiği yönünde konuşmalar yapıldığını da ileri sürdü. Efe, "İlhan Cihaner'den 'Terör eylemleri artırılmalı.' şeklinde sözler duyuyordum.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen İrtica ile mücadele eylem planı belgesine ilişkin davanın bugünkü duruşmasında gizli tanık Efe'nin ifadesine başvuruldu. Tanık Efe'nin, kimliğinin deşifre edilmemesi ve basın mensuplarının salona alınmaması yolundaki talebi nedeniyle duruşmayı takip eden basın mensupları duruşma salonundan çıkarılarak ifade alma işlemine başlandı.
Soruşturma aşamasında Erzurum özel yetkili Cumhuriyet Savcılığında verdiği ifadesinin doğru olduğunu belirten gizli tanık Efe, bugünkü duruşmada da anlattıklarından farklı olarak biraz daha detaya girmek istediğini söyledi. Tanık Efe, ayrıntılara girebilmek için kendisi ile ilgili bazı bilgileri de vermek zorunda olduğunu ancak bu bilgilerin, kimliğini açık edecek nitelikte olmadığını söyledi.
Tanık Efe, "İlhan Cihaner'in Kadir Özbek'le yakınlığı varsa benim ondan daha fazla Kadir Özbek'e yakınlığım vardır. Hem ailevi olarak hem de yakın köylerde oturmamız münasebetiyle hem başka münasebetlerden." diye konuştu. Adalet Bakanlığı tarafından tayininin Diyarbakır Çınar'a teklif edildiğini belirten tanık Efe, "Ancak Kadir Özbek beni yanına çağırdı ve 'Seni İlhan'ın yanına gönderiyoruz. Orada İlhan abin sana sahip çıkar.' dedi.
Yargıtay üyelerinin referansı sonucu İlhan Cihaner ile çok sık görüştüklerini belirten tanık Efe, "Bu zaman zarfında yaklaşık 4, 5 ay sonra artık böyle etle kemik gibi olmuştuk İlhan Cihaner ile bunu çok rahat ispatlayabilirim. Çünkü İlhan Cihaner il dışına gitmiş olduğu seminerlerde hiçbir hakim ve savcıyı tercih etmemiş hep benim arabamla gitmeyi tercih etmiştir. Aynı araçtaydık ve hep benim aracımla gitmeyi tercih etmiştir." diye konuştu.
Erzincan'a tayin edilen bütün üst düzey bürokratların bir amaç doğrultusunda oraya tayin edildiğini bizzat gördüğünü aktaran Efe, "Ben o grubun içerisindeydim birçok şeye şahit oldum. Kayda aldım, almam gerekiyordu ve bunu da daha sonra gerekli makamlara vicdanımın sesini susturmak için vicdanımdan çıkan sesi susturmak için iletmek zorunda kaldım. Halbuki beni bekleyen bir kariyer vardı. İyi bir gelecek vardı. Çünkü o zamanlar Türkiye'de bana göre statüko hakimdi. Bunları elimin tersiyle iterek bazı şeyleri deşifre etmek zorunda kaldım." dedi.
BALYOZ'DAN DAHA BÜYÜK BİR SEMİNER YAPILMIŞTI
2009'un başında orada aslında Balyoz'dan daha büyük yapılan seminerin içeriğini bazı albaylardan öğrendiğini iddia eden Efe, "O seminere katılmadım ama kendileri öyle bir seminer olduğunu kabul ediyorlar ama içeriğini kabul etmiyorlar. Nitekim Balyoz sanıkları da semineri kabul ediyor ama içeriğini kabul etmiyor. Ben onun içeriğini bizzat bu kurmay Albaylardan özel ortamlarda duydum ve onları da beyan ettim oradaki ifademde var. Hakeza jandarma istihbarata çalışan arkadaşlarla işte Şenol Bozkurt, Ersin Üsteğmen, ondan sonra Nedim Binbaşı bunlarla da sık sık ava giderdik biz. Edindiğim bilgilerin büyük bir kısmı bu sosyal ilişkimden dolayıdır." diye konuştu.
CİHANER, SADECE İSMAİLAĞA VE GÜLEN SORUŞTURMALARINI YÜRÜTTÜ
İlhan Cihaner'in, Erzincan Başsavcısı iken sadece 2 tane soruşturmayı bizzat kendisinin yürüttüğünü belirten tanık Efe, "Onlardan biri İsmailağa cemaati soruşturması. Diğeri de Fethullah Gülen cemaati soruşturmasıdır. Bizzat kendisi yürütmüştür ve bunu da benden başka o dönemde kimse bilmiyordu. Sadece benimle paylaşmıştı. Bu zaman zarfında Türkiye'nin bütün adliyelerinde bütün illerinde bu cemaatlerle ilgili ne kadar bilgi, belge varsa ne kadar olay varsa hepsine ya resmi yazı ile ya da şifahi olarak oradaki hakim savcılarla olan ilişkisinden dolayı istemişti. Nitekim ben ifade verdikten sonra İlhan Cihaner tutuklandı ve evinin bodrum katında bu dosya çıktı. Bu dosyanın ekleri de çıktı. Bu dosya içerisinde çıkan şeylerin hepsi beni doğruladı. Böyle onlarca dosyayı kendi bünyesinde istedi ki çok geniş kapsamlı bir dosya oluşturuyordu Ben bu zaman zarfında İlhan Cihaner'e sadece dinleyici pozisyonunda katıldım. Bana da bir gün mutlaka vazife vereceğini düşünüyordum. Kendisi bütün savcılardan arındırarak ki oradaki savcıların hiçbiri dosyanın numarasını dahi bilmiyordu. Arındırarak istihbarat şube müdürü, Alay komutanı, 3. Ordu Komutanı, MİT bölge müdürünün bilgisi dahilinde sık sık toplantı yapıyorlardı." bilgisini verdi.
Jandarma istihbarat şubedeki özel odada yapılan birkaç tane toplantıya Cihaner ile katıldığını söyleyen Efe, olayın ciddiyetini o toplantılarda kavradığını belirtti. O toplantılara sivillerin de katıldığını belirten Efe, "Askeri istihbarat, 3. Ordu'dan gelen istihbarat ve İlhan Cihaner başkanlığında yapılan toplantılardı bunlar. Burada o siviller kimlerdi? Alperen gençliğinin Erzincan bölgesinde kilit ismi olan Ali Osman Soy. İsmini hatırlamıyorum mesela sivil olarak mavi gözlü, şişman bir vatandaş vardı. Daha sonra bu şu an zannedersem Giresun'a kaçtı gitti. Erzincan'ı terk etti. Alperen gençliğinin Erzincan bölgesindeki sorumlusundan bahsediyorum bakın. Ülkücü gençliğinin temsilcilerinden vardı bir arkadaş. Birkaç tane işadamı vardı.
CİHANER TERÖR EYLEMİ ARTTIRLAMI DEDİ
Tanık Efe, kendisinin katıldığı bazı toplantılarda ortamın gerdirilmesi gerektiği yönünde konuşmalar yapıldığını da ileri sürdü. Efe, "İlhan Cihaner'den 'Terör eylemleri artırılmalı.' şeklinde sözler duyuyordum. Terör eylemi derken burada teröristlerin yapmış olduğu eylemlerden ziyade Erzincan üniversitesinin yüzde 60 öğrencisi Kürt kökenli öğrencidir. O bölge Diyarbakır bölgesi Bingöl bölgesindeki öğrenciler hep o Erzincan Üniversitesi'ni tercih ederler. Bir ülkücü grup da vardır orda. Alperen grubu da vardır üniversitede. Başka da rijit grup yoktur. İki grup karşı karşıyadır. Eylemler derken mesela oradan ülkücü grubun temsilcisine diyordu ki siz gidin Baraka Kafe'yi basın. Orada kavga çıkartın nitekim Baraka Kafe basıldı. Orası yandı. Hem de 2 defa. Alperen gençliğinin temsilcisine siz de kendi arkadaşlarınızı sokaklara dökün. Kürt kökenli öğrencileri taşlasınlar. Bunlar teklif ediliyordu ve bunları kabul ediyorlardı. Terör eylemlerinin artırılması derken şehir içerisinde bir korku salınması ortamın gerilmesi düşünülüyordu. Çünkü Erzincan'da çok geniş kapsamlı planlanan şeyler vardı. Bunlar anlattıklarım sadece en minimize olmuş hali. Ben birkaç defa bu tarz toplantıya katıldım." şeklinde konuştu.