Ergenekon'un kaos planlarını deşifre eden gizli tanık 'ölüme terkedildiğini' söyledi.
Birinci Ergenekon davasının gizli tanığı, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Gizli tanık, kendisine bağlanan asgari ücretle koskoca bir şehirde yalnızlığa mahkum edildiğini söyledi. "Beni ölüme ve çaresizliğe terk ettiler" derken Ergenekon'dan tehditler aldığını savundu.
Başka bir ülkeye gönderilme talebinin 11 kişilik Tanık Koruma Kurulu tarafından reddedildiğini aktaran tanık, "Bakmak zorunda olduğum bir ailem yok, en önemli delilleri de ben verdim. Ama beni koruyamıyorlar" ifadesini kullandı. Kendi güvenliğini sağlamak için 'gizli tanık evi'nde cephanelik kurduğunu anlattı. İşte, PKK'nın içine sızmayı başaran ve yıllarca MİT'e istihbarat sağlayan 'X' kodlu gizli tanığın isyanı:
PROVOKASYON İÇİN KURULDU
Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde 2007 yılı öncesinde Kuvayı Milliye dernekleri provokasyon organize etmek için kuruldu. Ben bu olayların en başındaki adamım. Derneğin operasyon ekibi olan 'özel kuvvetler' ile 'istihbarat' birimlerini ben kurdum. O dönemde bana silah üstüne yemin ettirdiklerinde, bu görevi verdiklerinde Mehmet Fikri Karadağ dedi ki "Atatürk ilke ve inkılaplarına karşı milliyetçiğe karşı en ufak bir uygunsuzluk görürsen rapor et. Kim olursa olsun not tut yargıla. Tam yetkiliydim.
ESRAR ÇEKİP DARBE PLANLADILAR
Kadıköy'deki merkez binada bulunurken bir süre sonra gördüm ki Atatürk ilke ve inkılapları dışında her şey var. Her akşam esrar içiyorlar. Ümraniye, Mecidiyeköy mafyasıyla çalışıyorlar. Çek senet işleri yapıyorlar. Esrar içip içip darbe planlıyorlardı. Ben hepsini not tutuyordum.
ATATÜRK ADIYLA KELLE ALINDI
Ben içlerinde olduğum için teşkilatın Atatürk'le hiç alakası olmadığını gördüm. Ben nasıl onlara güveneyim. Zaten savcılığa gelmemin nedenlerinden biri de bu. Atatürk'ün adını kullanarak kelle koparıyorlar, haraç alıyorlar. Bunların yapmadığı iş yok. Ama içeriye girdiğinde her yer Atatürk resimleri ve bayraklarla dolu.
İCRA DAİRESİ GİBİ ÇALIŞTILAR
Mahkemede ifade verirken adımı söyleyince hepsi sustu. İddialara değil benim konuşmama karşı çıktılar. Yalan söyledin diyemediler. "Sizin yaptığınız faaliyetlerin içinde Atatürk'le ilgili ne var" dedim. Nerede illegal pis iş var onlara havale. İstanbul'da Maliye Bakanlığı, icra dairesi gibi çalışıyorlar. Haraç kesiyorlar. Fenerbahçe'de 50 işadamının alacak verecek tahsilatını Kuvayı Milliye yapıyordu. Borçluları kaldırıp falakaya yatırıyorduk. Ünlü işadamları da vardı, borcunu ödemeyen sanatçılar da.
MÜSLÜMANLAR'A KARŞI KURULDU
Cumhuriyet mitingleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğu dönemlerde 50 tane dernek kuruldu. Hep emekli ve aktif subaylarla kurduk. Önlenemeyen bir Müslüman hareketin Türkiye'de önünü kesmek için kurduk. Darbe olabilmesi için bunun bir alt yapısı lazımdı. Kuvayı Milliye'nin tek amacı provokasyon yapmaktı. Benim bildiğim 20 tane Atatürk heykeli kırıldı. Ertesi gün gazetelerde şeriatçılar Atatürk heykeline saldırdı diye yazıyordu.
Ne filmler döndü. Vururken de Allah-u Ekber diyorlardı. Ben de böyle birçok provokasyonu organize ettim. Planlar ya İstanbul'daki Birinci Ordu'da ya da Fenerbahçe Orduevi'nde yapılır. Oraya gider subay, astsubaylarla görüşürdük.
FOTOĞRAFLARI BEN VERDİM
Ümraniye bombaları 2007'de yakalanınca onlara bir ateş düştü. Bu gelişmelerin ardından olaylarla ilgili adı geçen paşaların birbirleriyle olan ilişkilerini ortaya koyan 200 fotoğrafı basına verdim. Bu fotoğrafları verdiğim için KCK gibi kendi kurdukları mahkemede beni yargıladılar. "Paşa paşayı tanır, ne var bunda" diye kendimi savundum. Derneğin üye kayıtlarının ve görev dağılımının yazıldığı defter bende. Onu bir yere gömdüm. İçinde çok önemli bilgiler var.
SAVCIYLA İRTİBATA GEÇTİM
Daha sonra bir seyahat için komşu ülkeye geçtim. Bu sırada yapılan operasyonda Veli Küçük, Mehmet Fikri Karadağ gibi isimler gözaltına alındı. Daha sonra öğrendim; benim verdiğim fotoğraflar sayesinde operasyon yapılmış. Operasyonu öğrendikten sonra yurt dışından Ergenekon savcısıyla irtibata geçtim. İstanbul'a gidip o zamanki Beşiktaş Adliyesi'nde savcılarla buluştum. 16 saat ifade verdim. 2008'de çıkarılan Tanık Koruma Kanunu'ndan söz ettiler. Kabul ettim. Beni Zeytinburnu'nda bir sosyal tesise yerleştirdiler. Ben özgürlüğü seven adamım, oradan firar ettim.
İLK GİZLİ TANIK BENİM
Birkaç gün sonra Tanık Koruma Kurulu'ndan biri beni aradı. Ankara'ya gitmemi istedi. Gittim gördüm ki masayı yeni açmışlar ilk uygulamaları benim. İlk gizli tanık benim. Yurt dışına yerleştirilmemi istedim, talebim yerine gelmedi. Onlar işi bilmiyorlar. Yönetmelikteki bazı terimlere takılmışlar. Bana yolda koyu renkli bir arabadan üç kurşun sıkıldı. Kurul, "Hani sende bir yara yok" dedi. İşin uzmanı değiller.
SİLAHSIZ DOLAŞAMIYOR
Bir asgari ücret bağladılar. Su ve elektrik parasını kendim veriyorum. Bütün sosyal çevremi kaybettim. Ailemle hiçbir bağ kuramıyorum. 80 yaşındaki anamı bile arayamıyorum. Damarlarımda sorun var, kulaklarımda sorunum var. Ama bana bakacak hastane yok. Sağlık güvencem yok. Kalp krizi geçirsem benim kapımı kimse açmaz. Ölürsem ölüm kokacak. Ayda bir gelip paramı elden veriyorlar o kadar. Kendi kendimi koruyorum. Beylik silahım da var Keleşim de. Peşimde olduklarını biliyorum. Benim evim cephanelik gibi. Kurula anlattım; "Benim kapıma biri gelsin vururum sebebi sizsiniz" dedim. Bu kadar ağır bir sorumluluk altına girmişim. Beni 11 tane adamın insafına bırakıyorlar. Ben kendimi nasıl koruyacağım.
BENİ TANIMAYAN YOK
Kurulun karşısına ilk çıktığımda dava bitinceye kadar birkaç sene onların tespit edeceği bir ülkeye, geçinebileceğim kadar da bir para ile göndermelerini istedim, reddettiler. Tanık koruma birimlerinin olduğu iller o dönemde azdı. Beni arayan hemen bulabilirdi. En önemli delilleri veren benim, en kolay korunacak benim. 5 yılda 100 kişiyle muhatap oldum. Böyle gizli tanık mı olur? Benim her ay paramı iki polis memuru getiriyor. Tayin oluyor, hastalık oluyor, ölüm oluyor başkası geliyor. Beni bilmeyen yok. Şu anda oturduğum evde tehdit altındayım. Benim bakmakla yükümlü olduğum kimse yok. En kolay gizli tanık bendim ama Tanık Koruma Kurulu beni bile koruyamıyor. Bunlar tamamen tanıkların önünü tıkayıp bundan sonra hiç kimse tanıklık yapmasın istiyorlar.
KASIT VAR YILDIRMA VAR
Bazı gizli tanıkların ifade değiştirmelerinde bir kasıt var. Yıldırma var. Ben yılmıyorum. Vatana ihanet edenler içeride daha rahatlar. Adamlar mahkemelerde şov yapıyorlar. Bizi de buraya mahkum ettiler. Çok kere intihar etmeyi düşündüm. Ama çözüm değil. Burada sistematik bir çalışma olduğunu düşünüyorum. Yani yasa var. Bunun içini boşaltmak istiyorlar. Artık kimse buna tenezzül etmesin istiyorlar. Çünkü Türkiye'de daha soruşturulacak çok olaylar var. Devlet sana bu tanık korumu kurumunu emanet ettiyse tanıkların her şeyiyle ilgileneceksin.
TANIK KORUMA KANUN NE DİYOR?
5726 sayılı Tanık Koruma Kanunu 2008'de çıktı. Yasa kapsamında gizli tanıklara yönelik koruma tedbirleri şunlar:
1- Kimlik ve adres bilgilerinin kayda alınarak gizli tutulması ve kendisine yapılacak tebligatlara ilişkin ayrı bir adres tespit edilmesi.
2- Duruşmada hazır bulunma hakkına sahip bulunanlar olmadan dinlenmesi ya da ses veya görüntüsünün değiştirilerek özel ortamda dinlenmesi.
3- Tutuklu veya hükümlü olanların durumlarına uygun ceza infaz kurumu ve tutukevlerine yerleştirilmesi.
4- Fizikî koruma sağlanması.
5- Kimlik ve ilgili diğer bilgi ve belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi: Adlî sicil, askerlik, vergi, nüfus, sosyal güvenlik ve benzeri bilgi ve kayıtlarının değiştirilmesi ve düzenlenmesi. Nüfus cüzdanı, sürücü belgesi, pasaport, evlilik cüzdanı, diploma ve her türlü ruhsat gibi resmî belgelerin değiştirilmesi ve düzenlenmesi. Taşınır ve taşınmaz mal varlığıyla ilgili haklarını kullanmasına yönelik işlemlerin yapılması.
6- Geçici olarak geçimini sağlama amacıyla maddî yardımda bulunulması.
7- Çalışan kişinin iş yerinin ya da iş alanının değiştirilmesi veya öğrenim görenin devam etmekte olduğu her türlü eğitim ve öğretim kurumunun değiştirilmesi.
8- Yurt içinde başka bir yerleşim biriminde yaşamasının sağlanması.
9- Uluslararası anlaşmalara ve karşılıklılık ilkesine uygun şekilde, geçici olarak başka bir ülkede yerleştirilmesinin sağlanması.
10- Fizyolojik görünümün estetik cerrahi yoluyla veya estetik cerrahi gerektirmeksizin değiştirilmesi ve buna uygun kimlik bilgilerinin yeniden düzenlenmesi.