Adliyelerde uygulanan tahliye, beraat, adli kontrol tarifelerine dikkat çeken gazeteci Gökçer Tahincioğlu, HSK'nın olanı biteni bildiğini ancak ölü taklidi yapmayı tercih ettiğini kaydetti.
Son 5 yılda JİTEM davası, faili meçhul cinayetler davası, Musa Anter cinayeti davası, Dargeçit davası, Kızıltepe-JİTEM davası, Vartinis davası, Sivas katliamı davası gibi davalar ya beraat kararıyla sonuçlandığına dikkat çeken T24’ten Gökçer Tahincioğlu, buna karşın Gezi davası gibi dosyalarda ise ağır mahkûmiyet kararları verildiği ve AİHM kararlarının uygulanmadığını vurguladı. Adliyelerde dönen borsalardan Hâkimler ve Savcılar Kurulu’nun da bilgisi olduğunu belirten Tahincioğlu, HSK’nın harekete geçmek yerine ölü taklidi yaptığını kaydetti.
İDDİA ÇOK HAKKINDA DAVA AÇILAN İSİM YOKYargıda yaşananları köşesine taşıyan T24’ten Gökçer Tahincioğlu, “Çürümek: Yargıda temiz eller mi, güç savaşları mı?” başlıklı yazısında şu ifadeleri kullandı:
Bu kadar iddia ortada ancak hakkında dava açılan isim sayısı yok denecek kadar az, zira önlem baştan alınıyor
Adliye koridorlarında sürekli konuşulan bazı cümleleri sıralayalım:
-Tahliye istiyorsa, nakit 500 bin lirayı getirmesi gerekiyor, artık daha ucuza olmuyor.
-100, 200 bin liraya erişim engeli kararını çıkartırız.
-Adli kontrol kararının kalkması 100-150 bin lira, yurtdışına çıkış yasağının kaldırılması 500 bini aşar.
-Mahkemelerde, hakimliklerde görevli avukata ulaşacaksın, süreci o halledecek, ben bağlantını kurarım. Tamamen bu avukatlar eliyle yürüyor.
YARGI MENSUPLARI HAKKINDAKİ SORUŞTURMALAR KISA SÜREDE KAPATILIYORBu konuşmalar, operasyona maruz kalan, tutuklanan, bir biçimde yargının hedefinde olup da işlerini kolay yoldan halletmek isteyenler arasında geçiyor.
Bilinen sırlar.
Elbette konu mesleki koruma, meslektaş koruma olduğunda sistem farklı işliyor.
Hakkında iddia ortaya atılan yargı mensubu, birkaç saat içerisinde, hem de görev yaptığı ya da daha önce çalıştığı adliyedeki hakimliğe başvurarak erişim engeli kararını kolayca çıkartıyor.
Bu erişim engeli kararları, o hâkim ya da savcı hakkında, Yargıtay üyesi hakkında bir soruşturma açılması söz konusuyla orada da kanıt olarak kullanılıyor.
Hakkında bunca iddia ortaya atılan yargı mensupları hakkında arşiv taraması yapmak bir süre sonra olanaksız hale geliyor. Soruşturmalar da kısa sürede kapatılıyor.
Bu kadar iddia ortada ancak hakkında dava açılan isim sayısı yok denecek kadar az, zira önlem baştan alınıyor.
KAVALA’NIN ESKİ DOSYASI RAFTAN İNDİRİLDİBu yargı mensuplarının bu kadar kolayca saklanmaları boşuna değil elbette… Yakın zamanda yaşanan, bugüne etki eden garipliklerden bir bölümü de anımsayalım.
– Gezi davasında İstanbul 30. Ağır Ceza Mahkemesi, iş insanı Osman Kavala ile diğer sanıkların beraatine karar verdi. Kavala hakkında daha önce de bir suçtan tahliye kararı verilmişti. Cezaevinden çıkmaya hazırlanan Kavala için eski dosya raftan indirildi. Kavala hakkında bu dosyadan tutuklama kararı verildi. Gezi davasında verilen beraat kararı bozulana kadar Kavala’nın cezaevinde kalması bu yolla sağlandı. Dava bittiğinde, cezaevinde kalmasına gerekçe gösterilen “casusluk” suçundan sessiz sedasız beraat kararı verildi.
DEMİRTAŞ İÇİN AİHM KARARI UYGULANMADI-Aynı yöntem AİHM kararı gereği tahliyesi gereken Selahattin Demirtaş için de uygulandı. Tutuklanmasına neden olan davadaki ceza süresini dolduran Demirtaş’ın, daha önce tutuklama konusu yapılan suçlardan hazırlanan, rafta bekletilen dosyası indirildi. Bu dosyadan tutuklama kararı verildi. AİHM kararına rağmen “yeni yargılama, yeni dosya” denilerek tahliye kararı verilmedi.
İMAMOĞLU’NUN CEZASI SEÇİM ÖNCESİNE DENK GETİRİLDİ-İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yanıt olarak kullandığı ifadelerin Yüksek Seçim Kurulu üyelerine söylenmiş gibi işlem yapılması, İmamoğlu hakkında bu davada ceza kararı verilmesi. Kararın seçim öncesine denk getirilmesi…
CAN ATALAY KARARI “DOSYA OKUNMADI” GEREKÇESİYLE ERTELENDİ-Anayasa Mahkemesi’nin hem Kavala hem Demirtaş hem de Can Atalay dosyalarında karar vereceği günü, bir üyenin dosyayı okumaması gibi bir gerekçeyle ertelemesi. Ertelenen dosyaların sonradan olumsuz kararlarla sonuçlanması…
Listeyi uzatmak mümkün.
FAİLİ MEÇHUL CİNAYET DAVALARI BERAATLE SONUÇLANDIErişim engelleme kararlarından tahliyelere, tutuklama kararlarından mahkumiyet kararlarına kadar…
Son 5 yılda JİTEM davası, faili meçhul cinayetler davası, Musa Anter cinayeti davası, Dargeçit davası, Kızıltepe-JİTEM davası, Vartinis davası, Sivas katliamı davası gibi davalar ya beraat kararıyla sonuçlandı ya da zamanaşımına girdi.
Gezi davası gibi dosyalarda ise ağır mahkûmiyet kararları verildi. AİHM kararları uygulanmadı. Kobani davası, HDP kapatma davası gibi davalarda mahkûmiyet kararları yolda…
İSTANBUL GRUBU’NUN HAKİM SAVCILARA BASKISI BİLİNİYORYargının durumunu görmek için artık bu da yeterli değil.
Daha önce İstanbul grubu adı verilen grupla Adalet Bakanlığı arasındaki görüş ayrılıkları tartışılıyor, İstanbul grubunun hükumetin işine yarayabilecek konularda doğrudan hâkim ve savcılara baskı yaptığı iddia ediliyordu.
Artık işler daha da karışık.
TARİFEYLE ZENGİNLEŞEN YARGI MENSUPLARI VARÇıkar grupları yargının içine kadar girmiş durumda.
Bu tablonun parçası olamayan hâkim ve savcılar için de çıkar grupları bir kurtuluş kapısına döndü.
Ankara, İstanbul, İzmir adliyelerinde bu olayları bilmeyen yok.
F.tö borsaları ile başlayan “çıkar elde etme” yöntemi, küçük mafya gruplarının faaliyetlerine kadar indi.
Karar çıkartmanın bir tarifesi var.
Ve bu tarifeye göre işlem yaparak zenginleşen yargı mensupları…
BAŞSAVCI UÇAR HSK’YA MEKTUP GÖNDERDİİstanbul Anadolu Başsavcısı İsmail Uçar’ın, Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na gönderdiği, adliyede hangi davalarda nelerin yapıldığını gösteren mektup bu açıdan önemli.
BirGün gazetesi yazarı Timur Soykan’ın haberiyle açığa çıkan bu mektubu bir başsavcının göndermesi daha da önemli.
Uçar, herhangi bir isim değil.
17-25 Aralık dosyalarında görev alan, cemaatin oluşturduğu dosyaları kapatan ekipten.
Eşi TMSF üyeliğine seçilen Uçar’ın, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan dava sürecinde de ismi sıkça gündeme geldi.
İmamoğlu’nun Uçar’ı doğrudan arayarak uyarma gereği duyduğu iddialarına kadar uzanan gelişmeler yaşandı.
Uçar’ın, adliyede olan bitenle başa çıkamayarak HSK’ye şikâyette bulunması bu nedenle de ayrı önem taşıyor.
YARA ÇOK DERİN, YENİ GELİŞMELERİN ELİ KULAĞINDAAncak bunu da “temiz eller” operasyonunun bir parçası gibi görmek mümkün değil.
Yara çok daha derin.
Belli ki İstanbul grubu odaklı tartışmaların yerini farklı çıkar gruplarının, kliklerin çatışması almış durumda.
Bunun dışında kalmaya gayret gösteren yargı mensupları var.
Bu isimlerin tamamı olanı biteni biliyorlar.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu, işlem yapmak isterse çıkar gruplarının tamamını açığa çıkartabilir, yargı içinde çeteleşen grupları deşifre edebilir.
Bugüne kadar yapmadı.
Öyle dengelerle yürüyor ki iş, birinin ayağına basılsa çember aniden dağılacak. Herkes bildiklerini anlatsa sistem bütünüyle çökecek.
Hâkimler ve Savcılar Kurulu da bu tabloyu bildiği için harekete geçmiyor.
Ancak ölü taklidi yapmak, olanı biteni gizlemeye de yetmiyor.
Yeni gelişmelerin eli kulağında…