"Normal şartlarda hiçbir devlet yetkilisinin Rusya ile çatışmaya gireceği öngörülmez. Ancak devleti yönetenler öyle hatalar yapıyor ki insan endişe etmeden duramıyor."
Türk dış politikasını kurgulayanları anlamak her geçen gün daha zorlaşıyor. Birilerinin “oturup planlasa” ancak yapabileceği kadar hata, yanlış öngörü ve strateji noksanlığı sonucu Türkiye fiilen izole olmuş durumda.
Neredeyse altı ayda bir “dostlarımızı”, “düşmanlarımızı” değiştiriyoruz. Altı ayda bir “söylediklerimizi” değiştiriyoruz.
Hatalar zinciri o kadar kusursuz bir hale geldi ki “acaba bu gidişatın sonunda bir de savaş mı olur” şeklinde soru soranlar var.
Çaresizlikten Batılılaşma
Bir zamanlar “Batı’nın iflas ettiğini” ilan edenler şimdi çaresizlikten Batı’ya “sığınıyorlar.” Aslında bunu eleştirecek bir nokta yok. Tarihsel olarak Osmanlı döneminden Kemalizm’e, Türkiye’nin Batı’ya yönelişi de böyle bir zorunluluktur.
Çünkü bir Batı dışı somut ve başarılı proje olarak yoktur.
“Batı bitiyor” yerine Rusya ile Çin ile “yeni bir düzen kuralım” diyenler tıpkı geçmiştekiler gibi dünyanın gerçeklerini anlıyorlar.
Ancak burada şuna dikkat etmek gerekiyor:
Mecburen Batı’ya yüzünüzü dönünce, Batı sizi konjonktürel ihtiyaçlarının kalıbına uydurmak ister.
Mesela şimdilerde pek çok Batılı lider Türkiye’yi “büyük bir mülteci kampı” olarak görüyor.
Uluslararası ilişkilerde en kötü şey “muhtaç devlet” olmaktır. Muhtaçsanız size kapılar açılır ancak karşılığında normalden fazla bedel ödersiniz.
NATO ülkesi olarak Türkiye
Türkiye’nin pek çok uluslararası örgüt ile bağı vardır. Ancak Türkiye’nin uluslararası karakterini belirleyen örgüt NATO’dur.
Rusya’nın diş göstermesi ile İslamcı hükümet NATO’yu toplantıya çağırdı. Türkiye’de AKP dahil bütün revizyonistler NATO’yu eleştirmiş ancak sonunda NATO’nun “uslu çocuğu” olmuştur.
Açık ve net biçimde Judeo-Hıristiyan Batı sisteminin “jandarması” olan NATO’nun içinde Türkiye’nin yer alabilmiş olmasını çok iyi düşünmek gerekiyor.
Rusya ile kriz
Normal şartlarda hiçbir devlet yetkilisinin Rusya ile çatışmaya gireceği öngörülmez. Ancak devleti yönetenler öyle hatalar yapıyor ki insan endişe etmeden duramıyor.
Türkiye kesinlikle Rusya ile gerilimi tırmandırmamalıdır. Gönül ister ki Türkiye daha güçlü bir devlet olsaydı. Ancak günümüz güç dengesine göre Rusya, Türkiye’nin birkaç gömlek üstündedir.
Daha kötüsü, Türkiye’nin “pek çok kanayan yarası” vardır. Rusya’nın “eli ayağı uzundur” bunları Allah korusun “kaşıyabilir.”
YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYINIZ