"Bir insanı teninin renginden dolayı ikincil konuma itmekle siyasi görüşünden dolayı itmek arasında elbette fark vardır ancak bu öyle “büyük bir fark değildir."
Bursa’da hırsızlık yapmak ile Niğde’de yapmak arasında fark var mıdır?
Yoktur.
Çanakkale Şehitlerini Anma Töreni’nde basına akreditasyon yapmak ile bir camiye giren cemaate yönelik akreditasyon yapmak arasında fark olur mu?
Olmaz.
İyi bir iş her yerde iyi, kötü bir iş her yerde kötüdür.
Bir boru hattının açılış törenine katılan gazetecilerin bazılarını akredite değil diyerek dışlamak ne kadar yanlış bir uygulama.
Irkçılık gibi bir şey
Benim büyük dedem Yakup Efendi Çanakkale’de şehit düşmüş. Ben elime Sözcü, BUGÜN yahut Zaman gazetesinin “muhabirlik kartını” alsam Çanakkale’de dedemin de içinde bulunduğu şehitlerin anma törenine sokulmayacağım!
Bu tip ayrımcılıkların özünde ırkçılık gibi bir şey olduğunu görmek gerekiyor.
Bir insanı teninin renginden dolayı ikincil konuma itmekle siyasi görüşünden dolayı itmek arasında elbette fark vardır ancak bu öyle “büyük bir fark değildir.”
Hani Anadolu hoşgörü yurduydu?
Siyasiler ‘ne olursan ol yine gel kapım açık’ diye Mevlana’yı neden yüz yıldır tekrar edip duruyor?
Hani Müslümanlar kardeşti?
Hastalıklı mantık
Ama hayır. Gücü eline geçiren hemen aynı mantığın peşine düşer: “Ama, fakat, lakin şimdi durumlar başka, efendim hassas bir dönem...”
Sonuç… Ülkesini savunmak için dedelerini şehit vermiş bir neslin çocuklarının bazılarını şehitleri anma törenine almamak!
Peki, o zaman insanın sorası geliyor; açılış törenine, anma törenine, basın toplantısına kadar girmiş bu çirkin uygulama ne zaman camilere gelecek?
(...)