Gözaltına alınanların tam listesi

Gözaltına alınanların <b>tam listesi</b>
12 Haziran 2007'de İstanbul Ümraniye'deki bir gecekonduda 27 el bombası bulunmasıyla başlayan Ergenekon soruşturması yeni bir aşamaya geldi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturmanın 12. dalgası, tartışmalı söz ve eylemleri ile gündeme gelen rektörlere uzandı. Bazı sivil toplum kuruluşlarının merkez ve şubelerinde de aramalar yapıldı. Gözaltına alınanlar Prof. Dr. Mehmet Haberal, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Prof. Dr. Ferit Bernay, Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Prof. Dr. Ayşe Yüksel, Prof. Dr. Erol Manisalı , Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, 68'liler Birliği Vakfı Genel Sekreteri Namık Kemal Boya, ÇYDD Pendik Şube Başkanı Şeyda Eşsiz, Doğan Gazetecilik AŞ İcra Kurulu üyesi Tijen Mergen, Oya Kaynak, Özkan Akyol, Derviş Özçelik, İpek Mavili, Ali Naci Kılıç, Şener Korsan, Sibel Muşoğlu, Cihan Demirci, Ömer Sadun Okyaltırık, Bahriye Uğurel, Eda Yakmaz, Şükriye Varlık, Osman Karaduman, Senem Kurşun, Sibel Karneci, Valide Melih Yalçın, Recep Altan Eraslan. İstanbul ve Ankara başta olmak üzere 18 ilde 120 adrese yapılan baskınlarda 19 Mayıs, Uludağ ve İnönü üniversitelerinin eski rektörlerinin de aralarında bulunduğu 40 kişi 'örgüte üyelik ile yardım ve yataklık' suçlamasıyla gözaltına alındı. Darbe konuşmalarının ev sahipliğini yapan Prof. Dr. Mehmet Haberal sabah saatlerinde Ankara'da, İnönü Üniversitesi'nin eski rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu Malatya'da gözaltına alındı. Eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, eski Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ferit Bernay ile Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Metin Öztürk ise evlerinde yapılan aramanın ardından gözaltına alındı. Polis, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin merkez binası başta olmak üzere şubeleri ile başkan Türkan Saylan'ın Arnavutköy'deki evinde arama yaptı. Çağdaş Eğitim Vakfı'na gerçekleştirilen operasyonda bazı belgelere ile CD'lere el koydu. Rektörlere Ergenekon gözaltısı İstanbul Ümraniye'deki bir gecekonduda 12 Haziran 2007'de 27 el bombası bulunmasıyla başlayan Ergenekon soruşturması, yeni bir aşamaya geldi. Darbecilerle işbirliği yaptıkları ileri sürülen bazı akademisyen ve sivil toplum temsilcileri, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla gözaltına alındı. 18 farklı ilde 120 adrese yapılan operasyonda Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal, eski Malatya Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu, eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Giresun Üniversitesi Rektörü emekli Binbaşı Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, eski Ondokuz Mayıs Üniversitesi Rektörü Ferit Bernay, Prof. Dr. Erol Manisalı ve Doğan Gazetecilik İcra Kurulu üyesi Tijen Mergen'in de aralarında bulunduğu yaklaşık 40 kişi gözaltına alındı. Kanal B Televizyonu, Başkent Üninversitesi rektörlüğü, üniversite vakfına ait Gölbaşı'ndaki Patalya Otel, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği, Çağdaş Eğitim Vakfı ve Atatürkçü Düşünce Derneği'nin şubelerinde arama yapıldı, çok sayıda bilgisayar ve dokümana el konuldu. Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Türkan Saylan'ın ise evi arandı. Örgüte üyelik ve yardım-yataklık suçlamasıyla soruşturmaya dahil edilen rektör ve akademisyenlerin, 2003-2004 yıllarında dönemin Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur'la darbe toplantıları yaptıkları, 'darbeye zemin hazırlayacak faaliyetler'de aktif olarak yer aldıkları, 'Ordu Göreve' pankartının taşındığı 'Cumhuriyet'e Saygı' mitingine önayak oldukları ileri sürülüyor. Bu iddialar, Ergenekon'la ilgili ikinci iddianamede yer almıştı. Sarıkız darbe planını hayata geçirmek için Şener Eruygur tarafından kurulduğu iddia edilen Cumhuriyet Çalışma Grubu'nun, söz konusu rektörlerle irtibatlı olduğu ileri sürülüyor. MHP Ankara Milletvekili Deniz Bölükbaşı, gözaltı haberinin ardından destek amacıyla Haberal'ın evine geldi. Başkent Üniversitesi çalışanlarının da servis araçlarıyla evin bulunduğu sokağa akın ettiği görüldü. Haberal, evindeki aramanın ardından polis tarafından Ankara Adalet Sarayı'na getirildi. Gazetecilerin ne ile suçlandığını sormaları üzerine, "Arkadaşlar, yapanlara sorun. Bu Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışmıyor." dedi. Daha sonra sağlık kontrolünden geçirilen Haberal, sorgulanmak üzere İstanbul'a götürüldü. Ergenekon soruşturmasının 12. dalgası kapsamında dün ÇYDD'nin İstanbul merkez binası ile Mersin, Antalya, Alanya, Bursa, Şanlıurfa, Diyarbakır, Trabzon, Çukurova, Van, Adana, Kadıköy, Bakırköy, Beyoğlu şubeleri de arandı. Binalarda ele geçirilen bazı CD ve belgelere el konuldu. Mitinglerin amacı darbeye zemin hazırlama Soruşturmaya dahil edilen akademisyenlerin, Jandarma Genel Komutanlığı döneminde Şener Eruygur'la darbe toplantıları yaptıkları, 'darbeye zemin hazırlayacak faaliyetler'de aktif olarak yer aldıkları, 'Ordu Göreve' pankartının taşındığı 'Cumhuriyet'e Saygı' mitingine önayak oldukları ileri sürülüyor. Gözaltına alınanlar 'terör örgütüne üyelik, yardım ve yataklık'la suçlanıyor. 2455 sayfalık ilk iddianamede yer alan sanıkların yargılanması Silivri'de İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce sürdürülüyor. İkinci iddianamenin sanıkları ise 20 Temmuz'da hakim karşısına çıkacak. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, örgütün hücre yapılanmalarının yer alacağı 3. iddianamenin yazılmasına geçen hafta başlamıştı. Tabipler Birliği: Hepimiz Türkan Saylan'ız Operasyon kapsamında, Cumhuriyet mitinglerinin organizatörlerinden ÇYDD Başkanı Türkan Saylan'ın evinde 6 saat arama yapıldı. Saylan'ın Arnavutköy'deki iki katlı müstakil evine gelen güvenlik güçleri, aramalarda elde edilen dosya ve klasörleri incelemek için Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'ne götürdü. Halen Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi Onkoloji Bölümü'nde kemoterapi tedavisi gören Saylan, hastalığı sebebiyle gözaltına alınmadı. Karaciğer yetmezliği de bulunan Saylan'ın sabah doktorlar tarafından ölçülen kan değerlerinin düşük olduğu açıklandı. Aramalar esnasında Türkan Saylan'a destek olmak için evinin önüne toplanan bir grup ise Ergenekon Savcısı Zekeriya Öz'ü tehdit etti. Söz konusu grup, Savcı Öz'e sözlü sloganlarla 'dikkatli ol' tehdidi savurdu. Saylan'ın evinde arama yapılmasına, Türk Tabipler Birliği tepki gösterdi. TTB Başkanı Gençay Gürsoy, Saylan'ın yanında olduklarını söyleyerek, "Eğer TTB'nin, hekim camiasının, 100 bin hekimin, bir kutsal değeri varsa, Türkan Saylan bizim kutsalımızdır. Türkan Saylan'ın temsil ettiği kimlik bizim hekim kimliğimizin kutsalıdır. Ve bugün hepimiz Türkan Saylan'ız." dedi. Aramanın tamamlanmasının ardından Türkan Saylan gazetecilerin sorularını cevapadı. Operasyonu değerlendiren Saylan, "Bu ne kadar hukuki anlamak mümkün değil. Kimse muhalefet istemiyor, 'yanlış yaptın' lafını duymak istemiyor." diye konuştu. Operasyonun ipuçları ikinci iddianamede Ergenekon'un ikinci iddianamesinde yer alan Tuncay Özkan'da ele geçirilen bir belgede, Türkan Saylan ve Gülseven Yaşer'in Sivil Toplum Kuruluşları Birliği'nin (STKB) yöneticisi konumunda oldukları ifade ediliyor. ÇYDD ve ÇEV'in de aralarında bulunduğu bazı kuruluşların, kendilerine destek vermeyen diğer derneklere baskı yaptıkları aktarılıyor. 93 sayfalık 'Atatürkçü Düşünce Derneği' başlıklı klasörde, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'nin yasadışı faaliyetlerini anlatan 'Şükran' imzalı bir dilekçeye yer veriliyor. Ayrıca, 'Cengiz' imzalı başka bir belgede de, ÇYDD çatısı altındaki yolsuzluklardan bahsediliyor. İddianameye giren klasörün 19. sayfasında, Türkan Saylan ve Gülseven Yaşer'in, STKB yöneticisi konumunda bulundukları ifade ediliyor. STKB hakkında çarpıcı iddiaların yer aldığı belgede, şöyle deniliyor: "...Bütün bu sözlerin Sivil Toplum Kuruluşları Birliği girişiminin halen yöneticileri konumunda bulunan ÇEV Başkanı Gülseven., ÇYDD Başkanı Türkan., ADD yönetiminde İlhan., Demokratik İlkeler Derneği Başkanı Engin. ve Evmen.,. Bu birliğin yöneticileri, pek çok derneği ve vakfı baskı ve tehditlerle zorla girişimlerine dahil olmaya zorlamakta, bu girişime girmeyenleri ölümle dahi tehdit etmektedir." Veli Küçük'e böyle seslenmişti: Emrinizi bekliyorum, arz ederim Ergenekon soruşturmasının 12. dalgası kapsamında, Giresun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Osman Metin Öztürk'ün odasında da arama yapıldı. Emekli binbaşı olan Öztürk, Ergenekon davası tutuklu sanığı Doğu Perinçek'e yakınlığıyla bilinen Teori dergisinde de yazıyor. Ergenekon iddianamesinde yer alan kayıtlara göre, 31 Aralık 2007 tarihinde yaptığı telefon görüşmesinde, emekli Tuğgeneral Veli Küçük'e şöyle diyor: "Sizin güzel bir jestinizle orada kaldım iki gün efendim. Şimdi de Allah bize nasip etti Giresun Üniversitesi'nin rektörü oldum efendim. Kendimi unutturmayayım efendim, size tekmil vereyim. Komutanım, burası sizin emrinizde ve hizmetinizde. Onu özellikle arz edeyim. Benden ne emredersiniz, her zaman emrinizde hizmetinizdeyim." Orduya darbe çağrısı yapmıştı Öztürk, kişisel web sitesinde şöyle yazmıştı: "Sıcak gelişmelere angaje olmuş ve dolayısıyla gücünü buralara aktarmış ve dağıtmış bir silahlı kuvvetlerin, içeride rejimin değişmesini önlemedeki rolünün de ciddi şekilde gerileyeceği şüphesizdir." Öztürk'ün orduya biçtiği darbeci rolün ardından Başbakan Tayyip Erdoğan şu açıklamayı yapmıştı: "Bir rektör çıkıyor, darbe çağrısı yapıyor. Kimsin sen ya, önce yerini bil. Otur oturduğun yerde." Balbay'ın günlüklerine göre, en heyecanlı darbe savunucusu Eski Malatya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, hükümet aleyhtarı çıkışları ve Tandoğan'da yapılan mitinge üniversite öğrencilerini götürmek için sınavları ertelemesi ile gündeme gelmişti. Genelkurmay Başkanlığı'nın internet sitesinde gece yarısında yayımlanan ve kamuoyunda 'e-muhtıra' olarak değerlendirilen bildirinin sonuna kadar arkasında olduğunu açıklamıştı. Onuru ile seçime gitmemesi halinde hükümeti onursuzca indirmekle tehdit edecekti. "Türkiye Cumhuriyeti'nin Atatürk ile birlikte temelleri atılmış, Cumhuriyet'in kuruluş felsefesine uyan uyar, uymayana bu millet gereken cevabı verecektir. Devletin çeşitli kurumları da gereken cevabı verecektir. Kim gelirse gelsin. Yüzde 35 ile değil isterse yüzde 95 ile gelsin. Onu da söyleyeyim." sözleri unutulmadı. Mustafa Balbay'ın 'darbe günlükleri'nde Fatih Hilmioğlu'nun adı 'heyecanlı bir darbe savunucusu' olarak geçiyor. İlhan Selçuk ve Şener Eruygur arasında geçen konuşmada Eruygur, şöyle diyor: "Biz kimlerle görüştük, bilgi verelim. Anıl Çeçen, Yıldırım Koç, Malatya, İstanbul, Samsun, 9 Eylül rektörleri. Onlar çok heyecanlı. Malatya falan bir görseniz, bu işi yarına bırakmayalım diyecek kadar heyecanlı. Buna yeni rektörler de katılabilir. Artık bilen bilir, gören görür, biz yola çıktık." Emniyette işlemleri tamamlanan Hilmioğlu, İstanbul'a gönderildi. Komutanlarla darbe toplantıları yapmışlar Ergenekon soruşturması kapsamında son operasyon rektörlere ve sivil toplum kuruluşlarına yönelik gerçekleşti. Eski Malatya Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu, Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal ve eski Uludağ Üniversitesi Rektörü Mustafa Yurtkuran, Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın talimatıyla gözaltına alındı. Şüpheli rektörlerin isimleri özellikle 2003 ve 2004 yıllarında darbeye zemin hazırlama planlarında sıkça geçiyor. İddianamede gözaltına alınan bazı isimlerin Ergenekon davası sanıkları emekli orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'a "Kubilay olmaya hazırız" mesajı verdikleri belirtiliyor. Öte yandan iddianamede söz konusu isimlerin Ekim 2003'te gerçekleştirilen ve "Ordu göreve" pankartı açılan "Cumhuriyet'e saygı" mitingi öncesi yine Jandarma Genel Komutanlığı'ndaki toplantıya katılarak darbe isteyen görüş bildirdikleri vurgulanıyor. İkinci iddianamenin sanıkları Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'da ele geçirilen belgeler, üniversite rektörlerinin 2003 ve 2004 yıllarında hazırlanan Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven isimli darbe planlarında aktif olarak rol aldıklarını gösteriyor. Darbe teşebbüslerinin suç olarak yer aldığı ikinci iddianamede, Hurşit Tolon ve Şener Eruygur'dan ele geçirilen belgeler arasında "Rektörlerle Toplantı.pdf" isimli 5 sayfadan oluşan dosya var. 19 Eylül 2003'te Jandarma Genel Komutanlığı İstihbarat Başkanlığı'nda rektörlerle yapılan toplantıya ilişkin notlar bulunan bu belgede, "Üniversiteler, Kredi Yurtlar Kurumu, özel yurtlar, eğitim kurumlarındaki irticai yapılanmalar, 28 Şubat'ın öneminin tekrar kavranması, bazı polis okulları, imam hatip liseleri, türban, bazı valiler, sivil toplum kuruluşları, hükümetin icraatları, jandarmanın görevlerini daha etkin uygulaması" konularının konuşulduğu yazıyor. Rektörlerden 15-20'sinin 'Kubilay olmaya hazır olduklarını' söyledikleri ve ayrıca 25 Ekim 2003'te öğretim üyelerinin cübbeleriyle Anıtkabir'e yürümeyi kararlaştırdıkları ifade ediliyor. Toplantıya, İstanbul, 9 Eylül, Atatürk, Malatya İnönü, Karadeniz Teknik, 19 Mayıs üniversiteleri rektörlerinin katıldığı belirtiliyor. Rektörlerin toplantıda yaptıkları konuşmalar özetle şöyle: "28 Şubat kararlarına ne oldu? Tam bir kaos var. Niye geri adım atıldı? Şimdi yeni zihniyet hükümetin yanlış uygulamalarını takip edelim, ikaz edelim şeklinde. 28 Şubat sonrası çıkarılan kararlar var 18 civarında, sadece 8 yıllık öğretim uygulanıyor, onu da kadük etmeye çalışıyorlar. Neden o kararların üzerine gidilmiyor?" "Yeni ve önemli bir döneme giriyoruz. Üniversiteler açılıyor. Bu dönemde gözümüzü karartmalıyız. Bu sene İstanbul Üniversitesi'ne 11 bin başvuru oldu, 170 tane de türbanlı başvurdu. Üniversiteler ve ordu gibi zinde ve Atatürkçü kurum ve kuruluşlar bir araya gelmeli ve ciddi bir çalışma programı yaparak birleşmeli ve planlı faaliyetleri uygulamalıyız." "3 kuvvet komutanı, Jandarma ve Genelkurmay başkanı büyük bir güç. Atatürkçü Düşünce Derneği ile bazı sivil toplum örgütleri bazı şeyler yapmalı. Biz Atatürkçü devrimci rektörler olarak mücadeleye hazırız. Bu mücadelede herkesin ışığı önemli. Eğer idari yapı bu şekilde devam ederse sonumuz kötü." "Bizim gözümüz kara. Ordu bir güç. Üniversiteler bir güç. Birbirimizi korumalı ve CHP'yi ne olursa olsun yanımıza çekmeliyiz. Türkiye'nin geleceğini beraber çizmeli ve müttefiklerimizin adedini artırmalıyız. Basın CHP'yi duyurmuyor. Onlar ne yapsın?" "25 Ekim'de rektörler ve öğretim üyeleri Anıtkabir'e geleceğiz. Bizlerle beraber, bize destek veren kurumlar da gelmeli. TSK ile beraber olalım." Haberal'ı cumhurbaşkanı yapmak istemişler Prof. Dr. Mehmet Haberal'ın ismi 2. iddianamenin pek çok yerinde geçiyor. İddianameye yansıyan bir belgeye göre, Ergenekon, Haberal'ı cumhurbaşkanı adayı olarak düşünüyordu. Ergenekon'un tutuklu sanığı Neriman Aydın'ın Ankara'daki evinde ele geçirilen ajandadaki notta, "M.H.- Cumhurbaşkanı olarak düşünülüyor" ifadesinin bulunduğu belirtiliyor. İddianamede, Ergenekon örgütünün siyasi partileri yönlendirme, siyasi partileri bölüp parçalama veya farklı partilerin tek merkezden yönetilmesi prensipleri çerçevesinde yaptığı toplantılar anlatılırken, Mehmet Haberal'ın ve sahibi olduğu Patalya Otel ismi dikkat çekiyor. İddianamede Hurşit Tolon'un Haberal'ın parti kurma gayretlerini desteklediği ifadesi bulunuyor. Ergenekon sanıklarının yaptığı telefon görüşmelerinde de Haberal'ın ismi sık sık geçiyor. Haberal'ın, Şener Eruygur ve Hurşit Tolon'la telefonla ve yüz yüze görüştükleri iddianamedeki tapelerde bulunuyor. Yaşar Okuyan'la Tuncay Özkan arasında 28.5.2008 tarihinde gerçekleşen telefon görüşmesinde ise Okuyan'ın "Hocayla konuştuk Haberal hocayla. Yani çok çok iyi oldu hocayla da yani götürüyoruz şeyi." ifadeleri dikkat çekiyor. Başkent Üniversitesi Rektörü Haberal'ın Şener Eruygur'un organize ettiği konferansa öğrenci katılımının daha fazla olması için gününün değiştirilmesini istediği, iddianamedeki telefon görüşmelerine yansıyor. Eruygur'un 13 Şubat 2008'de Mümtaz Soysal'la yaptıkları görüşmede Mehmet Haberal'ın Başkent Üniversitesi'ndeki konferansın pazardan pazartesiye alınmasını söylediği, Haberal'a atfen "Çünkü öğrenci yok, dolduramayız." ifadelerini kullandığı belirtiliyor. Ecevit, Başkent Hastanesi'nden çıkınca iyileşti Bülent Ecevit'in başbakanlığı döneminde geçirdiği rahatsızlık ve tedavi süreci uzun dönem tartışılmıştı. Başkent Üniversitesi Hastanesi'nin Ecevit'e 'iş göremez' raporu vererek yerine Hüsamettin Özkan'ı getirmek istediği ileri sürülmüştü. İddialara göre, planı bozan, dönemin Ankara Valisi Yahya Gür'ün Ecevit için oluşturduğu 15 kişilik özel ekip oldu. Ecevit, hastaneden ayrılıp evinde tedavi görürken, konutun çevresinde bir ambulansla bekleyen ekip, Ecevit'in olağanüstü bir durumda 7 dakikada hastaneye yetiştirileceği planını yaptı. Ancak, Ecevit'in hastalıkları ve tedavi yöntemiyle ilgili ayrıntılı raporun ellerinde olmadığını gören ekibin başındaki Sağlık Bakanlığı yetkilisi, soluğu Başkent Hastanesi'nde aldı. Raporun kendisine verilmemesinden şüphelenen yetkili, durumu Ankara Valisi Gür'e bildirdi ve böylece Ecevit'in GATA'ya nakli gündeme geldi. Mehmet Haberal'a ait Başkent Üniversitesi Hastanesi'nin, Ergenekon'un siyasi planlarının hayata geçirilmesinde önemli bir rol oynadığı savunuluyor. Görevde iken rahatsızlık geçiren eski Başbakan Bülent Ecevit'e 'iş göremez' raporu verilmek istendiği belirtiliyor. Bu bilginin hem dönemin Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan hem de Radikal Gazetesi Ankara Temsilcisi Murat Yetkin kanalıyla Ecevit'e iletildiği kaydediliyor. Özkan'ın, "Bunu duymamış olayım. Ecevit'le geldim, Ecevit'le giderim, bunu da ona söyleyemem." dediği belirtiliyor. Bundan daha ileri bir nokta da, 2003 yılı Şubat ayında Basın Konseyi geleneksel yemeğinde açığa çıktı. Ecevit'e, "Efendim, sizi Başkent Hastanesi doktorları tedavi ediyordu. Onlardan memnundunuz. Aniden doktorlarınızı değiştirdiniz. Ne oldu da böyle bir karar aldınız?" sorusunu yönelten Tufan Türenç'e Ecevit şu karşılığı vermişti: "Sanırım bir güvensizlik duydum, başka bir doktora gittim. Hepsi bu." Havalimanından Süleyman Demirel uğurladı Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Mehmet Haberal'i havalimanından İstanbul'a 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel uğurladı. Milliyet Gazetesi yazarı Can Dündar'ın anlattığına göre Demirel'in Haberal'ı uğurlaması yaklaşık 5 dakika sürmüş. Mehmet Haberal'ı İstanbul'a götüren tarifeli uçakta yer alan Dündar, izlenimlerini NTV'de katıldığı programda anlattı. Uçakta beklerken bir arabanın uçağa yanaştığını ve içinden Süleyman Demirel'in çıkmasına şaşırdığını söyledi: "Daha sonra Haberal'ı getiren araç geldi. Demirel'le Haberal kucaklaştı. 5 dakika ayaküstü konuştular. Uçak da bu sürede bekledi. Sonra tekrar kucaklaşıp ayrıldılar." Dündar, uçakta hemen arkasındaki koltukta iki sivil polisin arasında oturan Haberal'la sohbet etme imkânı da bulduğunu kaydetti. Demirel'le ne konuştuklarını sorduğunda Haberal'ın, "Demirel, 'Vatanperverliğine kimse toz konduramaz.' dedi. Ben de kendisine, 'Ben de sizi Zincirbozan'a uğurlamıştım, siyasi yasakların kalkması için çalışmıştım.' dedim." dediğini aktardı. Rektörler, Balbay'ın notlarında da var Ergenekon davası sanığı Mustafa Balbay'ın ikinci iddianamede yer alan günlüklerinde "3 Mart 2004" başlığı altında, halifeliğin kaldırılışının yıldönümünde ATO'da düzenlenen ve dönemin kuvvet komutanları Özden Örnek, Aytaç Yalman, İbrahim Fırtına, Şener Eruygur'un kadro halinde katıldığı panele ilişkin notlar da bulunuyor. İşçi Partililer, Atatürkçü Düşünce Derneği üyelerinin yoğun katılım gösterdiği toplantıdan sonra rektörlerle öğle yemeği yediklerini anlatıyor. Dokuz Eylül Ünv. Rektörü Prof. Emin Alıcı, Samsun 19 Mayıs Ünv. Rektörü Ferit Bernay, Malatya İnönü Ünv. Rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu, Bursa Uludağ Ünv. Rektörü Prof. Mustafa Yurtkuran, Mersin Ünv. Rektörü Prof. Uğur Oral, Trakya Ünv. Rektörü Prof. Osman İnci ile Çukurova Üniversitesi rektörünün yemeğe katıldıkları belirtiliyor. Günlükte yemekli toplantı "Malatya çok heyecanlı... Bu işi uzatmamak lazım. En kestirme yoldan halletmek lazım. Başka türlü zor. Böyle örgütlenmeler uzun iş..." dediği şeklinde kayda geçiriliyor. ADD'nin sekreteryasının güçlendirilmesi görüşünün benimsendiği anlatılıyor. Balbay, İlhan Selçuk'un rektörlere yönelik şu sözlerine de yer veriyor: "Türkiye gibi ülkelerde çok partili sistem gericiliği getirir. Bu böyle. Şimdi ABD'nin de işine geliyor bu yönetim... Bu seçimleri, yerel seçimleri ciddiye almamak lazım. Ona göre yürümek lazım. Devlete anlatmak lazım." Manisalı, komutanlara darbe dersleri vermiş Ergenekon davası sanıklarından emekli Orgeneral Şener Eruygur'un gazetecilerin yanı sıra akademisyenlerle de gizli görüşmeler yaptığı ortaya çıkmıştı. Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınan Erol Manisalı'nın bazı gazetecilerle ilgili rapor hazırladığı aktarılmıştı. Eruygur'un isteği üzerine 2003'te "Manisalı'nın Referans Verdiği Kişiler" raporuna göre, Emin Çölaşan, Mustafa Balbay, Arslan Bulut ve Arslan Tekin gibi gazeteciler ile ATO Başkanı Sinan Aygün ve İşçi Partili Adnan Akfırat, Profesör Erol Manisalı'dan 'yönlendirilebilir' notu almış. Jandarma Genel Komutanlığı'na sunulan 43 sayfalık rapora göre Manisalı, hükümete karşı medyanın, sendikaların ve akademisyenlerin nasıl yönlendirileceğini anlatmış. Manisalı askerlere, irtibata geçebilecekleri birçok ismi verip, 'güvenilir, kullanılabilir, yönlendirilebilir, yararlanılabilir' gibi özelliklerle referans göstermişti. Prof. Dr. Erol Manisalı'nın evinden 2 çuval ve bir de büyük bir poşet dolusu evrak ve dosya çıkarıldı. Aramanın bitmesinin ardından Manisalı, Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. Manisalı, çıkışta gazetecilerin sorusu üzerine, "Ben de bir şey bilmiyorum. Götürülüyorum." dedi. CHP'li vekillerden Haberal'a destek ziyareti Ergenekon soruşturmasının 12. dalgası kapsamında yapılan gözaltılara yine en çok CHP tepki gösterdi. Parti yöneticileri, Mehmet Haberal'a destek için Başkent Üniversitesi ve Kanal B'ye akın etti. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz Ateş ve Genel Sayman Mustafa Özyürek, sabah saatlerinde Kanal B'ye giderek Haberal'a destek verdi. Gözaltıların 29 Mart seçimlerinin rövanşı olduğunu savunan Ateş, "Seçimlerde halkı sindiremeyenler, şimdi bilim adamlarını, düşünce kuruluşlarını sindirmeye çalışıyorlar." iddiasında bulundu. Özyürek ise "Bunun bir tek amacı var, korku imparatorluğu yaratmaktır." ifadesini kullandı. 'AKP oylarını düşürmek için her türlü p.ştluğu yapın' demişti Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal'ın sahibi olduğu Kanal B'de 29 Mart yerel seçimleri öncesinde bir skandal yaşanmıştı. Kanal B Genel Müdürü Nahit Duru, CHP İstanbul Büyükşehir Belediye başkan adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nu davet ettiği programın reklam arasında Haberal'dan aldığı talimatı anlatmıştı. Kameraların kayıttan çıktığını zanneden Duru, "Haberal bana, bunların (AK Parti) oylarını azaltacak her türlü p.ştluğu yap, talimatı verdi." demişti. Duru ayrıca oyların bölünmesi için Saadet Partisi'nin desteklenmesi gerektiğini söyledi. Haberal, bu sözlerle ilgili hiçbir açıklama yapmamıştı. 1. Ordu Komutanı Saygun, İstanbul Emniyeti'ni ziyaret etti Ergenekon soruşturmasıyla ilgili gözaltıların devam ettiği saatlerde 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ergin Saygun, İstanbul Emniyeti'ne gelerek yaklaşık 20 dakika yetkililerle görüştü. Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, ziyaretin, Ergenekon operasyonuyla ilgisi olmadığını açıkladı. Saygun'u uğurlayan Cerrah, gazetecilerin konuyla ilgili ısrarlı sorularına şu karşılığı verdi: "Daha önce planlanan özel bir ziyaretti. Bugünkü operasyonla hiçbir alakası yok." ZAMAN
14 Nisan 2009 07:43
DİĞER HABERLER