Grizu faciası, "minik yürekleri" yetim bıraktı
-Zonguldakta 17 Mayıs 2010daki grizu patlamasında
hayatını kaybeden madencilerin eşleri, evlatlarını
yetim büyütmenin acısını yaşıyor
-Aileler, 3 yıldır olaya ilişkin davanın sonuçlanm
ZONGULDAK (A.A) - Erdinç Aksoy - Ferdi Akıllı - Zonguldakta 17
Mayıs 2010daki grizu patlamasında hayatını kaybeden madencilerin eşleri,
evlatlarını yetim büyütmenin acısını yaşıyor.
Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Karadon Müessese Müdürlüğüne bağlı maden
ocağının eksi 540 kodunda taşeron olarak galeri açma işi yapan firmanın 30
çalışanının yaşamını yitirdiği grizu patlamasının 3. yılında, anneler oğullarını
ve eşler hayat arkadaşlarını kaybetmenin, çocuklar ise babasız kalmanın hüznüyle
yaşamlarını sürdürüyor.
Aileler, 3 yıldır olaya ilişkin davanın sonuçlanmasını bekliyor.
Patlamada 26 yaşında hayatını kaybeden Ekrem Akkayaın eşi Yeter Akkaya
(29), AA muhabirine yaptığı açıklamada, ailesinin izin vermemesi nedeniyle 4 Ocak
2010da kaçarak evlendiği eşini 4,5 ay sonra maden kazasında kaybettiğini
söyledi.
Eşinin, evlenmelerinden 16 gün sonra maden ocağında işe başladığın anlatan
Akkaya, "Eşim sürekli kömür ocağında kazalar yaşandığından bahsediyordu. Bizim de
başımıza böyle bir acı geldi. Haberi aldığımda 1,5 aylık hamileydim. O günden
itibaren hayat benim için çok zor oldu" dedi.
Akkaya, en üzüntülü dönemde dünyaya getirdiği, "Ecrin" adını verdiği kızının
kendisine yaşama gücü kazandırdığını vurgulayarak, "Tek başına çocuk büyütmek çok
zor. Misafirliğe gittiğimizde kızım diğer çocukları görünce anne onların babası
var, benim niye yok diye soruyor. Bu acıyı her zaman yaşıyoruz. Yaşadıklarımız
hiç aklımızdan çıkmıyor" diye konuştu.
Olayla ilgili her duruşmaya katıldığında hüznünün katlandığını ifade eden
Akkaya, adalete güvendiklerini, hukuki sürecin sonunda sorumluların gerekli
cezayı alacaklarına inandıklarını belirtti.
-AİHMe kadar gideceğim-
Patlamada ölen işçilerden İlker Bebekin (32) annesi Hanife Bebek (60) ise
her gün ağladığını, yaşadığı acının tarif edilemez olduğunu dile getirdi.
Evladının hayatını kaybettiğine halen inanamadığını kaydeden Bebek, "Tek
isteğimiz sorumluların cezalandırılması. Yargı sürecinin takipçisiyiz ama davadan
umudum kalmadı. Gerekirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) gideceğim.
Üzüntüden sağlığım bozuldu, karaciğerimde yağlanma, kalbimde büyüme,
böbreklerimde kist çıktı. Evde yalnız duramıyorum. Adeta canlı bir ölüyüm"
ifadesini kullandı.
Bebek, 6 yaşındaki torunu Halil Tufanın adını 2 yıl önce mahkeme kararıyla
Halil İlker olarak değiştirdiklerini aktararak, "Torunum sürekli babasını
soruyor. Babacığım, sana gül getirdim diyerek annesiyle mezarına gidiyor. Bana
Babaanne keşke babam ölmeseydi, onu çok özlüyorum diyor" şeklinde konuştu.
-Maden ocağında kardeşinin baretini buldu-
Faciada ölenlerden İsmail Fidanın (36) ağabeyi Göksel Fidan da kardeşinin
elektrikçilik yaptığını, ocağa her indiğinde büyük acı yaşadığını belirtti.
Kardeşinin hayatını kaybettiğini öğrendiğinde çocukluk anılarının aklına
geldiğini vurgulayan Fidan, "Top oynarken yaptığımız şort, çorap kavgası, yatak
için didişmelerimiz, birlikte geçirdiğimiz güzel günler aklıma geldi. İnsan
kardeşini hep koruma iç güdüsüne sahip. Kolay katlanılacak bir şey değil" diye
konuştu.
Fidan, patlamada ölen işçilerden Engin Düzcük ve Dursun Kartalın
cenazelerine 8 ay sonra ulaşılabildiğini hatırlatarak, şunları kaydetti:
"28 cenaze çıkarıldıktan sonra iki madencinin cenazesinin göçük altında
olabileceği söylenmişti. Ben de göçük açan serviste görevliydim. Kardeşim
hayatını kaybettiği eksi 540 koduna indim çünkü cenazeleri bulunamayan işçiler de
bizim kardeşimizdi. Göçüğü kaldırdığımızda, madende dolaştığımda büyük acı
yaşadım. Bir bakım çantası görüyorsunuz, buradan Mustafa Zoroğlunun cesedini
almışlar diyorsunuz. Bakıyorsunuz, bir kaynak makinesi var, ölen işçilerden Adem
Çengelin burada çalıştığını anlıyorsunuz. Her bir çift çizmeden, baretten
anlamlar çıkıyorsunuz. Madende kardeşimin baretini bulduğumda da dizlerimin bağı
çözüldü.
Olaydan birkaç gün önce baretin arkasına tel bağlamıştım, görünce hemen
tanıdım. Kolay katlanılacak acı değil."
Hukuki sürecin uzamasının aileleri mağdur ettiğini, bilirkişi raporlarının
masa başında hazırladığını öne süren Fidan, "Kardeşim hayatını kaybettiğinde eşi
hamileydi. Şu anda 6 yaşında oğlu ile 2 yaşındaki kızı annesine ve bize emanet.
Herkes için adalet arıyoruz. Yargı sürecinin sağlıklı şekilde sonuçlanmasını
bekliyoruz" ifadesini kullandı.
-Olay-
TTK Karadon Müessese Müdürlüğüne bağlı maden ocağının eksi 540 kodunda 17
Mayıs 2010da meydana gelen grizu patlamasının ardından taşeron olarak galeri
açma işini yürüten firmanın 30 çalışanından haber alınamamıştı.
TTK ekipleri, 20 Mayıs 2010da kurtarma kafesine yaptıkları donanımla eksi
540 koduna inmeyi başarmış, 28 cenaze yer üstüne çıkarılmıştı. Engin Düzcük ve
Dursun Kartalın cesetlerine ise faciadan 8 ay sonra ulaşabilmişti.
Üniversiteler ve iş güvenliği uzmanlarınca hazırlanan bilirkişi raporlarında
kusurlular konusunda farklı kanaatlere varılmıştı. Hazırlanan 4 bilirkişi raporu
ile İş Teftiş Kurulunun inceleme raporunda kazayla ilgili sorumlular arasındaki
farklılıklar dikkati çekmişti.
Olaya ilişkin tutuklu sanık bulunmuyor.
Yayıncı: Kemal Kaymak