Gülen'in Hümanizm Anlayışı

Samanyoluhaber.com yazarlarından Ertuğrul İncekul yazısında muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi'nin hümanizm anlayışını yazdı.
Modern zamanların genel akıl ve ruh hastalıklarının, savaşların, öfkenin artışının ve kutuplaşmaların asıl nedeni, insanın son üç yüz yıldır geliştirdiği hümanizmden başkası değildir. Voltaire, Denis Diderot, Jean-Jacques Rousseau, Immanuel Kant, David Hume gibi aydınlarla başlayan "bireyselleşme" süreci, amacından sapmış; insanları yalnızlığa ve bencilliğe iten bir canavara dönüşmüştür.

Daha önceki Batı'nın Anlam Arayışı yazımda belirttiğim gibi:

Bireyselleşmenin aşırılaşması: Bireyi ve haklarını koruma amacıyla başlayan hümanizm, zamanla sosyalleşmeye engel olan, başkalarını umursamayan ve yalnızca kendini düşünen bir anlayışa dönüşmüştür.

Anlam kaybı: Batı, hikmet ve hakikat yerine salt bilimi koymuş; erdem ve ahlaki değerler yerine pragmatist ve egosantrik bir yaklaşımı benimsemiştir. Bu durum, insanların hayatı anlamsız bulmalarına yol açmıştır.

Manevi boşluk:
Modern insan, mana ve ruhundan koptuğu için bunalımları artmakta, farklı inanç boşlukları ve krizleri yaşanmaktadır.

Materyalist yaklaşım: İnsana olan inancın yerini makine ve araçlara güven almış; bu durum insanı yok olmaya sürüklemektedir.

Tüketim odaklılık: Modern insan, eşya, para ya da iktidar tutkusuyla yaşamakta; bu durum varoluşuna anlam katamamasına ve değersizlik hissine neden olmaktadır.

Her geçen gün, büyük şehirler ve bu modern şehirlerin çevresinde toplanan yoğun insan kalabalıkları adeta bir insan okyanusu oluşturmaktadır. Geleneksel yerleşim birimleri ve kasabalar, yerlerini modern şehirlere bırakırken, insan ilişkilerinde geçmişe ve geleneğe ait olan her şey "modern" olana doğru evrilmiştir. Ancak modernlikle hümanizm paralel bir gelişim göstermemiştir.

Batı dünyasının bu durumdan kurtulması için, üretim ve emeği amaç edinmek yerine insanın "insanlık" sorununu merkeze alan yeni bir hümanizm anlayışı geliştirmesi gerekmektedir.

Taylor'a göre bu amaçsızlığın nedeni, insanların kendi bireysellikleri içine gömülerek geniş bakış açılarını yitirmelerinden kaynaklanan bir daralma, tatsızlaşma, anlamsızlaşma ve kayıtsızlaşmadır.

Ortadoğu Toplumlarında İnsan Hakları

Orta Doğu toplumlarında insan hakları yerlerde sürünmektedir. Gerçek demokrasi ve hukuka dönüş için şu adımlar önemlidir:

Katılımcı demokrasi kültürünün toplumda gelişmesi ve birlikte yaşama kültürünün yerleşmesi gerekiyor. Demokrasi, alttan üste doğru kurulduğunda daha kalıcı olmaktadır. Başka fikirleri ve inançları dinleme, saygı gösterme ve ötekileştirmemek çok hayati bir anahtardır.İslam geleneğinde var olan şura (meclis-kurul), meşveret (danışma-tartışma), icma ve cumhur gibi demokratik kavramların yeniden canlandırılması önemlidir.Devlet-toplum ilişkisinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Batı'da sivil toplum devleti ve kanunları şekillendirirken, Orta Doğu'da genellikle devlet toplumu şekillendirmektedir. Sivil toplum bilincinin oluşması önem arz etmektedir.Çağdaş dünyanın gerektirdiği temel insan hakları, siyasi katılımlar, azınlık haklarının güvence altına alınması ve herkesin kendini ifade edebilmesi sağlanmalıdır.
Önemli olan, toplumun kendi değerlerini koruyarak çağdaş demokratik normları benimseyebilmesidir. Bu süreçte hem geleneksel değerler hem de modern demokratik ilkeler bir arada var olabilir. Şefkat, hoşgörü, anlayış ve birlikte yaşamı temel alan evrensel değerler hayata geçirilmeli; din, dil ve ırk gibi belirleyici unsurlar baskılardan arındırılmalıdır.

Gülen'in Hümanizm Anlayışı
Fethullah Gülen'in öğretilerinde "İnsanlık Kalesi" ifadesi önemli bir yer tutar. İnsani Evrensel Değerler şemsiyesi altında bir araya gelişini şu şekilde açıklar:

İslami değerlerden oluşan bir sentez.Geleneklerden oluşan bir sentez. Ruh ve Mana BoyutuHukuki, bilimsel ve araştırma sonuçlarından oluşan değerler.  Fethullah Gülen Hocaefendi'nin hümanizm anlayışı, ruh ve mana boyutlu bir temele dayanır ve insanı Allah'ın tecellilerinin bir yansıması olarak görür. İnsan, bir mekanik fabrika değil; adeta farklı renk ve desenleri birleştiren bir dokuma makinesidir.

Birliktelik Sırrı

Herkesi kucaklayan bir yaklaşımla, "Yaratılanı Yaratandan ötürü severiz" düşüncesini vurgular. Yürüdüğümüz yol birliği, bizi Cenâb-ı Hakk'ın murat buyurduğu istikamette vifaka ve ittifaka ulaştırır.

Eğitim

Gülen'in eğitim modeli, insan ruhundaki saklı iyiliklerin korunması ve geliştirilmesi, kötülüklerin ise uzaklaştırılmasını hedefler. Bilim ve kültür yoluyla, kalp ve zihin barışıklığı içinde öğrencilerin kimliğini geliştirmek, sistemli ve metodik düşünme alışkanlığı kazandırmaktır.

Diyalog ve Barış

Gülen, dünya barışına ve uzlaşmaya katkı için maneviyat ve kültürel eksenli bir yaklaşımı savunur. Anwar Alam'a göre, Gülen şekilciliğe değil, dinin aslına ve ruhuna önem verir. Jon Pahl ise Gandhi ile Gülen'in şiddetsizlik, hakikat ve sevgi ahlakına bağlılık gibi ortak özelliklerine dikkat çeker.

İnsan Hakları ve Saygı

Tarih boyunca insan hakları mücadelesi, daha adil ve özgür bir dünya için verilen önemli bir çabadır. Gülen'in insan anlayışı, kardeşlik ve birlik üzerine kuruludur. Her insan farklı zenginlikler ve yeteneklerle yaratılmıştır; farklılıkların bir zenginlik olduğu hakikati sık sık vurgulanmıştır. İnsanın konumuna saygı esastır.

Hocaefendi’nin çevresinde halka olan, onun eserlerinden ilham alan, ondan etkilenen, hakkında kitaplar yazan, seminerler veren dünya milletlerinden insanlara baktığımızda, çok farklı inanç, kültür ve karakterlerden oluşan   bir yelpaze görebiliriz. Bu, gerçek hümanizmin hayata yürümüş ve beden giymiş halidir.
09 Ocak 2025 11:55
DİĞER HABERLER