Güller gibi açıp gülümsemen bile...

Samanyoluhaber.com yazarlarından Safvet Senih yeni köşe yazısını "Güller gibi açıp gülümsemen bile..." başlığı ile okurları için kaleme aldı.
         Bir zamanlar İngiltere’de tanıştığımız mühtedi bir grup vardı. Bu İngiliz asıllı Müslümanlar, her sene İslam ülkelerine seyahatlerde ve ziyaretlerde bulunuyor, benzeri projelerle büyük işler yapmak istiyorlardı. Orada doktora çalışması yapan bir kardeşimiz onlara Tirmizî’de rivayet edilmiş şu hadis-i şerifi okudu: “Kardeşine karşı ızhar edeceğin TEBESSÜMÜN bir sadakadır. İyilikle emredip kötülükten nehyetmen sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yolu gösterivermen sadakadır. Gözü görmeyen kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan sıkıntı veren taş, diken kemik gibi şeyleri kaldırıp atman sadakadır. Su kovandan kardeşinin kovasına su boşaltman sadakadır.”

         Dört sene önce Amerika’ya hicret etmiş bir esnaf ağabeyimizi ziyaret etmiştik. Bu bölgede yaşayan insanlar hakka hukuka çok riayet ettiklerini belirterek şunları anattı: “Trafikte hiç hak ihlali görmüyorum. Rahatsızlığım için hastaneye gitmiştim. Ameliyata karar verdiler. Yaşlı bir hemşire önce bir kağıt getirdi: ‘Türk ve Müslüman olarak bir ayrımcılıkla bu hastanede karşılaştın mı?’ diye sordu. ‘Hayır’ dedim. ‘Başka bir şikayetin var mı?’ diye sordu. ‘Hayır’ dedim. ‘Peki bir isteğin var mı?’ diye sordu. Dedim ki,  ‘Ameliyat sırasında, narkoz verileceği için kendimde olmayacağım. Sizden istirhamım ihtimamla edep yerlerimin hiç açık kalmamasını temin etmenizi istiyorum.’ Dedi ki, ‘Ben de ameliyatta  bulunacağım, bütün işim bunu temin etmek olacak.’ Bunları getirdiği kağıtlara kaydetti. Gözlerim yaşardı. Ne güzel bir insanlık… Bunlar bu  insaniyetleri  dolayısı ile İslamiyetin bu güzelliklerini bizden daha iyi yaşıyorlar!..”

         Müslüman olmayanlarda böyle güzel İslâmî vasıfların bulunmasının sır ve hikmetini Üstad Hazretleri İşârâtü’l-İ’caz tefsirinde şöyle izah ediyor: “İnsanlığın  ahvâline dikkatle bakılırsa görülür ki, RUH’un mânen terakkisini, VİCDAN’ın tekâmülünü, AKIL  ve FİKRİN  inkişaf ve terakkisini aşılayan ŞERİATLARDIR. Vücut veren TEKLİF’tir. Hayat veren PEYGAMBERLERİN  gönderilmesidir. İlham eden DİNLER’dir. Eğer bu noktalar olmasaydı, insan hayvan olarak kalacaktı ve insandaki bu kadar vicdanî kemâlât ve güzel ahlaklar tamamen yok olurdu. Fakat insanların bir kısmı, arzu ve iradeleriyle dînî mükellefiyetlerin hepsini kabul etmiştir. Bu kısım şahsî saadetini elde ettiği gibi, insan nev’inin  saadetine de sebep olmuştur. Ama insanların büyük bir kısmı, iradeleriyle küfür ve inkarı kabul edip İlahî teklif ve mükellefiyeti reddetmişlerse de, teklifin bazı nevilerinden süzülen terbiyevî, ahlâkî vesaire güzel şeyleri aldıklarından, teklifin o nevilerini (toplumun gelenekleri, kültürleri ve teâmülleri olarak) zımnen ve mecburen kabul etmiş bulunurlar. İşte bu itibarla, kâfirin her sıfatı ve her hali kâfir değildir.”

         Ayrıca Hıristiyan âlemindeki dindarlar, Mukaddes Kitaplarında bu ahlâkî değerleri bir inanç olarak kabul edip yaşıyorlar. İnsanî evrensel değerler dediğimiz güzelliklerin kaynağı zaten bir cihetten semavî prensipler değil midir?

         Bize düşen, bunları özümseyerek, içselleştirerek yaşamaktır. Fazilet, iyilikleri tabiatımızın  bir yanı haline getirip fıtrî olarak alışkanlık olarak  maddi-manevî hiçbir menfaat  hesabı  yapmadan  hemen icra edip yaşamak değil midir?

         Üstad Hazretleri On Yedinci Lem’a’da Avrupa Medeniyetini kritiğe tâbî tutarken Batı’yı ikiye ayırıyor:

         “Yanlış anlaşılmasın: Avrupa ikidir: Birisi, Îsevîlik din-i hakikisinden aldığı feyiz ile insanlığın sosyal hayatına faydalı sanatları adâlet ve hakkaniyete hizmet eden fenleri takip eden bu birinci Avrupa’ya hitap etmiyorum. Belki tabiat felsefesinin zulmetiyle, medeniyetin günahlarını ve seyyiatını, güzellikler zannederek, insanlığı sefahate ve dalâlete sevk eden ikinci Avrupa’ya hitap ediyorum. (…)  Ey sefahet ve dalâlet ile bozulmuş ve Îsâ Aleyhisselamın dininden uzaklaşmış Avrupa!..”

         Müştereklerimizi ve ayrıldığımız noktaları iyi bilelim de yolumuza öyle devam edelim…
08 Ekim 2025 11:05
DİĞER HABERLER