"Güneş ışığı" olmadan kaplıca tedavisi eksik kalıyor
-Cumhuriyet Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi
Prof. Dr. Özçelik: "Kaplıca tedavileri, balneo terapiler,
kapalı alanlarda yeterli olmaz"
-"Deri rahatsızlıkları ve romatizma gib
BALIKESİR (A.A) - Zafer Akpınar - Cumhuriyet Üniversitesi Tıp
Fakültesi Deri ve Zührevi Hastalıklar Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat
Özçelik, kaplıca tedavisi ve balneo terapilerin, kapalı alanlarda yeterli
olmadığını belirterek, "Deri rahatsızlıkları ve romatizma gibi iltihaplı
hastalıkların tedavisinde ultraviyole ışınların etkisi olumlu yönde fazladır"
dedi.
Özçelik, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kaplıca tedavisinin, bilinçli
yapılması durumunda yarar sağlayacağını söyledi.
Türkiyede milyonlarca vatandaşın, tedavi yöntemlerini bilmediğini ve
yatırımcıların da araştırma yapmadan tesis kurduğunu savunan Özçelik, kaplıca
tedavisi sunan birçok tesisin, güneş ışığı almadığını ifade etti.
Özçelik, "doğada mevcut termal sular ve şifalı çamurlarla uygulanan bir
çeşit tedavi yöntemi" diye tanımlanan balneo terapide, güneş ışığının önemli
olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Termal sular, ultraviyole ışınlarla yararlı olur. Kaplıca tedavileri,
balneo terapiler, kapalı alanlarda yeterli olmaz. Deri rahatsızlıkları ve
romatizma gibi iltihaplı hastalıkların tedavisinde ultraviyole ışınların etkisi
olumlu yönde fazladır. Deri çok farklı bir yapıya sahiptir. Deride oluşan tedavi
edici yararlı maddeler hemen kan damarlarına geçer ve tedavide önemli rol oynar.
İçme kürleri dışındaki kaplıcaların tedavilerinde, ultraviyole ışınlardan
yararlanılmalıdır."
-"Bizde güneş var tesis yok, yabancılarda güneş yok makine var"-
Özçelik, Türkiyedeki birçok termal tesiste güneş ışınlarının önlendiğini ve
bunun çok yanlış olduğunu dile getirdi.
"Bizde güneş var tesis yok, yabancılarda güneş yok makine var" diyen
Özçelik, tedavilerde güneşten yararlanmamanın çok büyük israf olduğunu ifade
etti.
Özçelik, birçok ülkede tedavi merkezlerinde güneş ışığı az geldiğinden
pahalı cihazlarla hastalara ultraviyole ışınlar verildiğine işaret ederek,
dünyanın, bu ışınların önemini bildiğini anlattı.
Kaplıca sularının, ultraviyole ışınların zararlı etkilerini azalttığını
söyleyen Özçelik, şunları kaydetti:
"Yoğun tuzlu sular, ultraviyole ışınların zararlı, kanserojen etkilerini
azaltabiliyor. Selenyumlu sular, korucuyu etki sağlayabiliyor. Kaplıca suyuna
girdikten sonra ultraviyole ışınlar, uygulanan tedavinin etkisini artırıyor.
İkinci yarar olarak da olası yan etkileri, içerdiği mineraller vasıtasıyla
ortadan kaldırıyor. Kaplıcaya girdikten sonra ultraviyole ışınların vücuda
etkisinin arttığı da unutulmamalı. Bu durumda güneş ışınlarına daha duyarlı
olunur. Kaplıcadan kaplıcaya değişse de günde iki saatten fazla güneş altında
durulmamalıdır."
Yayıncı: Sedat Gök