Güneş Işınlarına Dikkat

Güneş Işınlarına Dikkat
Sema Kaplan - Güneşin yaydığı ultraviyole (UV) ışınlarının yanı sıra infrared (IR) ışınlarına da uzun süre maruz kalınmasının insan sağlığı üzerinde olumsuz etki yarattığı, kanser, erken yaşlanma ve deri hasarlarına neden olabileceği belirtildi. Dicle Üniversitesi (D.Ü) Tıp Fakültesi Biyofizik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Süleyman Daşdağ, AA muhabirine yaptığı açıklamada, IR ışınlarının güneşten gelmesi ve sürekli etkileşim halinde olunması açısından önemli olduğunu belirterek, 3 çeşit UV ışınından A'nın ozon tabakası tarafından tutulmadığını, B'nin yüzde 90'ına yakınının tutulduğunu, C'nin ise tümüyle tutulduğunu söyledi. UV'nin hem zararlı, hem yararlı etkileri olduğunu, önemli ve dikkat edilmesi gereken konunun ise yeryüzüne gelen UV ışınlarının zararlarını bilmek ve korunmak için gereken önlemleri almak olduğunu belirten Prof. Dr. Daşdağ, dikkatten kaçan bir konunun da güneşten gelen IR ışınları olduğunu ve az bilinmesi nedeniyle çok dikkate alınmadığını ifade etti. Prof. Dr. Daşdağ, güneş ışınlarına maruz kalan canlıların hem UV hem de IR ışınlarına maruz kaldığını dile getirerek, şöyle konuştu: ''UV ışınları fotokimyasal reaksiyonlar oluştururken, diğer yandan IR ışınları dokulardaki moleküler titreşim ve dönmeyi etkilemekte bunun sonucu olarak da deri sıcaklığı artmaktadır. Bu yüzden IR ışınlarının neden olduğu moleküler titreşim ve dönmedeki değişiklik sonucu ortaya çıkan enerjinin UV ışınlarının neden olduğu fotokimyasal reaksiyonları da etkileyebiliyor. Bu da dokularda oluşan UV kaynaklı hasarları artırabilir. Güneşin UV ışınlarından korunmak için yüksek oranda koruyucu faktörlü kremler kullanırken, IR ışınları hep göz ardı edilir. Oysa güneşten gelen ışınların yüzde 6.83'ünü UV, yüzde 54.3'ünü ise IR ışınları oluşturuyor. Örneğin camdan UV geçmez. Yani bir camın arkasından bronzlaşılmaz. Ama IR ışını geçer. Bu etkiye rağmen IR ışınları çok dikkate alınmaz. Yapılan araştırmalar UV'nin zararlı etkilerinin oluşmasında IR ışınlarının da katkısı olduğunu gösteriyor.'' -GÜNEŞ GÖZLÜĞÜ YANILGIYA NEDEN OLUYOR- Prof. Dr. Daşdağ, araştırmaların koyu renk güneş gözlüklerinin güneş altında beyinde aldatıcı etkiler doğurduğu sonucunu ortaya çıkardığını söyledi. Ten renginin kararmasının vücudun savunması olduğunu ifade eden Prof. Dr. Daşdağ, güneşle etkileşim halinde cildin hemen melanin açığa çıkardığını ve bir savunma mekanizması olarak cildin bronzlaştığını belirtti. Daşdağ, koyu renk gözlük takıldığında ise beyinde ''güneş yokmuş'' gibi bir algı oluştuğuna dikkati çekerek, ''Bu algı nedeniyle melanin üretmeyen ciltte ciddi yanıklar oluştuğunu gösteriyor. Güneş gözlüğünün koyu renk camından geçen ışığı gölge olarak algıladığı için beyinde 'güneşten çok fazla etkilenmiyor' hissi oluşur. Çünkü göz önemli bir algılayıcıdır. Koyu renkli camlı gözlük beyinde aldatıcı bir etki yaratarak, kişilerin teninde daha çok yanık oluşmasına neden olur'' dedi. Bazı araştırmalarda güneş koruyucuların da zararlı etkilerinden söz edildiğini, güneş ve kullanılan koruyucu malzemenin reaksiyonunun zararlı olduğunun iddia edildiğini kaydeden Prof. Dr. Daşdağ, bu nedenle güneşin zararlı etkilerinden olabildiğince doğal yöntemlerle korunmakta fayda olduğunu söyledi. Prof. Dr. Daşdağ, yaz sporları ile uğraşan sporcuların spor yapacakları zamanları iyi belirlemesini de isteyerek, güneşin etkilerinin en aza indiği saatleri seçerek koruyucu önlemleri almaları gerektiğini önerdi. Güneşin saat 10.00 ile 16.00 arasında yoğun olarak etkili olduğunu ve zararlı etkilerden korunmak için önlem alınması gerektiğini, mümkün oldukça koruyucu giysiler giyilmesini öneren Prof. Dr. Daşdağ, yazdığı ''Dalga Dalga Geliyorlar'' adlı kitapta konuyla detaylı bilgilere yer verdiğini de belirtti. -''ERGENLİK ÇAĞINDAKİLER SOLARYUMDAN UZAK DURMALI''- Prof. Dr. Süleyman Daşdağ, solaryumun ciddi sağlık sorunlarına yol açabileceği konusunda önemli araştırmalar bulunduğunu,Amerika Gıda ve İlaç Dairesi'nin internet sitesinde 17 yaşındaki bir genç kızın solaryumla bronzlaşması sonucu cilt kanserine yakalandığı yönünde örnekler bulunduğunu ifade ederek, solaryumda kuralına uygun olmak kaydı ile kısa süreli ışınlama yapılabileceğini, ancak çok da gerekli olmadığını belirtti. Ergenlik çağında solaryumun bağımlılık yapabileceğine ilişkin görüşler olduğuna dikkati çeken Prof. Dr. Daşdağ, ''Ergenlik çağındaki gençlerde hücre yapım hızı çok güçlü olduğundan bir hücrenin zarar görmesi halinde hasarlı hücre sayısı artabilir. Bu bakımdan gelişme çağındakiler dikkatli olmalı. Ergenlik çağındakiler solaryumdan uzak durmalı. Bu tercihleri istenmeyen sonuçlara yol açabilir'' dedi. -UZUN SÜRE GÜNEŞ ALTINDA KALAN ÇOCUKLARI BEKLEYEN TEHLİKE- Prof. Dr. Daşdağ, ozon inceldikçe ya da delindikçe güneşin zararlı etkilerinin artacağına dikkati çekerek, bunun kaçınılmaz bir sonuç olduğunu söyledi. Dünyada buna dikkat çekmek için faaliyet yürüten aktivistlerin, ozon tabakasının incelmesine neden olan gazların sınırlandırılması veya kullanılmaması konusunda bir bilinç oluşturduğunu, bugün bu konuda herkesin duyarlılık gösterdiğini ifade eden Prof. Dr. Daşdağ, şöyle devam etti: ''Ailece tatile gidildiğinde anne ve babalar yetişkinlerle oyun oynar veya sohbet ederken, güneş altında saatlerce kalan çocuklarını takip edemiyor. Çocuklar bazı zaman tüm gün güneş altında havuz başında veya sahilde vakit geçiriyor. Gelişme çağındakiler güneşin zararlı etkilerinden en çok etkilenen grubu oluşturuyor. Hücre yenilenmesinin en çok görüldüğü çocuklar güneşe uzun süre maruz kaldıklarında ileriki yaşamlarını bütünüyle etkileyecek sağlık sorunları ile karşılaşabiliyor. Kanserin 5 veya 10 yıl sonra ortaya çıkabileceği göz önüne alınacak olursa bu çocukları 20 yıl sonra nasıl bir tehlikenin beklediğini ailelerin bilmesi gerekir. ÇocuklarınI bu ışınlardan olabildiğince korumalı. Tatilde onları takip etmeleri gerekir. Tatil çocukların tüm zamanını güneşin altında havuzda veya denizde geçirmesi anlamına gelmiyor.'' -KIŞ GÜNEŞİ DE ETKİLİYOR- Daşdağ, UV ışınlarının olumsuz etkilerinin sadece yaz aylarında oluşmadığını, kış güneşinin de yanığa neden olabileceğiniifade eden Prof. Dr. Daşdağ, kar yağdığında bile güneş yanığının oluşabildiğini söyledi. Halk arasında ''kar yanığı'' olarak bilinen karlı havada güneşin etkilerinin UV ve IR ışınlarından kaynaklandığını vurgulayan Prof. Dr. Daşdağ, şöyle konuştu: ''Japonlar tarafından yapılan bir araştırmada iki mankenden birinin karlı bir ortamda, diğerinin de sahilde gözlerine UV dedektörleri yerleştirilerek araştırma yapıldı. Karlı bölgede UV oranının sahile göre daha yüksek olduğu gözlendi. 'Kışın kar var güneşten korunmaya gerek yok' düşüncesi son derece yanlış. Karda da, sahilde de hatta suda da yansıma olur. UV ışınları belli bir mesafeye kadar suda da ilerleyebiliyor. Sudan çıkıldığında güneş ile etkileşen bölgelerin yandığını görmek mümkün. Dünya Meteroloji Örgütü'nce kuzey yarım küredeki ozon tabakasının yaklaşık yüzde 40 oranında inceldiği belirtildi. Biz de kuzey yarım kürede bulunduğumuzdan daha dikkatli olmamız gerekiyor. Sağlıklı yaşamak, genç kalmak, iyi bir cilde sahip olmak istiyorsak güneşin zararlı etkilerinden korunmamaz gerekir.'' (SMA-ÖZ-EK-NÖZ)29.06.2011 12:32:13
29 Haziran 2011 12:34
DİĞER HABERLER