GÜSAM raporu: Mevcut yasalar 'usulsüz dinlemeyi' mümkün kılmıyor

ANKARA (CİHAN)- Güvenlik ve İstihbarat Uzmanı Gürsel Aktepe, "Yasalar keyfi dinlemeye müsaade etmez. Türkiye, bu alanda yasalarla kontrol ve denetimi en sıkı uygulayan ülkelerden." dedi.

Güvenlik Stratejileri Araştırma Merkezi (GÜSAM), kamuoyunda çok tartışılan dinlemeler konusunda kapsamlı bir çalışma yaptı. 'İletişim Denetlenmesi Tedbiri, Adli ve İstihbari Dinlemeler' adıyla hazırlanan raporda, dünya ve Türkiye'deki dinleme tedbirleri ayrıntılı olarak incelendi. GÜSAM Güvenlik ve İstihbarat Uzmanı Gürsel Aktepe başkanlığında yürütülen çalışmada, güncel konulara değinilirken, kamuoyunun 'dinleniyor muyuz?' sorusuna da açıklık getirildi.

"DİNLEME, SUÇLA MÜCADELEDE VAZGEÇİLMEZ ARAÇ"

Teknolojik gelişmelerin etkisiyle suç niteliğinin değiştiğine dikkat çekilen raporda, değişen suç yapısına karşı klasik yöntemlerle mücadele etmenin mümkün olmaması sebebiyle teknolojinin ve dinlenmenin suçu önlemede, suçluya ulaşmada çok önemli bir rol oynadığı belirtildi. Raporda, tüm batılı ülkelerin dinleme tedbirlerine büyük önem verdiğine vurgu yapılarak, "Dinleme tedbiri, demokratik ülkelerde suç ve suçlularla mücadelede vazgeçilmez bir araçtır. Dinleme tedbirlerinde önemli olan hukuki ve meşru olmasıdır." denildi.

"11 EYLÜL SONRASI DİNLEME TEDBİRİNİN ÖNEMİ ARTTI"

İstihbarat Uzmanı Aktepe, dünyada dinleme tedbirlerine 11 Eylül öncesi ve sonrası olarak bakılması gerektiğini söyledi. Aktepe, "11 Eylül saldırısı ve Batıdaki bombalı terör olaylarının ulaştığı boyut ve yıkım, suçla mücadelede yeni tedbirler almayı zorunlu kıldı. Yeni dönemde istihbarat eskiye oranla bir kat daha önem kazandı. Dinleme tedbirleri de suçla mücadelede istihbaratın en önemli bilgi toplama yöntemi haline geldi." diye konuştu.

Dinleme tedbirlerinde evrensel sınırların Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde yer aldığına dikkat çekilen raporda, kriterler şu şekilde belirtiliyor: "Yasal bir dayanak olması gerekiyor. Meşru bir amaca hizmet etmesi lazım. Yapılacak dinlemeler, demokratik toplumun devamı için gerekli, orantılı ve keyfiliği önleyici mekanizmalarla donatılmış olmalı." Türkiye'de bu kriterlerin Anayasa'nın 13. Maddesinde yer aldığına işaret ediliyor.

"DİNLEME YAPILMASI İÇİN HAKİM KARARI GEREKİR"

Türkiye'deki dinlemeler konusunda değerlendirmelerde bulunan İstihbarat Uzmanı Aktepe, şöyle konuştu: "Dinlemeler adli ve istihbari (kamuoyunda 'önleyici' olarak da bilinir) olmak üzere iki şekilde yapılmakta. Her iki dinlemenin yapılması için Anayasa'nın 22. Maddesi gereğince 'hakim kararı şartı' gerekmekte. İstihbari dinlemeler, önleyici amaçlı yani suç oluşmadan devletin ilgili birimlerince yapılan bilgi toplama faaliyetleri. Adli dinlemeler ise suç oluştuktan sonra suçlunun tespiti ve suç delillerinin ortaya çıkarılması amacıyla yapılmakta. Örneğin, bombalama eyleminin yapılacağının duyumu üzerine yapılan dinlemeler istihbaridir. Bombalı eylem sonrası kimin yaptığı ve suç delillerinin ortaya çıkarılmak istenmesi için yapılan çalışma ise adli dinleme konusudur. Adli dinlemeler mahkemelerde delil niteliği taşırken, istihbari dinlemeler delil olmaz. Çünkü istihbari dinlemeler henüz suçun oluşmadığı alanda gerçekleştiği için delil niteliği taşımaz. İstihbari dinlemeler, genelde milli güvenliği ilgilendiren konu ve suçlara karşı kullanılmaktadır."

"MANİPÜLASYON VE BİLGİ KİRLİLİĞİ VAR"

Dinlemeler konusunda toplumda çok fazla yanlış bilginin olduğunu belirten Aktepe, bu bilgilerin son zamanlarda algı operasyonlarına malzeme olarak kullanıldığına dikkat çekti. Aktepe, "Türkiye'de gündeme gelen ve üzerinde çok konuşulan dinlemeler konusu maalesef manipülasyona açık bir şekilde tartışılıyor. Şu bilinmeli ki dinlemelerde kişi ayrımı yapılmaz. Kanunen suç sayılan eylemlere bakılır. Eğer kişilerin tapeleri varsa, mutlaka ya suç eylemi içindedir ya da bir suçluyla dolaylı veya dolaysız telefon görüşmesi yapıyordur." şeklinde konuştu.

"KEYFİ DİNLEMEYE MEVZUAT MÜSAADE ETMEZ"

Aktepe, toplumda 'dinleniyorum' endişesinin giderek arttığına dikkat çekerek, şöyle konuştu: "Öncelikle Türkiye'de 75 milyonu dinleyecek bir teknik bir altyapı yok. Ayrıca böyle bir dinleme yapılıp analiz edilmesi için yüzbinlerce uzman personelin olması gerekir. Daha da önemlisi, ülkemizde dinlemelerin -üzerini vurgulayarak söylüyorum-hakim kararı olmadan yapılması mümkün değil. Hiçbir hakim de yeterli gerekçeye dayanmadan keyfi bir dinlemeye karar veremez. Çünkü bu karar kendini bağlar. Böyle bir karar için de hiçbir hakim mesleki geleceğini ve hukuki kimliğini tehlikeye atmak istemez. Kısacası, Türkiye'de birilerini keyfi olarak dinlemeye mevzuat müsaade etmez. Bu yönüyle Türkiye, dinleme tedbirlerini yasalarla kontrol ve denetim altına alan en sıkı ülkelerden biridir."

"DİNLEMELER YARGI VE YÜRÜTMENİN SIKI DENETİMİ ALTINDA"

Aktepe, Türkiye'deki dinlemelerin kanunlarla ayrıntılı olarak düzenlendiğini ve başarılı bir kontrol mekanizmasının kurulduğunu söyledi. Aktepe, konuyla ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: "Türkiye'de adli dinlemeler savcılık soruşturması çerçevesinde yürütüldüğünden her aşamasında dinlemeler hukuki çerçevede yürür. Delil niteliği taşımayan hiçbir dinleme dava dosyasına giremez ve tapeler imha edilir. İstihbari dinlemelerin denetimi ise mevzuatta ayrı bir başlık altında yer almaktadır. Dinleme yapan kurumlar sıralı amirlerince sürekli denetlendiği gibi başbakan tarafından belirlenen kişi ve komisyonlarca da bu denetimler her an yapılabilir. Bu çerçeveden bakıldığında 13 yıllık bir iktidar döneminde son bir yıla kadar yürütmenin hiçbir soruşturma raporu olmamıştır. Son bir yılda yapılanlar ise gerçekten manidardır."

GELİŞMİŞ ÜLKE ÖRNEKLERİ

ABD: Tüm dinlemelerde mahkeme kararı gerekir. Sınırsız dinleme yoktur, sürelidir. İstihbari dahil tüm dinlemeler (Türkiye'nin aksine) delil niteliği taşır. Yargı ve yasama denetimine tabidir. Adli dinlemelerde 'kuvvetli' değil bunun daha üstü olan 'yeterli şüphe' şartı aranır.

Almanya: tüm dinlemelerde mahkeme kararı gerekir. Süre sınırı vardır. Dinlemeler belli suçlarda delil olarak kabul ediliyor. Parlamenter denetim heyetince denetlenir. Dinlemek için 'somut şüphe' şartı gerekir.

İngiltere: Tüm dinlemeler (Türkiye'de yargının karar vermesinin aksine) içişleri bakanlığı ve idari makamlar karar verir. Süre sınırlıdır. Dinlemeler kesinlikle ceza yargılanmalarında delil olarak kullanılmıyor. Dinlemeler ilgili bir komisyon tarafından denetlenir ve rapor başbakan ve parlamentoya sunuluyor. Dinlenecek kimse sabıkasızsa 21 yaşı doldurmuş olması ve 3 yıl hürriyeti bağlayıcı cezayı gerektirecek suç işlemiş olması gerekir.

Türkiye: Adli dinleme savcı talebiyle hakim kararıyla dinlenir. İstihbari dinleme MİT, EGM İstihbarat ve Jandarma İstihbaratının talebi üzerine hakim kararıyla yapılır. Adli dinleme 30 gün artı 30 gün toplam iki ay. Terör olaylarında 3 defa mahsus bir ay uzatılarak, toplam en fazla 6 ay dinleme yapılabiliyor. İstihbari de 3 ay artı 3 defaya mahsus 3'er ay artırılarak en fazla 1 yıl dinlenebilir. Terör kapsamındaki suçlarda bu sınırsızdır. Adli dinlemeler delil niteliği taşırken istihbari dinleme tedbiri delil sayılmaz. Adli dinlemede somut şüphe ve son çare prensibine göre dinleme yapılır. İstihbari dinlemede şüphe derecesi aranmaz.

CİHAN
27 Şubat 2015 09:56
DİĞER HABERLER