Birleşmiş Milletler’de Genel Danışmanlık statüsüne sahip 147 kurumdan biri olan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV), BM’nin Barış Haftası olarak kutladığı Kasım ayının üçüncü haftasında “Kadın, barış ve güvenlik” konulu bir etkinlik düzenledi.

BM’nin Cenevre yerleşkesinde gerçekleşen programda Sabancı Üniversitesi’nde Doç. Dr. Ayşe Betül Çelik, İngiltere Coventry Üniversitesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışan Dr. Sahla Aroussi ve Kimse Yok Mu’dan Fatma Zehra Çolak konuşmacı olarak katıldı.

BM Güvenlik Konseyi tarafından geçtiğimiz aylarda kabul edilen “Kadın, barış ve güvenlik” ile ilgili kararından sonra bu üç kavram üzerine düşüncelerini paylaşan konuşmacılar bu konuların dünyada nasıl daha iyi kavranması üzerine yorumda bulundular.

Sabancı Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ayşe Betül Çelik, kadınların karar verici mekanizmalarında ve barış süreçlerine dahil edilmeleri konusunda yetkililerin kadınlara hala bir azınlık gibi davrandığını gözlemlemek mümkün derken, bu bakış açısının kadınların olması gerektiği gibi barış süreçlerinde aktif bir rol oynamasını zorlaştırdığını ifade etti.

Kimse Yok Mu adına söz alan Fatma Zehra Çolak, bir yardım kuruluşu olarak diyalog ve şeffafiyetin  efektif bir şekilde sürdürülebilir kalkınmaya destek sağlayabileceklerini, zayıf durumda olduklarından dolayı istismara açık olan kadınların sadece korunması değil, onların sesinin duyurulması bu bağlamda çok büyük bir önem taşımaktadır şeklinde konuştu.

Coventry Üniversitesi’nde çalışan Sahla Aroussi’de uluslararası güvenlik strateji ve politikalarında, kadınların varoluşu özellikle uygulama aşamalarında gözardı edildiğini ifade etti. Aroussi, BM Güvenlik Konseyinin 1325 No’lu kararı ile birlikte kadınların katılımı daha fazla dillendirilmeye başlandığını belirtti. Aroussi, günümüzde kadınların bir savaş silahı olarak kullanıldığını ve kadının konumu, güvenlik ve barış perspektifinden ele alındığında sadece cinsiyet temelli şiddet ve kadınların siyasi süreçlere katılımının gündeme getirildiğini söyledi. Aroussi ayrıca, kadın, barış ve güvenlik stratejilerinde sözü edilen cinsiyet farkındalığı ile sahadaki uygulama arasında büyük bir farkın söz konusu olduğunu ekledi.