Habertürk'ün manşetinin sırrı ortaya çıktı

Habertürk'ün manşetinin sırrı ortaya çıktı
Habertürk Gazetesi, manşetten intihal yaptı. İşte medya dünyasında çok konuşulan olay...
Gazeteci-yazar Adnan Öksüz dün Habertürk Gazetesinin yorum sayfasına bir yazı-haber gönderdi. Haber yer altı dünyasının ünlü ismi, 1993 Kasım'ında Susurluk kazasında hayatını kaybeden Abdullah Çatlı ile ilgiliydi. Ertesi gün (bugün) bu yazı küçük rütuşlarla gazete kendi muhabirinin imzasıyla Habertürk'e manşet oldu. Hemen hemen aynı satırlarla... Adnan Öksüz, Faik İçmeli'nin yazdığı "Kırık Kurşun-Mamak Askeri Cezaevinden Bosna'ya Fırtınalı Yıllar" adlı kitapta anlatılanlar, Abdullah Çatlı ve DYP'li vekillerin birlikte maç sayrettikleri şeklinde ortaya atılan iddialarla ilgili kaleme aldığı yazı Habertürk'ten Tutkun Akbaş mahreci ile manşetten verildi. Yazıyı gazeteye gönderen Adnan Öksüz'e ise geceyarısı gazetenin Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Doğan Satmış'tan tek satırlık şok eden bir mail geldi: “Tebrik ederim bize manşet verdiniz size bır yazı borçluyuz” Adnan Öksüz şimdi duygularını nasıl ifade edeceğini şaşırmış durumda çünkü yazıyı gönderen Doğan Satmış Hürriyet geleneğinden gelen bir isim.. HABERTÜRK'E ADNAN ÖKSÜZ'ÜN DÜN GÖNDERDİĞİ YAZI Çatlı ile maç seyreden Bakanlar kim? ADNAN ÖKSÜZ [email protected] “Gördüm ki, okudum ki adeta bizimle oynamışlar, bizi kullanmışlar. Bir dönem ülkücü-devrimci, faşist-komünist, sağcı-solcu; bir dönem Alevi-Sünni, Türk-Kürt çatışması tezgahlanarak bizi birbirimize kırdırmışlar. Bu gün de oyun devam ediyor, oyuncular değişebiliyor ama plan aynı. Avrupa'nın ve bizim bölgemizin en genç ülkesi Türkiye'dir. Böyle genç bir nüfusa sahip olan ülkemizde hangi görüşte olursa olsun, gençlik duyarsız hale getirilmiştir. Kırılma noktası 12 Eylül darbesidir…” Bu cümleler Faik İçmeli'ye ait. İçmeli kim mi? 12 Eylül askeri darbesi öncesi üniversitelerde sağ-sol çatışmasının tam göbeğinde yer alan bir isim. Kardeşin kardeşe gözünü kırpmadan silah doğrulttuğu, her gün onlarca gencin hayatını kaybettiği, gölge oyunlarının zirve yaptığı bir döneme damgasını vuran ülkücü. Faik İçmeli erinmemiş, tüm bu yaşadıklarını çarpıcı satırlarla kaleme almış. Truva Yayınları (0216 537 70 20) tarafından yayınlanan Kırık Kurşun-Mamak Askeri Cezaevinden Bosna'ya Fırtınalı Yıllar isimli kitabında önemli itiraflarda bulunuyor, İçmeli. Örneğin Tansu Çiller'in Başbakanlığı döneminde yaşanan ve o dönem çok tartışılan Flash TV baskınını organize eden isim Faik İçmeli'nin bizzat kendisiymiş. Sırplar'ın işgali altındaki Saraybosna'ya bir gurup Alperen'le birlikte gizlice girip toplanan paraları Aliya İzzetbegoviç'e ulaştırma görevini de yine kendisi üstlenmiş. Bu gizli görevin tüm ayrıntılarını anılarında dile getiriyor Faik bey. Ama bir anısı var ki yeni bir tartışmayı alevlendirecek nitelikte. O da, 3 Kasım 1996 tarihinde meşhur Susurluk kazasında hayatını kaybeden, devlet-siyaset-mafya ilişkilerinin günyüzüne çıkmasına sebep olan, yeraltı dünyasının önemli isimlerinden Abdullah Çatlı'ya ilişkin olanı. Bu bölümü öncelikle İçmeli'nin satırlarından okuyalım; “Muhsin Yazıcıoğlu o zaman Ülkü Ocakları Genel Başkanıydı. O zaman Yazıcıoğlu'nun Yardımcısı Abdullah Çatlı idi. Ben Gençlik Kolları Başkanı iken bir kez il binasında bir kez de Edirnekapı Yurdu'nda teşkilat konularını konuştuk. 1977'den sonra hiç karşılaşmamıştım. 1996 yılında Fenerbahçe-Juventus maçında VIP salonunda maç saatini beklerken Çatlı'yla karşılaştım. Kucaklaştık, hal hatır sorduk. VIP salonunda emniyet müdürleri, valiler, eski ve yeni Bakanlar, önemli işadamları vardı. Çatlı birçoğu ile gayet samimiydi. Daha sonra o malum kaza haberini duydum…” Çatlı'yla maç izleyen Bakanlar acaba hangileri? Fenerbahçe-Juventus maçının oynandığı tarih 25 Eylül 1996. Çatlı'nın da hayatını kaybettiği Susurluk kazası ise 3 Kasım 1996'da meydana geldi. Arada yaklaşık bir aylık süre var. Burada can alıcı soru şu olsa gerek; 1996 Eylül'ünde Refahyol Hükümeti işbaşında. Acaba Fener-Juventus maçını izleyen dönemin Bakanları kim? Refahyol'da anılan tarihte görev yapan –Refah'lı Bakanları bir kenara koyarsak- DYP'li Bakanlar şunlar: Halit Dağlı, Bahattin Yücel, Yalım Erez, Ömer Barutçu, Yıldırım Aktuna, Mehmet Sağlam, Mehmet Ağar, Turan Tayan, Ayfer Yılmaz, Ufuk Söylemez, M. Salim Ensarioğlu, Işılay Saygın, Nevzat Ercan, Nafiz Kurt, Namık Kemal Zeybek, Bahattin Şeker ve Bekir Aksoy. Bu isimlerden hangisi/hangileri Abdullah Çatlı ile birlikte maç izledi? Kuşkusuz bu sorunun yanıtını verebilecek isim Faik İçmeli. “Namık Kemal Zeybek intihara kalkıştı” Kitaptaki önemli bilgi kırıntılarından biri de İçmeli'nin Mamak Askeri Cezaevi'nde yaşadıklarıyla ilgili. İçmeli, Mamak Askeri Cezaevi'nde birçok tutuklunun intihara kalkıştığı bilgisini veriyor ve bunlardan birinin ismini açıklıyor; Namık Kemal Zeybek… Anılar, anı kitapları benim hep başucu kitaplarım arasında yer aldı. 12 Eylül askeri darbesinden sonra dönemin önemli komutanlarından Bedrettin Demirel'in beyanı var. Diyor ki, 'Biz bunu bir sene önce yapmalıydık'. Orgeneral, o zaman Akademiler kumandanı, 'Ama olgunlaşsın diye bekledik' diyor. Bedrettin Demirel bunları söylemeseydi gerçeğe nasıl ulaşacaktık? Özel Harp Dairesi'nin Başkanlığını yapan Sabri Yirmibeşoğlu, gazeteci Fatih Güllapoğlu'na, 1991 yılında “6-7 Eylül de bir Özel Harp işidir. Muhteşem bir örgütlenmeydi. Amacına da ulaştı.” demeseydi tarihte önemli karanlık sayfaya ilişkin kuşkular halen tozlu raflarda kalacaktı. Faik İçmeli'nin anıları bu anlamda çok ama çok değerli. O günleri yaşamış, silahlı çatışmaların göbeğinde yeralmış, yıllarca hapis yatıp işkence gören İçmeli'nin anlattıkları, özellikle askeri Mamak Askeri Cezaevi'nde yaşadıkları askeri darbelerin ne anlama geldiğini göstermesi açısından ibret verici. Bunca deneyimin ardından Faik İçmeli'nin gençliğe önemli çağrısı ise şu: “Benim gençlere tavsiyem, vatanını milletini seviyorsa ve hizmet etmek istiyorsa, kitap okumaları, özellikle yakın tarihimizi öğrenmeleridir. Gençler kendilerini yetiştirmelidir. Milli konularda demokratik tepkisini ortaya ortaya koymaktan çekinmemelidir. Manevi değerlerimize sahip çıkmalı ve yaşamalıdır. Siyasetin kirliliğinden çekinip dışarıda kalmamalıdır, siyasete girerek bu kurumun temizlenmesini sağlamalıdır. Milletimizin ortak değerleri üzerinden siyaset yapmak, bizi kutuplaşmaya götürür. Bu kutuplaşma ve ayrışma, üniter yapımızı tehlikeye sokar. Gençlerimizin buna izin vermemesi gerekir” 1980 sonrası Anavatan Partisi ve DYP'de siyaset yapan, şimdilerde ise kendi şirketinin başında bulunan Faik İçmeli bütün bunları keşke bir televizyon kanalında da canlı canlı anlatsa. Örneğin Fatih Altaylı'nın Teke Tek programına çıksa.. Neden olmasın? **** HABERTÜRK'TE “ÖZEL HABER” OLARAK YAYINLANAN HABER Susurluk kazasından tam 38 gün önce Çatlı'nın 25 Eylül 1996'da Fenerbahçe-Juventus maçını Şeref Tribünü'nde izlediği tanık anlatımıyla bir kitaba konu oldu. Çatlı, katliam sanığı olarak tüm dünyada aranırken, Fenerbahçe Stadı'nda aralarında bakanların da bulunduğu toplulukla sohbet etmiş. GAZETE HABERTÜRK - Tutkun AKBAŞ / ÖZEL HABER BİR dönem, Abdullah Çatlı ile birlikte ülkücü camiada yer alan, 1977'de MHP'nin Gençlik Kolları Başkanlığını üstlenen, 2003 yılında DYP İstanbul İl Başkanlığı yapan ve halen Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Üyesi olan Faik İçmeli, “Kırık Kurşun” adıyla piyasaya çıkan kitabında Abdullah Çatlı'yı 1996'da Fenerbahçe'nin VIP tribününde bakanlarla sohbet ederken gördüğünü yazdı. 20 yıllık arkadaşı olan Çatlı'yı, 1977'den beri görmediğini, Fenerbahçe'nin Juventus ile oynadığı maçta tribününde görünce şaşırdığını söyleyen İçmeli, yeni çıkan kitabında olayı şöyle anlattı: “1977'de Muhsin Yazıcıoğlu o zaman Ülkü Ocakları Genel Başkanı'ydı. O zaman Yazıcıoğlu'nun yardımcısı Abdullah Çatlı idi. Ben Gençlik Kolları Başkanı iken bir kez il binasında bir kez de Edirnekapı Yurdu'nda teşkilat konularını konuştuk. 1977'den sonra hiç karşılaşmamıştım. 1996 yılında Fenerbahçe-Juventus maçında VIP salonunda maç saatini beklerken Çatlı'yla karşılaştım. Kucaklaştık, hal hatır sorduk. VIP salonunda emniyet müdürleri, valiler, eski ve yeni, bakanlar, önemli işadamları vardı. Çatlı bir çoğu ile gayet samimiydi. Daha sonra o malum kaza haberini duydum.” KIRMIZI BÜLTENLE ARANIYORDU Abdullah Çatlı 25 Eylül 1996 tarihindeki Fenerbahçe'nin Juventus'a 1-0 yenilgisiyle sonuçlanan Şampiyonlar Ligi karşılaşmasından tam 38 gün sonra Susurluk'ta trafik kazasında öldü. Faik İçmeli'nin Çatlı'nın gerek Türkiye'de, gerekse Interpol kanalıyla yurtdışında arandığı dönemde Fenerbahçe Stadyumu VIP salonunda devletin en üst düzeyindeki isimlerle gördüğü iddiası şok etkisi yarattı. Habertürk'ün telefonla ulaştığı Faik İçmeli, Çatlı'yı statta gördüğünü tekrarladı ancak konuştuğu bakanların isimlerini açıklamayacağını söyledi. İçmeli, şöyle dedi: “Beraber Şeref Tribünü'nde maçı izledik. Bakan konusuna girmem doğru olmaz. O gün Şampiyonlar Ligi karşılaşmasında herkesin Şeref Tribünü'nde olacağı bir maç. Gizli saklı bir olay değil. İstanbul'un emniyet teşkilatından tutun, bakanlara kadar kimlerin geleceğini siz düşünün. Başbakan yoktu ama. Ayaküstü Çatlı maç saatini beklerken konuşuyorlardı bakanlarla. Ben onu gerçek kimliği olan Abdullah Çatlı olarak biliyordum. Ama diğerlerinin onu hangi kimlikle tanıdıklarını bilemiyorum. Çatlı o günkü şartlarda aranıyordu diye yazılıyor ama herkes biliyor ki çok açık şekilde hayatını idame ettiriyordu.” O masanın fotoğrafı çekilebilseydi Ünlü bir spor yazarı da o maçta Abdullah Çatlı'yı statta gördüğünü şöyle anlattı: “O gün oynanan Fenerbahçe-Juventus maçı öncesi her zaman olduğu gibi stadın hemen yan sokağında bulunan Birleşik Fenerbahçeliler Derneği'nin bahçesine uğramıştık. Bahçenin girişinde sağda yuvarlak bir masa vardı. Aslında Mehmet Ağar ve o zaman başkan olmayan Aziz Yıldırım olmasa dikkat edilecek bir masa değildi. Ağar ve Yıldırım'ın dışında Ali Fevzi Bir vardı. Diğer iki kişiyi ise tanımıyordum. Ancak bir kaç ay sonra Susurluk olayı patlayınca o kişilerden birinin Abdullah Çatlı ve Hüseyin Kocadağ olduğunu anladım. Maç sırasında ise Ali Fevzi Bir hemen basın tribününün önünde yer alan şeref tribününün en arka sırasında oturuyordu. Diğerleri ise ön sıralara dağılmıştı. Belirttiğim gibi Susurluk olayı patlamazsa kesinlikle fazla akılda kalacak bir masa değildi. Belki de o masanın fotoğrafı şans olarak o gün çekilebilseydi çok büyük bir gazetecilik olayı yaşanabilirdi.” DÖNEMİN DYP'Lİ BAKANLARI Halit Dağlı, Bahattin Yücel, Yalım Erez, Ömer Barutçu, Yıldırım Aktuna, Mehmet Sağlam, Mehmet Ağar, Turhan Tayan, Ayfer Yılmaz, Ufuk Söylemez, M. Salim Ensarioğlu, Işılay Saygın, Nevzat Ercan, Nafiz Kurt, Namık Kemal Zeybek, Bahattin Şeker ve Bekir Aksoy. Faik İçmeli kimdir? 1951 Elazığ doğumlu. 1977 yılında MHP Gençlik Kolları Başkanlığı'na atandı. 12 Eylül askeri darbesinden sonra iki yıl firari gezdi. 1982 yılında tutuklanıp Mamak Askeri cezaevi'ne konuldu. Cezaevinden çıktıktan sonra MHP ile yollarını ayırdı. 1994 yılında DYP'de siyasete girdi, 2003 yılında İstanbul İl Başkanlığı'na atandı. Halen Elazığ Kültür ve yardımlaşma derneği Onursal başkanı ve Fenerbahçe Yüksek Divan Kurulu Üyesi. Baskın emri İçmeli'den Faik İçmeli'nin kitabında Çatlı dışında da ilginç iddialar bulunuyor. Bunlardan en önemlisi 1997 yılında Tansu Çiller'in başbakanlığı döneminde yaşanan Flash TV baskını. Bu baskının talimatını veren kişi Faik İçmeli imiş. Kitabında şöyle anlatıyor: “Dün akşam Flash TV'de Tansu Hanıma çok kötü iftiralar atıldı, namusuna dil uzatacak safhaya kadar vardılar dediler. Bunun tüm Türkiye'ye izletilmesini düşünebiliyor musunuz? Benim genel başkanım, bu ülkenin başbakanlığını yapmış biri. Bu bana çok dokundu. Felaket bozuldum. Hemen teşkilattan sorumlu başkan yardımcılarını topladım. Bu olayda da gereken tepkiyi göstermemiz lazım dedim. Bir anda gelişti olay. Hemen teşkilatlara haber verildi, arkadaşlar toplandı, gençler geldi. Onlara geçmişte yaptığımız protestoları hatırlattım ve bu olayı da protest edin dedim. Tabi bu olayda sınırı biraz aşmışlar.” Kitaptaki bir iddia da İçmeli'nin Mamak Cezaevi anıları. İçmeli, Mamak Askeri Cezaevi'nde birçok tutuklunun intihara kalkıştığı bilgisini veriyor ve bunlardan birinin de Namık Kemal Zeybek olduğunu iddia ediyor.
23 Mayıs 2009 15:10
DİĞER HABERLER