"Bir zamanlar halkın yarısından fazlasının desteğiyle (1991’de yüzde 57, 1996’da ikinci turda şaibeli yüzde 53’le) iktidara gelen Yeltsin çok tedirgindi. 12 ay içinde durmadan başbakan değiştirdi; bunu yaparken bir taraftan da kendisinin yerine gelebilecek “güvenilebilir” bir emanetçi aradı."
Biliyorum, benzerlik deyince Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’le karşılaştırılmasına alıştık.
Ama ben Erdoğan’la “Yeni Rusya”nın ilk lideri Boris Yeltsin arasında daha çok benzerlik olduğunu düşünüyorum.
Bu benzerliklerden bazılarını aşağıda özetleyeceğim.
Son günlerde sık sık aklıma takılan ise, Erdoğan’ın iktidardan ayrılmasının Yeltsin’in gidişine benzeyip benzemeyeceği.
Herkes yüksek sesle dile getirmese de, AKP’nin ve “kurucusu”nun yükseliş döneminin epeyce gerilerde kaldığı; Gezi, 17 Aralık ve nihayet 7 Haziran’dan sonra tersine giden sürecin her an hızlanabileceği ihtimali artık zihinlerde.
Çözüm Süreci’nin bitirilmesi sonucu başlayan kanlı aşama ve cenazelerde yükselen protestolar, 1 Kasım seçimlerinin – tabii eğer yapılırsa – Cumhurbaşkanı açısından son derece olumsuz sonuçlar doğurabileceğini düşündürüyor.
(...)