Geride bıraktığı efsane gol kralı Metin Oktay'ın ailesinin de takdirini kazanacak kadar vefakar bir futbolcu... Hakan Şükür, ailenin bu taç sana yaraşır diyerek hediye attığı Metin Oktay'a ait taçı evinin en güzel yerinde 'baştacı' olarak muhafaza ediyor. Ailem benim en büyük hazinemdir diyen Şükür, ailesini mümkün olduğunca gözlerden ve eleştirilerden uzak tutuyor. Zeynep Sude ve Buse Selma adında iki kızı ile Ömer Hakan adında bir oğlu olan Hakan Şükür, oğluyla top oynamaktan büyük zevk alıyor. Milli formayı en fazla giyen oyuncu olan Şükür, sporsuz bir hayatı düşünemeyeceğini söylüyor. Son derece mutevazı bir kişiliğe sahip olan Hakan'ın hayatında, sayısız başarısına rağmen egoizmin izi bile yok.
Futbolculuk kariyeriniz nasıl başladı?
Babam ve dayım futbolcu olunca meslek seçiminde yardımlarını gördüm. Erken yaşlarda dayımın antrenmanlarına gidiyordum. Babamın teşvikiyle futbolcu olma hayalim en üst noktaya çıktı. Fakat okul dönemlerinde basketbolu ve atletizmi de bir arada götürdüm ve bunların faydasını da gördüm ama ekonomik olarak çok iyi bir konumda değildik ve aileme bakabilmek için futbolu tercih ettim. Sakaryaspor'da Aykut Kocaman, Oğuz Çetin gibi çok önemli oyuncuların gölgesi altında erken yaşlarda A takıma yükseldim. Önce çok koştuğum ve güçlü olduğum için orta sahada görevlendiriliyordum. Daha sonra Sakarya Spor'a gelen cesur antrenörler, Nihat Atacan ve Temel Kaptan bana şans tanıdılar. Milli Takım'a alındım. Kazandığım ilk ödül Federasyon Kupası'ydı Hayallerimin hepsi gerçek oldu.
Galatasaray da hayallerinde miydi?
Rahmetli dedemden ve dayımdan kalan çok büyük bir Galatasaray sevgisi vardı bende. Bu sevginin peşinden gidip Galatasaray'da oynamayı hedefleyince çalışmamın ve fedakarlıklarımın karşılığını alarak kendimi Galatasaray'da buldum.
Ne tür fedakarlıklar?
Boksörlerle, güreşçilerle çalıştım. Vücudumu güçlendirme çalışmaları yaptım. Ayağıma demir takarak antrenmana katıldığım günleri, bataklıkta yaptığım antrenmanları bilirim
Başarı için bireysel çalışmak mı lazım?
Bireysel çalışmanın yanı sıra uyumlu olmayan futbolcu, özellikle forvette başarıyı yakalayamaz.
Genç futbolcuları nasıl görüyorsunuz?
Ben su çiçeğiyle antrenmana çıktım. Herkes ne kadar sivilcelenmişsin demişti. Sağlık imkanları profesyonel değildi. O amatör ruh farklıydı. Şimdiki gençler erken yaşta büyük takımlarda oynayınca, fazla sosyal etkinlikte bulununca dağılabiliyor. Futbol disiplin gerektirir, sosyal yaşamdan feragat gerektirir. Bir şeyleri kazanabilmek için bir şeylerden ödün vermek gerekiyor.Hem psikolojik hem fizyolojik güç şart. Ben yeni nesli çok olumlu görmüyorum. Olumlu olanlar azınlıkta. Disiplinsizlik, yeteneklerini gölgeliyor. Ben bu kadar çalışmaya ve disipline rağmen yeteneğimin ancak yüzde otuzunu kullanabildim.
BASKI, FUTBOLU BIRAKTIRIYOR
Psikolojik baskı var mı üzerinde?
Türkiye'de psikolojik baskı çok fazla. Seyirci baskısı, rakibin baskısı, ortamın baskısı, medya baskısı vs. Yazar kendi tuttuğu takımı yüceltmek için başka takımdan bir futbolcuyu yerden yere vuruyor. Asılsız haberler çıkartıyor. Tüm bunların üzerinden gelebilmek için güçlü bir duruş gerekiyor. Psikoloğa gidene deli derler bizim memlekette. Yanlış. Her sporcunun psikolojik desteğe ihtiyacı olabilir. Bazı arkadaşlar bu dış baskıya yenik düşüp futbolu bırakıyorlar. Ayrıca takım tutma sebebiyle Milli Takım'ın maçları önemsenmiyor, yanlış yazılar yazılıyor. Türk futbolunda biraz daha birliğe ihtiyacımız var.
Medya düzelirse tribün kültürlü hale gelir mi?
Futbol seyircisinin eğitim seviyesinin yükselmesi gerekiyor lakin tribün psikolojisinde eğitimli kişinin de çarpık tepkiler verdiğini görüyorum. Her şeyden önce vicdanlı insanların medyanın başında olması gerektiğine inanıyorum. Hepimiz insanız, hepimizin hataları olabilir; ama önemli olan çarşaf çarşaf yanlışlardan haber yapmak yerine topluma örnek olabilecek şeyleri kaleme almak. Bizi bölmeye çalışan insanların işini kolaylaştırıyoruz ülkece.
YURT DIŞINA GİTMEMİ HAZMEDEMEDİLER
Bu baskı yurt dışında da varmı?
Oralarda da beni kötü göstermeye çalışan medyadan bir hayli çektim. Psikolojik baskı çok fazlaydı. Ayrıca koca bir ülkenin sorumluluğu üzerinizde gibi
Yurtdışında Müslüman veya Türk futbolcu olduğunuzu hissettirdiler mi?
Mesela 11 Eylül'den sonra bir futbolcu Müslüman olan bir başka arkadaşımla bana şakayla karışık 11 Eylül'ü bunlar yaptı dedi. Bakış açısı çok farklı. Bunu duyunca içten içe böyle bir şeyin düşünüldüğünü hissediyorsunuz. Bu tarz şeyler de oradaki başarınızı ister istemez etkiliyor.
Yurt dışında gol atamadığın için başarısız sayıldın. Sana göre de başarısız bir deneyim miydi?
Öncelikle olaylar zincirini görmezden gelmememiz gerekir. Futbolda antrenör istediği oyuncuları alır. O antrenör o takımdan ayrıldığında yeni antrenör yeni futbolcular getiriyor. Hakan, İnter'de başarı kazanamadı diyorlar. Halbuki en fazla forma giyen oyunculardan biriydim. Sadece attığınız gole bakılması yanlış. Arkasından Parma'ya gittim. Orada da çok başarılı bir süreç yaşadım, kaptanlığa kadar yükseldim. Takım küme düşmek üzereyken İtalya Kupası'nı kazandık. Bu durum, başarıların görmezden gelinmesinin bir sebebi olsa gerek. Bunları bugün anlatıyorum ama bugüne kadar kimse doğru düzgün kaleme almadı. İnsanlar hazımsızlıklarıyla kaleme sarılıyorlar çoğu zaman. Tarihe geçmeniz engelleniyor. Ben inanıyorum ki Atatürk bugün yaşasaydı aynı değeri bugün görmezdi, çünkü artık insanların değerleri ancak öldükten sonra anlaşılıyor. Beni bilen insanlar biliyor. Muhafazakar bir yapım var. O düşünceme, dinime layık olmaya çalışıyorum. İnsanlar bu duruşumu zaman zaman çarpıtıyorlar.
KARDEŞİME BORÇLUYUM
Bugüne kadar kimin yaptığı fedakarlığı unutmadınız?
Beni başarıya götüren kardeşim Gökhan Şükür'dür. Ben Bursaspor'a transfer oldum. İlk defa şehrimden uzağım, liseyi yeni bitirmişim. Bir bekar evinde yaşıyoruz. Ben salonda çekyatta yatıyorum. Aileme bu durumu anlatmıyorum. Kardeşim bir gün Bursa'ya geldi. Bulunduğum ortamı gördü. Döndüğünde Ben ağabeyimin yanına gideceğim. Orada beraber ev tutarız. demiş. Ev tuttuk ve düzenli bir hayata geçtik, giderek daha başarılı olmaya başladım. Kardeşimin fedakarlığı sayesinde ben bu kadar yükseldim. Ona çok şey borçluyum.
Seda Sayan'la yaptığı evliliğe neden karşı çıktınız? Kısa süreli küslük de yaşadınız sanırım.
Evet, böyle bir kırgınlık yaşadık; gerçi ben yurt dışındaydım o dönemde. Daha sonra kardeşime anlayış göstermek zorunda kaldık; neticede o da yirmi dokuz, otuz yaşında bir gençti. Seda Sayan, çok değerli bir sanatçı ve şahsiyet olmasına rağmen kendisini hem yaş olarak hem konum olarak kardeşime uygun görmedik. Kimsenin haberi olmadan da evlendiklerini öğrendik. Annem çok üzülmüştü. Annemin üzülmesi de benim için çok önemlidir. Oluruna bıraktık; ilişki de kendi kendine koptu.
Duygusalsınız. Galatasaray'dan ayrılma kararınız da bir kırgınlığın sonucu mu?
Benim Galatasaray'a, bir yöneticime ya da antrenöre kırılma lüksüm olamaz. Ben kendimi kulübüme adamış, buranın hayaliyle yetişmiş ve Galatasaray'a geldikten sonra da büyük başarılar yakalamış, sorumluluklarını bilen bir kişiyim. Kırılmakla üzülmek arasındaki dengeyi doğru bilmek gerekir. Kızımı özlediğimden tesislere almıştım yasakmış, kadro dışı kaldım. Çok üzüldüm ama kırılmadım.
Takım arkadaşlarınıza sahip çıkıyorsunuz ama şu sıralar böyle haberleri göremiyoruz, neden?
Başarınızı engellemek isteyenler yalan haberleri sezon başında, güzel haberleri sezon sonunda yapar. O dönemde de sezon sonunda bu haberler çıkmıştı. Bugün de Galatasaray içinde yine aynı takım ruhu devam ediyor.
Futbol adına üzüldüğünüz anlarınız oldu mu?
Üzüldüğüm anlar kendi camiamda mutlaka var çünkü işiniz büyük olunca arkasına sığınılacak bir insan oluyorsunuz çoğu zaman. Herkes kendi suçunu üzerine atabilecek birilerini arar. Ben etrafımdaki insanları kurtarmak için kendimi öne atabilirim. Maçlardan sonra hatalı bir davranışımın ardından tüm camiamdan özür dilemişliğim vardır. Bu kadar erdemli bir insanım lakin benim gibi adamların az sayıda olduğunu görmek, insanların her daim sorumluluklardan ve sorumluluklarından kaçtığını görmek, kendi yanlışını örtecek bir kobay aranması beni üzüyor.
BEN İYİ BASKETBOLCU OLURDUM
Tekrar başta olsam, iyi bir kulüp takımında olsam futbolcu yerine basketçi olmak isterim.
Futbolcu olmasanız ne olmak isterdiniz?
Basketi çok seviyordum. Basketbol; salon sporu, kızlar geliyor yani seyirci kültürü farklı bir spor. Ben kaçıp kaçıp basketbola gidiyordum ama babam biraz zorlayınca futbolu seçmek zorunda kaldım. Buna karşın hala daha hiçbir basketbol maçını kaçırmam.
Tekrar gençlik yıllarınıza dönseniz tercihiniz hangi yönde olurdu?
Her şeyden önce ben iyi bir basketbolcu olurdum ve bugünkü şartlarda da olmayı arzu ederim. Sakarya'da bu dalda da ödüller almıştım, fiziksel özelliklerim iyiydi. Tekrar başta olsam, İstanbul'da olsam, iyi bir kulüp takımında olsam futbolcu yerine basketbolcu olmak isterim.
Belki oğlunuz basketbolcu olur?
Oğlum basketbolcu olmak isterse sevinirim çünkü basketbol da çok güzel bir spor.
Ülkemizde gençler artık ya popçu ya topçu olmak istiyor. Sizce iyi ve doğru bir şey mi bu?
Düşünce olarak doğru bir düşünce, şartlar buna el veriyor. Ben de futbolu seviyor olmanın yanı sıra bulunduğum şartlardan dolayı futbolcu olursam hem çok para kazanırım, hem aileme yardım ederim diyerek yeşil sahaları tercih ettim. Futbolla ilgilenecek gençlere yetenekleri doğrultusunda, fazla umutlandırmadan ve bu sporun zor bir spor olduğunu belirtmek gerekir. Sanatçı olma konusunda aynı şeyi söyleyemeyeceğim çünkü bir yere geldikten sonra birden düşüş yaşayıp zor duruma düşen sanatçıları televizyonlarda görüyorum. Magazin dünyasında tutunabilmek zor.
Siz futboldan istediğiniz maddi birikime ulaştınız mı?
Ben bugün yurdumuza gelen yabancı futbolcular kadar kazanmasam da hiçbir zaman çok fazlada gözü olan bir insan olmadım. Kazancımı ailem ve benim kadar maddi yönden şanslı olmayan çevremle paylaşırım. Paylaştıkça artacağına inanan bir insanım.
Futbolu bırakabilirim
Sezon sonunda Galatasaray'dan ayrılacağınızı açıkladınız. Planlarınız ne?
Yurt dışında halen kabul edilir olmak çok hoş bir şey. Galatasaray'ı bıraktıktan sonra ya tek başıma yurt dışına gideceğim, ülkemize yakın bir yerlere, mesela Dubai veya Katar olabilir. Amerika'dan Güney Kore'den de çok güzel teklifler var. Bunları değerlendirip mesela Amerika'ya güzel şartlarla gidebilirim. Ben şahsen bir iki sene daha oynamak istiyorum. Tüm bunlara sezon sonunda eşimle oturup ailecek karar vereceğiz. Bütün bu tekliflere karşın eşimin isteği gibi, tercihim artık oynamamak da olabilir. Antrenör olmayı düşünmüyorum. Başarılarınızın size düşman kazandırdığı bir ortam var Türkiye'de. Ama şartlar yerine oturursa olabilir. Ben futbolu bıraktıktan sonra da sporla ilgilenmeyi her zaman tercih ederim.
Siyasete girmeyi düşünüyor musunuz?
Geçen sene bir teklif aldım. Uygun görülürse sporun içerisinde görev almak isterim. Futbol Federasyonu'nda ya da bakanlık gibi yerlerde bilgi ve tecrübemi kullanmak isterim. Hedef belirtmek oraya gidişte size zorluklar çıkabilir ülkemizde ama ben entrika sevmediğim için düşüncelerimi rahatça söylüyorum. Çok saygı duyduğum Şener Erzik Hoca gibi olmak isterim.
Beni alet ediyorlar
Beni bilen biliyor. Muhafazakar bir yapım var. Dinime layık olmaya çalışıyorum. İnsanlar bu duruşumu çarpıtıyor ve hazımsızlıklarıyla kaleme sarılıyorlar
Maçlara oruçlu çıktığın yazıldı. Derbi maça da oruçlu çıktın mı?
Allah bize geniş kitlelere hitap ettiğimiz bir iş nasip etmiş ve bu kitlelere karşı sorumluluğumuz var. Ben de duyduğum sorumluluktan dolayı bunu yapmam. Ancak orucumu yaz ortasında bile kaza edebilirim. İnsanlar çarpıtmayı çok seviyorlar. İnsanları dinden soğutmaya çalışanlar sizi alet edebiliyorlar, yalan yanlış haberlerle gerçekleri çarpıtabiliyorlar. Ben sadece maçımın olmadığı günlerde ve önemli günlerde orucumu tutuyorum.
Cemaatlerle yakınlığınız eleştiriliyor. Bu tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bir insanın bir insanı sevmesi suçsa ben suçlu olduğumu kabul ediyorum. Benim üzerimden Fethullah Gülen'e zarar vermeyi düşünen medya mensuplarının olduğunun farkındayım. Benim hayatım, her şeyim ortada. Belli bir yaşa gelmiş bir insanın seçme özgürlüğüne saygı beklemek sanırım benim en doğal hakkım. Ben neysem oyum. Neyi savunduysam bugüne kadar sonuna kadar hür irademle arkasındayım. Ben ülkemi çok seviyorum ve ülke sevgisini taşıyan her insanın da yeri gönlümde farklıdır. Eğer bunları sevmek tarikatçılıksa o zaman ben tarikatçıyım. Ben sadece Peygamberimiz'e bakıp onu örnek almaya çalışıyorum ki bugünün koşullarında bu çok zor. İyi bir müslüman olarak yaşamaya çalışıyorum, kitabımı okuyorum.
Sizin için, çok fazla babasının etkisinde kalıyor eleştirisi yapılıyor?
Ben duanın gücüne inanan bir insanım. Anne babamın yaptıkları fedakarlıkların dışında onların bir Allah razı olsun demesi beni çok etkiler.
TRAFİK POLİSİ OLUP EŞİMİ DURDURDUM
Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çocuklarımla çeşitli aktiviteler yapmaya çalışıyoruz ve ben bu durumdan büyük keyif alıyorum. Ayrıca araba merakım da var ve güzel arabalara binmeyi severim.. Eskiden süratli araba kullanmayı seviyordum ama çocuklar olunca eşime söz verdiğim için hız yapmıyorum. Oğlum da arabalara ilgisini benden almış çünkü arabaya binince coşuyor.
Oğlunuzun futbolcu olmasını ister misiniz?
Evet, oğlumun futbolcu olmasını, kendi de isterse, isterim. Neye yatkın olacağını bilemiyorum. Yabancı dil öğrenmesini çok isterim. Ben yurt dışına çıktığımda sıkıntısını çekmiştim.
Ailenizle ilgili özel günleri hatırlar mısınız?
Özel günlerimizi hiç unutmam. Hangi ortamda olursam olayım bulunduğum yerden mutlaka bir organizasyon yaparım. Beklenmedik şeyleri yapmak çok hoşuma gider.
Bir anınınız var mı?
Sevgililer günüydü ben de Ankara'da kamptaydım. Eşim de ilk çocuğumuza yedi aylık hamileydi. Bana sürpriz yapmak için Ankara'ya gelip bir akşam yemeği yemek için Fatih hocadan izin almış. Havaalanında çalışan bir arkadaşım eşimin ismini rezervasyonda görünce beni aradı. Ben de karşı taarruza geçip, sürpriz yapmak istedim. Havaalanı yolu üzerindeki trafik polisi ekiplerinden rica edip, polis üniforması giydim ve eşimin bulunduğu aracı durdurmalarını istedim. Sağolsunlar beni kırmadılar ve aracı durdurarak eşimin dışarı çıkmasını rica ettiler. Fakat eşim önce çıkmak istemedi sonra polisleri kırmamak adına çıktı. Bu esnada ben polis arabasının arka koltuğunda üniformamla oturuyordum. Eşim camın yanına geldiğinde önce beni tanımadı.Canı sıkkın bir şekilde sorunun ne olduğunu sorarken ben camı açıp ona elimdeki kırmızı gülü uzatıp gözlüklerimi çıkardım. Durumu eşim kavrayınca döndü gitti, benimle iki gün konuşmadı. Eşim ve ben birbirimize yaptığımız bu sürprizi asla unutmuyoruz.
Özel olarak tercih ettiğiniz yemek var mıdır?
Evde hep sebze yerim. Kamp ortamında hep makarna, protein yediğim için ev yemeklerini, zeytinyağlıları özlüyorum.
Kıyafetleriniz kim seçiyor?
Özel hayatta kıyafetlerimi kendim seçiyorum. Kardeşimle beğenilerimiz ve bedenlerimiz benzeşir. Sık sık değiş tokuş yaparız.
Tercih ettiğiniz özel bir renk var mı?
Siyah rengi çok severim
Özel bir nedeni var mı?
Belki yaşadıklarımdan dolayı zaman zaman karamsar bir havada olduğum için.. Düşünebiliyor musunuz akşam yatıyorsunuz sabah hangi haberle gazetelerde çıkacağınızı bilmiyorsunuz. Sizi sevmeyen, istemeyen, ideolojik düşünen kişilerin yazdığı haberlere canınız sıkılıyor ve üzülüyorsunuz. Siz okumasanız da mutlaka size geliyor. Yazan kişi adına da üzülüyorum çünkü sizin günahınızı alıyor. Ayrıca siyah güzel, asil bir renktir de. Siyahla beyaz arasında mekik dokuyoruz yani.
YENİ ŞAFAK - PAZAR