Suriye'de yaşanan iç savaştan dolayı Diyarbakır'ın Sur ilçesine yerleşen Suriyeli Hamo ailesi, şimdi Sur'dan da göç etmek zorunda kaldı. 3 yıl önce hayatlarını bir valize sığdırıp Diyarbakır'a gelen 25 kişilik aile, Sur'da kiraladıkları 2 odalı evde de rahat yüzü göremedi. Sokaklara hendek kazılmasının ardından başlayan çatışmalar, ikinci göçe yol açtı. Sur'daki çatışmalarda Hamo ailesinin bireylerinden Halil Şeyho da yaralandı. Onlar zorla kurdukları yuvalarından çıkmak zorunda kaldılar. Şimdi yeni evleri Diyarbakır'ın Yenişer ilçesi Ofis semtinde.
Suriyeli ailenin, Diyarbakır'ın Ofis semtinde kiraladıkları evde 9'u yetişkin, 16'sı çocuk olmak üzere toplam 25 kişi yaşıyor. Ailede çalışan sayısı 2 kişi. Sur'daki evlerinden iki kat daha fazla kira ödüyorlar. Sadece ekmek yeseler bile günde ortalama 30 ekmek tüketiyorlar. Ailenin en büyüğü Esma Hamo, yaşadıklarını şöyle aktarıyor: "Günde bir öğün yiyoruz, bulursak bazen de iki öğün yemek yiyoruz. Sabah kahvaltısında çayın içerisine ekmek doğrayıp çocukları öyle besliyoruz. Genelde yemeğimiz bulgur ve çorbadır. Kirayı zor ödüyoruz. Evde iki kişi çalışıyor. Bazen iş olursa iki gelinim temizliğe gidiyor. Oğlum Sur'da evimizin önünde patlayan bombadan dolayı yaralandı. Biz ölsek de kalsak da buradayız. Paramız yok, hiç bir şeyimiz yok, hiçbir yere gidemeyiz. Mecburuz burada kalmaya."
"13 YAŞINDAKİ KIZIMI, BİR BOĞAZ EKSİLSİN DİYE MECBUREN EVLENDİRDİM"
Fatma Hamo, sekiz çocuğuyla dul kalmış. Hayatın tüm yükü Esma Hamo'nun omuzlarında kalmış. İş olursa Diyarbakır'ın Hevsel bahçelerinde marul toplamaya gidiyor. Yetim çocuklarının ihtiyaçlarını bu şekilde gideriyor. Tarım dönemi bittiği için de artık iş olursa gündelik temizliğe gidiyor. On üç yaşındaki kızını, evden bir boğaz eksilsin diye erken yaşında evlendirmiş. Fatma Hamo yaşadıklarını şöyle anlatıyor:
"Biz Suriye'den Diyarbakır'a geldiğimiz zaman Sur içine yerleştik. Durumumuz çok kötü olduğu için çok eziyet ve fakirlik çektik. Sur'da çıkan olaylardan sonra buraya geldik. Eşimle Sura geldiğimizde, eşim çok üzülüyordu. İş yok, güç yok hastalandı, üzüntüden böbrekleri iflas etti. 15 gün içinde eşim vefat etti. Fakirdik ve çocuklarımıza hiçbir şey yapamıyorduk. Hiçbir yerden geliri yoktu. 8 çocuğum yetim kaldı. 7'si kız, 1'i erkek. En büyük kızımı 2 yıl önce evlendirmek zorunda kaldım. Bir boğaz eksilsin diye kızımı Suriyeli bir akrabamın oğluyla evlendirdim. Sur'dayken yaşam şartımız daha iyiydi, kira daha ucuzdu. Sur'daki komşularımız yardım ediyordu bize. Buraya geldik, kiralar çok pahalı ve daha beter perişan olduk. Yaşanan çatışmalardan dolayı Sur'dan çıkmak zorunda kaldık, yoksa çıkmazdık. Biz savaştan kaçtık, savaşın içine girdik. Biz istiyoruz ki savaş dursun. Biz rahat etmek için geldik buraya ama rahat edemedik. Çok perişan durumdayız, Allah bize merhamet etsin."
CİHAN