Sözcü'de Zeynep Gürcanlı'nın değerlendirmesine göre Erdoğan’ın İstanbul’da ağırladığı Meşal, İsrail’in en önemli “hedeflerinden” biri durumunda. İsrail devleti, 1997 yılında Meşal’e bir suikast girişiminde bulundu. Suikast girişimi, o güne kadar görülmemiş bir yöntemle gerçekleştirildi; Ürdün’de, Kanadalı turist kılığına girmiş bir İsrail ajanı, Meşal’e yaklaştı, kulağına şırınga ile zehir enjekte etti. İsrail’in bu suikast girişimi o dönemde büyük ses getirdi; saldırgan yakalandı, Meşal hastaneye kaldırıldı. Meşal ölümle boğuşurken, devreye Ürdün’ün o dönemdeki Kral’ı Hüseyin girdi.

İsrail’le çetin diplomatik pazarlık başladı. Ve sonunda İsrail, tutuklanan suikastçi ajanlarının geri verilmesi karşılığında, Ürdün’e Meşal’e enjekte edilen zehrin panzehirini göndermeyi kabul etti. Aynı pazarlık sonucunda, Hamas’ın, İsrail’de tutuklu bulunan manevi lideri Şeyh Ahmet Yasin de serbest bırakıldı. Ancak Şeyh Yasin, daha sonra iki kez İsrail tarafından hedef alındı ve 2004 yılında da öldürüldü.

Bir başka ilginç olay ise şu; Halid Meşal’e İsrail devletinin suikast girişimi yaptığı 1997 yılında İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu idi. Türkiye’nin şimdi barışmaya çalıştığı İsrail hükümetinin başbakanı da aynı isim; Netanyahu.

Aynı gün Türkiye hem İsrail’den “dost devlet” diye bahsederken, hem de en üst düzeyde İsrail’in öldürmeye çalıştığı ismi ağırlaması, akıllara “bunlardan hangisi dost” sorusunu getirdi.