Halkbank - Reza Zarrab davası ile ilgili yeni bir iddia

Son günlerde yeni bir boyut kazanan ABD'deki Halkbank - Reza Zarrab davası ile ilgili yeni bir iddia ortaya atıldı. İddiaya göre ABD Hükümeti 17-25 Aralık'tan çok önce Türkiye'yi Reza Zarrab ve Halkbank konusunda uyardı. Ancak Türk hükümetinin bu uyarılara karşı bir önlem almadı
New York’ta 1,5 yıldır devam eden Sarraf davasını takip eden ve tüm duruşmalara katılan CHP’nin Amerika Temsilcisi Yurter Özcan, Sarraf davasıyla ilgili Amerikalı yetkililerin soruşturmayı çok uzun yıllar önce başlatıp bu konuda Türk yetkilileri uyardıklarını belirterek Halkbank ve Türk hükümetinin bu uyarılara karşı bir önlem almadığını, yapılan yanlışları düzeltme yoluna gitmediğini söyledi.

Amerikanınsesi.com'a konuşan Özcan, dava envanterine giren gizlilik kararı olan kamuoyuna açıklanmayan dosyalarda veya sunulacak yeni belgelerde bazı Türk kamu kuruluşlarının ve yeni isimlerin Sarraf dosyasına girebileceğini söyledi.

Özcan, Sarraf’ın yeni iddianamede yer alan suçlamaların yüzüne okunmasıyla ilgili duruşma sonrasında Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtladı.

Özcan, son hazırlanan iddianameyle suçlarının ve sanık sayısının arttığını belirterek davaya yeni isim ve yeni Türk kuruluşlarının eklenmesinin sürpriz olmayacağını ifade etti.

‘Birden fazla Türk bankası olabilir’

Özcan, son iddianamede Halkbank’tan Türk Bankası1 (Turkish Bank 1) kod adıyla söz edildiğini belirterek, “Bizim konuştuğumuz hukukçular, bunun birden fazla Türk bankasının dava dosyasında yer alacağı görüşünde. Hem sanıkların sayısının hem de bu dosyaya dahil edilebilecek banka ve şirketlerin daha da genişleyeceğini düşünüyorum” dedi.

“Amerikalı yetkililer 2013 yılında Halkbank’ı uyardı”

Özcan, Sarraf davasıyla ilgili soruşturmanın yıllardır süregelen bir soruşturma olduğunu belirtti. Soruşturmanın başından itibaren Amerikan makamlarının iyi niyetli bir şekilde bu konuda Türk makamlarıyla temasa geçip yetkilileri Sarraf konusunda uyardığına işaret etti.

İddianameye bakıldığı zaman bu soruşturmanın 2010 senesine kadar gittiğinin görüldüğünü belirten Özcan, Halkbank’ın Amerikan Maliye Bakanlığı yetkilileri tarafından İran’a yaptırımları delmekle alakalı uyarıldığını söyledi. Özcan, “İddianamede yazılanlara göre 2013’ün Şubat ayında Halkbank Amerikalı yetkililer tarafından uyarılmış. Bu 17- 25 Aralık yolsuzluk soruşturmasından on ay önce olmuş. Buna ek olarak 2014 yılında Amerikan Hazine Bakanlığı yetkilileri şu an tutuklu olarak bulunan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla görüşmüş. Bizzat Rıza Sarraf ismini gündeme getirmişler. Atilla ise Sarraf ve ailesinin iyi işadamları olduğunu söylemiş. Yaptırımları delmek ya da para transferleriyle ilgili yapılan kanun dışı hiç bir durum olmadığını ifade etmiş. Bu konuda Halkbank olarak son derece ciddi risk analizleri yaptıklarını söylemiş” diye konuştu.

“Sarraf davasını siyasi olarak tanımlamak yanlış”

Özcan, “Bu davayı sadece siyasi bir dava olarak adlandırmak son derece yanlış olur ve işin kolayına kaçmak olur. Tam tersine ‘Ben geliyorum’ diyen hukuki bir durum söz konusu. Bu vaka yıllardır ‘Ben geliyorum’ demiş. Ancak ne yazık ki Halkbank da Türk hükümeti de buna karşı bir önlem almamış. Bu yapılan yanlışları düzeltme yoluna gitmemiş. Ne yazık ki benzeri emsal davalar da var. Bu davayı yolsuzluk davası olarak tanımlamak yanlış olur. Yolsuzluk bu işin sadece bir parçası. İddianamede isnat edilen beş suça baktığınızda bu beş suçun arasında rüşvet diye bir suç yok. ABD’yi dolandırma suçlaması var. Uluslararası acil ekonomik güç yasasını yani İran’a uygulanan ambargoyu delme suçlaması var. Para aklamak için komplo kurmak var. Yüksek miktarda para aklama suçlaması var. Banka yolsuzlukları yapma suçlaması var. Sanıklar için bu beş ayrı suçlamayla her biri için toplamda 95’er sene hapis cezası isteniyor. Halkbank ve siyasi yetkililer arasında bu işi rüşvet almadan babasının hayrına sadece Rıza Sarraf ile dostluğunda dolayı yapmış olanlar da sanık sandalyesine oturabilirler. Davanın Türkiye’deki 17-25 Aralık soruşturmalarıyla eşit görmek bir yanlıştır. Bu dava çok daha büyük ve daha ağır suçlar var” dedi.

“Rıza Sarraf savcılıkla uzlaşma yolunu seçecek”

Bu tür davaların yüzde doksanında sanıkların savcılık makamıyla anlaşma yoluna gittiğini belirten Özcan, bir süre sonra Sarraf’ın da savcılıkla anlaşma yolunu seçeceğini öne sürdü. Özcan,“Geçmişte yaşananlar gösterge olursa büyük ihtimalle Rıza Sarraf anlaşma yolunu seçecek. Bu tür davalarda savcılıkla anlaşma davanın esastan görüleceği yargı süreci başladıktan sonra da olabilir. Zamanlaması, bir taktik ve stratejik bir karar olacaktır. İddianamede isnat edilen suçlar arttıkça da sanıklar için istenen hapis cezaları da aratıyor. Savcılık iddianameye bizim de görebileceğimiz çok ince detayları da ekledi. Her iki taraf arasında büyük bir psikolojik harbe dönüşecek bu olay. Esastan yargılama başladığı zaman şu an gizli tutulan dosyaların da açılmasıyla yeni belgeler ortaya çıkacak. Açıkçası ben Sarraf’ın işinin kolay olmadığını düşünüyorum. Sarraf davasına emsal teşkil edecek daha önce görülmüş çok ciddi davalar var. Bu davalarda yabancı bankalar hüküm giymiş. Buna bankalar arasında İsviçre ve Fransa’nın bilinen bankaları da var. Çok ciddi cezalar verilmiş. Savunma makamının işinin kolay olmadığını düşünüyorum. Esastan yargılamanın başladığı zaman bir çok şeyi daha ayrıntılarıyla öğrenebileceğiz. Şu an konuşulmayan bazı şeyler konuşulmaya başlanacak büyük ihtimalle sanık sayısı daha da artacağı için o zaman çok daha net bir fikrimiz oluşacak” diye konuştu.

13 Eylül 2017 01:08
DİĞER HABERLER