ENAG, döviz kurlarında yaşanan ralli ve beraberinde gelen hayat pahalılığıyla ilgili analizini yayınladı. Yaşananların tam anlamıyla bir kur krizi olduğu belirtilen analizde, hiperenflasyon tehlikesine dikkat çekildi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'faiz sebep enflasyon netice' teziyle savunduğu 'yeni ekonomik model', Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB) son üç ayda verdiği toplam 400 baz puan faiz indirimi kararı ve Hazine ve Maliye Bakanlığı'ndaki görev değişimiyle 'resmen hayata geçirildi.'
Atılan adımlar ve hükümet kanadından yapılan açıklamalarla birlikte eylülde 8.30 seviyelerinde olan doların kasımda 13 liranın üzerine yerleşmesiyle, TL'nin üç ayda değer kaybı yüzde 57'yi aştı. Gelişmeler pek çok zammı beraberinde getirirken, hayat pahalılığı her alanda kendini daha fazla hissettirir oldu.
TÜİK'İN TARTIŞMALI VERİLERİ
Böylesi bir süreçte, Türkiye İstatistik Kurumu'nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon rakamları tepki çekti. Devlet kurumuna göre tüketici fiyatları kasımda bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 21,31'e yükseldi. Aylık artışsa yüzde 3.51 olarak belirlendi. Bağımsız akademisyen ve ekonomistlerin oluşturduğu Enflasyon Araştırma Grubu'na (ENAG) göreyse yıllık enflasyon, yüzde 58,65.
BAĞIMSIZ AKADEMİSYEN VE EKONOMİSTLERDEN OLUŞAN ENAG'IN ANALİZİ
ENAG, bugün kasım ayı ekonomik gelişmeleri içeren analiz raporunu takipçileriyle paylaştı. Tecrübe edilen ekonomik gelişmelerin tam anlamıyla bir kur krizi olduğuna dikkat çekilen raporda, "Dünyada 1. Jenerasyon krizlerde yaşanan bir durumun içerisindeyiz ve 50 yıllık teorik geçmişi olan bir teoriyi, yani bütçe açığını rezervler ile karşılama ve rezevler bitince sonunda yüksek döviz kuruna ve yüksek enflasyona sebep olunduğunu yaşayarak deneyimlemiş bulunuyoruz" dendi. Devamında şunlar kaydedildi:
'CARİ AÇIK GİDEREK ARTACAK, İTHAL ÜRÜNLERİN GİRDİSİ MALİYET ARTIŞLARINA SEBEP OLACAK'
"Küresel çapta yaşanan olumsuz ekonomik koşulları incelediğimizde, öncelikle yeni korona varyantı ve pandemi kapanmalarıyla birlikte ise cari açığın giderek daha da artacağı ve ithal edilen ürünlerin girdisinin maliyet artışlarına sebep olacağını görüyoruz. Enflasyon tarafında hem kur atakları sebepli yaşanan artışlar, hem küresel ekonomik koşullardan dolayı hem de pandemi riskleri dolayısıyla 'yeni tanımlı' hiperenflasyon (karşılaştırmalı yüksek enflasyon' sürecine girme olasılığının yüksekliğine ivedilikle dikkat çekmek isteriz."
HİPERENFLASYON NEDİR?
Hiperenflasyon, bir ülkedeki tüm mal ve hizmetlere ait fiyatların belirli bir dönem süresince kontrolsüz bir şekilde yükseldiği durumları tanımlamak için kullanılan bir ekonomi kavramı. Farklı bir deyişle, hiperenflasyon oldukça hızlı ve çok daha kontrolsüz bir enflasyondur.
Genel olarak, bir ülkede enflasyon oranın ayda yüzde 100 veya daha fazla yükselişe geçtiği durumlar hiperenflasyon olarak ifade ediliyor. Bununla birlikte farklı ekonomistlere göre enflasyon oranın ayda yüzde 50 ya da 200’den daha fazla yükseldiği durumlar da hiperenflasyon olarak tanımlanabiliyor.
Örneğin, Amerikalı bir ekonomi profesörü olan Phillip Cagan, 'Hiperenflasyonun Parasal Dinamikleri' adlı kitabında yer verdiği ve incelediği hiperenflasyon kavramını enflasyon oranın ayda yüzde 50 ve üzerinde artması olarak anlatıyor.
YENİ EKONOMİK MODEL HAKKINDA
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarıyla resmen hayata geçirilen 'yeni ekonomik model'de cari dengenin sağlanmasıyla enflasyonun düşeceğine inanılıyor. Ayrıca değersizleşen TL’nin ihracatı destekleyeceği, düşük faiz ortamının da yatırımları yukarı taşıyarak istihdamı artıracağı savunuluyor.
Ancak ekonomistler, söz konusu modelin altını 'bilimsel gerçekliliklerle' doldurmakta zorlanıyor. Erdoğan'ın 'faiz sebep, enflasyon sonuç' teziyse 'temel öğretiye aykırı' olarak niteleniyor.