Ersin Kalaycıoğlu, Davutoğlu’nun enine boyuna tartışalım dediği başkanlık sistemiyle ilgili, 'İstenen başkanlık sisteminin hiç bir boyutu bilinmiyor' dedi.
Sabancı Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersin Kalaycıoğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun enine boyuna tartışalım dediği başkanlık sistemiyle ilgili, “İstenen başkanlık sisteminin hiçbir boyutu bilinmiyor.
Cumhuriyet'ten Hilal Köse'nin haberine
göre, ne konuşuyoruz anlamış değilim. AKP’nin önde gelen ismi Burhan Kuzu dahil, somut örnek veya açıklama yapmıyor” dedi. Siyaset bilimci Kalaycıoğlu’nun değerlendirmeleri özetle şöyle...
KUZU BİLE BİLMİYOR: “Yapılan tartışma öyle bir noktaya geldi ki... Siyasette, başkanlık deyince akla gelen temel model Amerikan tipi başkanlık sistemidir. İstenenin o olmadığı açıklandı. Oradaki başkanın yetkilerinin çok sınırlı olduğu ifade edildi. Cumhurbaşkanı, Başbakan ve AKP’nin öne çıkan isimlerinden Burhan Kuzu tarafından ‘zavallı’ tabiri kullanıldı... Meksika tipi başkanlık sistemi dillendirildi. Meksika tipinin cazip tarafları var ama mevzu karışık... Milletvekili 3 yıl, başkan da 6 yıl görev yapıyor ve bir kez seçilebiliyor. Dolayısıyla o da gündemden düştü. Hatta AKP’li hukukçular, ‘bu mesele niye gündeme geldi anlamadık diye’ yorumlar yaptılar.
Fransa’daki gibi yarı başkanlık olur dendi. Fransa’da çift başlılık problemi ciddi ölçüde var. Hatta son olarak Nazi Almanyası konusunda bir ifade tevil edildi. Ben açıklamayı dinledim. Tevildeki argümanın ne olduğunu tam anlamadım. Cumhurbaşkanı’nın önüne böyle bir konunun gelmiş olduğu izlenimi uyandı. Açıklama tatmin edici olmadı. Ne konuşuyoruz ben anlamış değilim. Benim sorduğum hiçbir meslektaş bunun yanıtını vermiş değil. Burhan Kuzu dahil somut örnek veya açıklama yapmıyor. O da olabilir bu da olabilir... Ne tür olacak anlamaktan aciziz. Demokrasi içinde bir sistem mi yoksa demokrasi dışında başka bir başkanlık sistemi mi düşünüyorlar? Demokrasi içinde bir sistem düşünüldüğünde, Hitler falan akla gelmez. Böyle şeyler akla geliyorsa, otoriter veya totaliter uygulamaya geçecekmişiz gibi gözüküyor.”
SEÇMENİN GÜNDEMİNDE DEĞİL: "Böyle muğlak bir tartışma ortamında güven problemi ortaya çıkar. Başkanlık diye ne olduğu bilinmeyen bir şeyi böyle tuhaf bir şekilde tartışmaya sokup, sonunda bir şey getirip, zaten akla esenin uygulandığı uygulama biçimine geçilecekmiş gibi gözüküyor. Bu hem demokrasi ile bağlantılı değil hem keyfi bir yönetim biçimi izlenimi doğuruyor. Seçmenin gündemindeki ana teman başkanlık sistemi değil. Ana tema olduğu 7 Haziran’da oy almadı. Cumhurbaşkanı ve etrafındaki danışmanlar grubunun zorla gündeme almaya çalıştığı bir maddeymiş gibi, gerçek bir gündem maddesi değilmiş gibi gözüküyor.”
ANAYASA'DA ÇİFT BAŞLILIK YOK: “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan neden Başbakan olarak yoluna devam etmedi? Başkanlıkta ısrar ediyor? Onu kendisine sormak lazım. Ben anlamadım. Cumhurbaşkanlığı’nın sorumsuzluk pozisyonu var. Müdahalede bulunup, sonrasında sorumluluk almayacak bir pozisyon... Bu hoşuna gitmiş olabilir... Bizim Anasayamız’da çift başlılık yok.
Anayasa’dan kaynaklanmıyor. Cumhurbaşkanı’nın kendi girişimiyle fiili durum yaratması sonucu ortaya çıkmış bir durum. Cumhurbaşkanı'nın Anayasa’daki rolüne dönmeyi kabul etmesi lazım. Anayasa içerisinde kalmayı kabul ederse çift başlılıkla karşılaşmayız. 2014 yılından önce Erdoğan Başbakan iken Türkiye nasıl yönetildiyse, aynı şekilde yönetilir. Başkanlık sistemiyle ilgili AKP’nin ortaya attığı argümanların tamamı yanlış. İddiaları kanıtlayan hiçbir araştırma bulgusu yok. Başkanlık sistemiyle yönetilen ülkelerin demokrasisi en önde demokrasi değil. Baktığınızda, insani kalkınmanın en fazla olduğu sistem, parlamenter demokrasiler...”
NAPOLYON ÖRNEĞİ: “Başkanlık sistemi referanduma götürülürse ne olur? Onu bilmiyoruz. İlk defa göreceğiz. Halk neye oy verdiğini bilmeden oy kullanacak. Partizanlık ve Cumhurbaşkanı’nın popülerliğini yarışa sokacaklar. O çoğunluğun da başkanlık istediğini söyleyecekler. Ülkede oy verme meselesi de dejenere hale geldi.
Demokrasi kriterlerinden olmayan ciddi sapmalar yaşayan süreçler geçiriyoruz. 70 yıl sonra gelmiş olduğumuz noktada adil ve serbest seçim yapamayan bir Türkiye ile karşı karşıyayız. Napolyon örneği gibi... Otoriter rejim kurmak isteyen popüler liderler bunu (referandum) her zaman yapıyor . Fransa’da felakete yol açmıştı... Umarım Türkiye’de aynı sonla karşılaşmayız.”