İsmail Saymaz’ın eleştirilerini tek tek cevaplayan Yıldız, “Öğrencileri oraya kim götürdü diye soruyorsunuz. Bunu, defaatle talep edilmesine rağmen Abidin Ünal’ı dinlemeyen mahkeme heyetine sorun. Siz bunu Abidin Ünal’a, mahkeme heyetine sorabilir misiniz?” ifadelerini kullandı.
“Üzülerek görüyorum ki İsmail Bey de kendini, öğrencilere açılan savaşta taraf ilan etmiş. Biraz uzun olacak ama cevap vermek isterim.
1. Boğaziçi ve Orhanlı bölgelerinde ateş açanlardan bahsetmediğimizi söylemişsiniz. Bundan bizim bahsetmemize gerek yok. Çünkü ateş açan bazı öğrenciler mahkemede neden ve nasıl ateş ettiklerini söylediler. Yıllardır bağıra bağıra siz dahil gördüğümüz her gazeteciyi mahkemelere davet ettik. Keşke gelip kendiniz dinleseydiniz. Gelmediniz, ben açıklayayım madem;
Orhanlı Bölgesi kamera görüntüleri.
28:48: Öğrenciler sağ taraftan halkın arasına karışarak görüntüye giriyor.
28:59: Sağ üst köşeden kim olduğu belirsiz kişiler tarafından halka ve öğrencilere ateş açılıyor ve her iki grup da mevzileniyor.
Her iki grup da zaman içerisinde güvenli bir yere mevzilenince halk; kendisine askerlerin (öğrencilerin) ateş ettiğini düşünüyor. Öğrenciler ise kendilerine adeta pusu kurulduğu için bunu bir terörist saldırı olarak değerlendiriyor.
Çünkü askere yalnızca teröristler pusu kurar! Bu görüntüler yıllardır ortada dolanıyor. Eğer ben yeni gördüm diyorsanız, ben size inanmak isterim. Daha önce gördüm ama ilgilenmedim diyorsanız ise durum vahim.
Bu saldırının hemen ardından ise, öğrenciler verdikleri ifadelerde, havaya ve hedef gözetmeksizin uyarı atışı yaptıklarını kendileri söylediler. Nitekim mahkemeye sunulan balistik raporlarında da herhangi bir öğrencinin silahından hiç kimseye kurşun isabet etmediği ispatlandı.
15 TEMMUZ’UN AYDINLATILMASINI BİZDEN Mİ BEKLİYORSUNUZ?
Peki şehit ve yaralı vatandaşlarımızın durumu ne olacak bu durumda?
İşte burada devreye hakim-savcılar girip olayı aydınlatmalıydılar ama yapmadılar. Gazeteciler şehit olan vatandaşları gerçekten kimin öldürdüğünü bulmak isteselerdi, bunu sorgulayabilirlerdi ama onlar da yapmadılar. Şimdi kalkıp öğrenciler bunu aydınlatsın diye mi bekliyorsunuz?
Ayrıca yine Orhanlı bölgesinde arabasının koltuğunda otururken başından bitişik atışla(max 15cm mesafe) vurulan polis memuru ile öğrencilerin mevzilendikleri yer arasında 100 metre kadar mesafe vardı. Eğer şehitlerimize karşı bu kadar duyarlı iseniz, bunu da sorgulayın lütfen.
BİZ SADECE ÖĞRENCİYİZ, SİZ GAZETECİSİNİZ; BUYRUN ARAŞTIRIN
Boğaziçi Köprüsünde ise durum çok daha farklı. Çünkü oradaki herhangi bir kamera kaydında öğrencilerin halka ateş ettiğini şimdiye kadar görmedik. Varsa eğer buyrun gösterin biz de görelim. Ancak rica ederim, öğrencilerden önce orada bulunan erlerin görüntülerini kullanmayın.
“ #MaviOtobüs bir propaganda filmidir” demişsiniz. Hayır, Mavi Otobüs bir savunma refleksidir. Askeri öğrencilerin kendi yaşadıklarını anlattıkları, tarihe not düşülmüş bir yapımdır. Daha önce Sayın Can Dündar’a da söyledim; eğer 15 Temmuz’a dair daha fazlasını istiyorsanız bunu siz araştırmalısnız, biz değil.
Tekrar ifade ediyorum: Lütfen bize muhattap olmadığımız konuları sormaktan vazgeçin. Biz öğrenciyiz, gazeteci değil.
NEYİ KARARTMIŞIZ, İSPAT EDİN
Öğrencileri oraya kim götürdü diye soruyorsunuz. Bunu, defaatle talep edilmesine rağmen Abidin Ünal’ı dinlemeyen mahkeme heyetine sorun. Çünkü 329 öğrencinin dışarı çıkarılmasındaki düğüm ona kadar geliyor ve orada kalıyor. Siz bunu Abidin Ünal’a, mahkeme heyetine sorabilir misiniz?
Bu belgesel gerçekleri karartıyor diyorsunuz, üzgünüm ama burada bunun alenen bir iftira olduğunu belirtmek isterim. Şimdi bir gazeteci olarak o 6 kişinin neleri kararttığını açıklamak zorundasınız. Söz ağzınızdan çıkmadan sizin esiriniz, çıktıktan sonra siz onun esirisiniz. Hadi, iddianızı ispat edin.
FİKRİMİZİ AÇIKLARSAK ‘SUÇLU’ MU OLACAĞIZ?
15 Temmuz hakkında neler düşündüğümüzü merak ediyormuşsunuz. Bunun, bizi sorgulamak için ne kadar korkunç bir soru tecihi olduğunun farkında mısınız? Mesela biz 15 Temmuz için ‘A’ dersek suçlu ‘B’ dersek masum mu olacağız?
Yani sizin mantığınıza göre, eyleme geçmesek bile düşüncelerimiz bizi suçlu mu yapıyor? Ve siz bunu muhalif bir gazeteci olarak mı söylüyorsunuz? İsmail Bey, rica ederim, ne sorduğunuzun farkında mısınız?
251 ŞEHİT CANINIZI ACITIYORSA, ARAŞTIRIN
Sonuç olarak; 15 Temmuz, fikir suçluları icat edilerek aydınlatılmaz. Eğer 251 şehit, sizin gerçekten canınızı acıtıyorsa, o gece eyleme geçen kişileri tespit edin, sorgulayın, araştırın. Lütfen bizden de daha fazla aydınlık beklemeyin. Bizim ışığımız bu kadar!