Bu iddianame 17-25 Aralık iddianamesi...
Rüşvetçileri himaye edenler serbest, sorgulayanlar benim gibi hapiste...
Susan, seyreden takımından olsaydım bugün serbesttim, birçokları gibi muteber insandım.
Şaşıya şaşı, engelliye engelli demeyecektin, diyor.
Susacaktın diyor.
Başını kuma gömecektin, diyor.
Yoksa...
Adamı beyaz sakalından tutar, zindanlarda süründürürüz, diyor, beni 23 aydır demir parmaklık arkasında tutan bu iddianame...
Ömrümün iki yılına el koydunuz.
Hapishanede çektikleri yalnızlığı anlatıyor.
Karıncalara, böceklere, hatta kara sineklerle sivri sineklere, betonların arasında fışkıran vahşi otlara gösterdikleri itinadan söz ediyor.
Avluya düşen bir serçe yavrusunu iyileştirip uçurdukları vakit hissettikleri mutluluğu dile getiriyor.
Sonra da ekliyor:
"Devlet bize kanlı katil muamelesi yapıyor, sosyal düşman muamelesi yapıyor. Vebali boynunuza..."
Ahmet Turan Alkan'ın şu sözlerinin altını çiziyorum:
*Zindanda bize acı çektirmekten keyif alıyor.
*Türkiye bugün çok büyük bir yargı terörü yaşıyor.
*Hukukun siyasileştirilmesi büyük bir cinayettir.
*Hukukun derhal normalleştirilmesi lazım.
*Hukuku tutamazsak, doları hiç tutamayız.
Şöyle devam ediyor:
*Kasabın bıçağını yalayacak değilim.
*Beni hukuka göre mahkûm edemezsiniz.
*Af dilemem, sizlerden özür dilemem, ne olur beni tahliye edin demem.
*Hapis yatıyor olabilirim ama boynum bükük değildir.
*Yoksa söz konusu vatansa, hukuk teferruat mı bu ülkede?..
*Uluslararası kamuoyunda Türkiye'yi neredeyse haydut devlet yaptınız, muz cumhuriyeti yaptınız, yazık değil mi?
Ahmet Turan Alkan savunmasını şöyle noktalıyor:
Evet ben Ahmet Turan Alkan. Gazeteci ve yazarım. Zaman gazetesinde yazardım vaktiyle. Bu gazetede yolsuzlugˆu eles¸tiren, iktidarın canını sıkın öfkelendiren yazılar yazdım. Fikrimi belirttim. Hiçbir örgütün, cemaatin, siyasi partinin veya iktidarın üyesi, mensubu, mas¸ası, militanı degˆilim; olmadım. Ben tek kis¸ilik bir dünyayım kendimce.
Anayasayı ihlal etmedim, anayasayı savundum. Gazetecilik, yazarlık yaptım.
Ve gazetecilik suç degˆildir, ve gazetecilik suç degˆildir, ve gazetecilik suç degˆildir!
Ben benden ibaretim.
Adım Ahmet Turan Alkan. Gazeteci-yazar. Muktedirlerin, zalimlerin canını sıktım, yazı yazdım. Pis¸man degˆilim. Allah’dan gayrı kimseye eyvallah etmiyorum.
Allah beni utandırmasın.
Ben Allah’a tevekkül ettim, ona sıgˆındım. Allah aziz’ül intikamdır.
Mazlumların ahını zalimlerde bırakmaz. Allah imhal eder fakat ihmal etmez.
Nuriye Akman'ın savunmasını dinliyorum. İddianamedeki çelişkileri bir bir sergiliyor. Sohbet eder gibi tatlı dille savunma yapıyor.
Güncel konularla ilgili gündemdeki insanlarla röportaj yapmak nasıl terör örgütüne yardım etmek oluyor? Röportaj yaptığım insanlarla sadece mesleki ilişki kurdum. Bir suç örgütüyle ilişkileri varsa ben bilemem. Darbelere her zaman karşı oldum. Cebir şiddet içeren hiçbir eylemde bulunmadım, bulunan insanlarla tanışmadım.
Gazetecilik suç olamaz.
Yolsuzlukla ilgili yazılar yazmak bir gazetecilik faaliyetidir. Beni yalnızca kendi eylemlerimden dolayı suçlayabilirsiniz. Beraatimi istiyorum.
Ara karar için ara veriliyor.
Koridorda tahliye umudu...
Ama umutlar suya düşüyor.
Mahkeme 5-6 Temmuz'a ertelenirken tahliye kararı çıkmıyor.
Ahmet Turan Alkan, Mustafa Ünal, Mümtazer Türköne, İbrahim Karayeğen, bileklerine kelepçe vurulmuş halde, jandarmaların arasında tek sıra önümüzden geçip Silivri zindanlarının yoluna koyuluyorlar.
Gözüm, arkalarından birbirine sarılıp ağlayan yakınlarına takılıyor, akşam vakti ben de fena oluyorum.