Erkeklerde görülen andropoz döneminin sorunsuz bir şekilde geçirilmesi, uygulanan tedavi yöntemleriyle artık mümkün hale geliyor.
Andropoz nedir?
İleri yaş erkeklerde görülen ani ateş basması,cinsel güç kaybı,dikkat eksikliği,uyku bozukluğu,değişken ruh hali,hafıza kaybı,iş ve sosyal yaşamda verim düşüklüğüyle seyreden dönem;testesteron yani erkeklik hormonundaki düşüş, andropoz olarak değerlendirilmektedir. Bu durumda erkeklik hormonu tamamen ortadan kalkmaz. Buna androjen bir gelişim göstermemekte sadece erkeklik hormonunun azalmasına bağlı olarak bazı yetersizlik sendromu adı verilir. Erkeklerde bu olay kadınlardaki gibi bıçak sırtı belirtileri de beraberinde getirmektedir.
Erkeklik hormonu azalması olan andropozun belirtileri nelerdir?
Andropoz, psikolojik ve bedensel belirtiler ile cinsel yakınmalar ile kendini gösterir. Andropozun psikolojik belirtilerinde; depresif bir ruh hali, sinirlilik, kaygı, motivasyonda azalma ve kronik yorgunluk hissi görülür. Hafıza da olumsuz etkilendiği için unutkanlık problemleri ortaya çıkmaktadır. Hastada var olan bir zihinsel problem andropoz ile tetiklenir. Bedensel belirtilerinde; ani ateş basmaları, yaygın kas ve eklem ağrıları, uyku ihtiyacının artması, halsizlik, işe konsantre olamama gibi durumlar ortaya çıkar. Erkeklik hormonunun düşüklüğü sonrası libido denilen cinsel isteğin azalması görülmektedir. Erkeklerde ileri yaşın getirdiği osteoporoz durumları yani kemik erimesi, andropoz ile ortaya çıkan durumlardan biridir.
Teşhis nasıl konulur?
Çok basit bir kan tahlili ile erkeklik hormonu düşüklüğü ve oranı tespit edilebilir.
Andropozun tedavisi nedir?
Hastaya erkeklik hormonu dışarıdan tablet, iğne ya da cilde yapıştırılan yavaş emilimli bantlar ile verilerek andropoz ile ortaya çıkan bedensel belirtilerin düzeldiği, hastanın kendine güven hissinin geri geldiği, fiziksel ve konsantrasyon gücünün arttığı, cinsel sorunlarda azalmanın kaybolduğu gözlemlenmiştir.
Yaş büyümesi ile prostat büyümesi adayı olan erkeklerde, dışarıdan erkeklik hormonu takviyesi ile prostat kanseri riski de kendini göstermektedir. Prostat kanseri testesteron ile beslenen bir kanser türü olduğu için bu hastalarda öncelikle erkeklik hormonunun yok edilmesine yönelik tedaviler uygulanıyor. Testesteron yüksekliğinin prostat kanserine yol açtığı ispat edilmemiş olsa da, hastada tanı konulmamış bir prostat kanseri varsa bu durum, hastalığın alevlenerek çok hızlı ilerlemesine yol açmaktadır. Dolayısıyla dünyada alternatif tıptan da yararlanılarak, tedavinin bitkisel/doğal yöntemlerle yan etki riski oluşturmadan tedavisi yoluna gidilmekte ve oldukça yüksek başarı yüzdesi yakalanabilmektedir...
Bu konuyla ilgili daha ayrıntılı bilgibi bu adresten adinebilirsiniz
Biyoenerji ve sağlıklı yaşam danışmanı
Ayşet ŞARİFOVA