Etyen Mahçupyan'ın, 'Ermeni aydınlar'ın çoğu palyaço gibi' yazısına Hayko Bağdat sert çıktı...
Akşam gazetesi yazarı Etyen Mahçupyan'ın dün (26 Ağustos Salı) Akşam gazetesinde yayınlanan "Palyaçonun cehennemi" başlıklı yazısında, "Ermeni aydınların çoğunu" , "burunlarına kırmızı toplar yapıştırmış, yeri geldiğinde taklalar atan palyaçolara, onları alkışlayanları da şarlatan ve parazitlere" benzetmesine Hayko Bağdat'tan cevap geldi. "Palyaçolar neticede çocukları eğlendirirler. Saray soytarıları ise çocuklara 'vurun' emrini veren kralları" diyen Bağdat, Mahçupyan'a hitaben, "İktidarı savunurken, mazlumun yanında pozlarıyla devlet sanatçısı gibi davranarak bizleri aşağılamaya utanmıyor musun" ifadesini kullandı.
Taraf gazetesinde yazan Hayko Bağdat'ın, başında "Etyen Abi" hitabıyla başladığı ve blogunda yayımladığı "Palyaço Ermeniler" başlıklı yazısı şöyle:
"Etyen Abi sana meydan okuyorum, kafandan aşağıya bir kova buzlu su dök.
Böylece hem ALS hastalığı için farkındalık yaratılmasına katkı sunarsın hem de uzun zamandır seni kilitleyen hâlden geriye dönmen için bir vesile yakalamış oluruz.
Belki okumayan vardır diye “Palyaçonun Cehennemi” başlıklı yazından bazı tespitlerini kalemim döndüğünce okuyuculara hatırlatarak yazıya başlamak isterim:
– Azınlıklar, kendi zihinlerinde ve küçük dünyalarında Müslümanları aşağıladığı gerçeğiyle yüzleşemedikleri için AKP’nin büyük devrimini göremiyor ve sana saldırıp duruyor.
– Ermeni aydınları diye ortalıkta dolaşanlar Hrant Dink cinayetinden bu yana etraflarını sarmış parazitlerin alkışını almak için burunlarına kırmızı top yapıştırıp palyaçoluk yapıyorlar.
– Bu palyaçolar, Başbakan Ermenilere “afedersin” dedi diye senin üzerinden bir boşalma yaşayarak kendi zavallılıklarına kılıf arıyorlar.
– Sen bu süreçten geleceğin özgür Türkiye’sini görmüş bir aydın olarak, bizler ise gerçek vatandaş olma şansımızı ıskalamış zavallılar olarak çıkacağız.
Peki, niye böyle olduk biz abi?
Karakterimiz mi zayıf?
Derdimizi itibar arayışına, iki alkışa, meşhur olma çabasına falan mı pazarladık?
Mesela hangi talebimizin gerekçesi “Müslümanlardan nefret etme” sebebimizden kaynaklanıyor?
15 yaşındaki Berkin Elvan’ın öldürülmeyi hak ettiğini meydan meydan anlatıp ondan bir “Allah rahmet eylesin” duasını esirgeyen bir adama “yüzyılın devrimcisi” diyemememizin neresini anlamadın?
Roboski’de çoluk çocuğu bombayla öldürüp ardından Genel Kurmay’a teşekkür eden bir anlayışa karşı mesafemizi korumamız burnumuzdaki kırmızı top yüzünden midir?
Bu iktidar Hrant Dink cinayetinin olağan şüphelilerinin tamamına terfi verip soruşturulmalarına mani olmadı mı?
Parazit diye tarif ettiğin bu ülkenin diğer yarısı mı bulacaktı arkadaşımızın katilini?
Kazlıçeşme meydanında “Dink cinayetinin sorumlularını gizlemeyin” diye bir pankart açabilirdik de başörtülülere olan antipatimiz yüzünden mi yolumuz oralara düşmedi?
Başbakan’ın “afedersin, çirkin ve Ermeni” kelimelerini aynı cümlede kurmasına tahammülün var da Yahudilerden birkaçının Sözcü okumasından mı miden bulanıyor bu kadar?
Sen “gerçek vatandaş” olabilmeyi bu iktidara muhalif olan tüm Ermenileri değersizleştirip aşağılayarak mı başarabildin?
Cinayetten sekiz yıl sonra “iki gencin Dink’in yazılarını hazmedememesi meselesidir” diyen Erdoğan’ı samimi buldun da benim haykırdığım adalet talebini mi soytarılık olarak niteliyorsun?
“Dink yaşasaydı AKP’li olurdu” deyip duruyorsun.
Öldürülmüş bir arkadaşımız hakkında böylesi farazi cümleleri nasıl kurabiliyorsun?
Sen vurulsaydın (Allah korusun) “Hrant Abi bugün senin yaptığın hiçbir şeyi yapmazdı be adam” demekten imtina ettiğimizi, böylesi argümanlar kurmaktan utandığımızı göremiyor musun?
Elinde MİT’i, polisi, askeri, yargısı olan bir iktidarı savunurken “mazlumun yanında” pozlarıyla devlet sanatçısı gibi davranarak bizleri aşağılamaya utanmıyor musun?
Niye bu kadar kızgınsın bizlere?
Niye bizlere yazı yazarken öfkeni bastıramıyorsun?
Ettiğimiz iki kelamı palyaçoluk diye aşağılarken sana saray soytarısı diyemeyecek kadar terbiyeli davranma çabamızı niye zorluyorsun?
Çıkardığımız bütün sesleri “azınlıkların genetik bozukluğu” ve “İslam düşmanlığı” olarak duyulması için gösterdiğin çabayı gördükçe kanım donuyor.
Bu “gerçeği tespit etme” çabanın yarısını “büyük devrimci” Erdoğan için kullanabilecek yüreğinin olmamasına çok kızıyorum.
Uzun süredir bizlere çapulcu, kemirgen, vandal deyip duranlara “öyleyiz ulan” deyip duruyoruz zaten.
Şimdi de kaderde palyaço olmak varsa başımızın üstünde yeri var.
Palyaçolar neticede çocukları eğlendirirler.
Saray soytarıları ise çocuklara “vurun” emrini veren kralları.
Senin işin bizden zor be abi.
Allah kolaylık versin…"