Hükümet seçimden önce doları 5,50 TL'nin altında tutmak için Türkiye'nin sermaye açığını gidermesinde hayati bir rol üstlenen ve "sıcak para" olarak bilinen "portföy yatırımları" üzerinde tehlikeli bir oyun oynuyor. Hazine, BDDK, Merkez Bankası ve SPK, döviz almak isteyen yabancı bankaların TL bulamaması için her kapıyı kapattı. Hazine'de gece yarısı uluslararası piyasalarda düşük kurdan zararına döviz satılıyor. Kızılca kıyametin perde arkasını Gölge Bankacı kaleme aldı...
Hazine gece yarısı zararına dolar satıyor
GÖLGE BANKACI
20 Mart’ta yayımlanan
“Dolar alanlar yandı mı?” başlıklı makaleyi şu cümlelerle bitinmiştim: “Bu da gösteriyor ki vatandaş, damat Berat ve kayın pederi Recep Tayyip Erdoğan ne derse tersini yapıyor.
Onlar “düşecek” dedikçe dolar toplayanlar krizde paraya para demiyor.
Ben ne mi yapıyorum?
Bir müşterimin 130 bin dolarlık alım emrini az evvel bitirdim. Onun dekontlarını arşive kaldırıyorum.”
BÜYÜK FIRTINANIN HABERCİSİ: 22 MART
Gelecek fırtınayı haber vermeye çalışmıştım. 22 Mart Cuma günü büyük fırtınanın habercisi küçük fırtına koptu.
Dolar ve euro 40 kuruştan fazla arttı. Hükûmet yine komplo teorileri ile krizi geçiştirmeye çalışsa da bu sefer arka tarafta kan gövdeyi götürüyor. Bankacılar panikte. Kimsenin yarın ne olacağına dair tahmini yok.
Merkez Bankası net rezervlerinde günlük düşüş artık "milyar dolar" ile ifade ediliyor.
REZERVLER İKİ GÜNDE 2 MİLYAR DOLAR ERİDİ
Son kur şokunun en büyük sebebi döviz rezervlerinin tehlike sınırına gelmesidir. Merkez Bankası’nın (TCMB) net rezervleri geçen ay 33 milyar dolar, 15 Mart’ta 21,8 milyar dolar. Bu kadar kısa müddette 11,2 milyar dolar rezerv kaybı bütün bankacılar için “kırmızı alarm” demektir.
Kamunun açıklarını kapatmak için Merkez Bankası’nı kullanmak çok tehlikelidir.
Son iki günde net rezervler 2 milyar dolar daha azaldı. Kamu ağırlıklı satışları duymayan kalmadı.
GÜVENLİ LİMAN ARAYIŞI
Yaklaşan seçimin sonrasına dair belirsizlik, ABD ile füze krizi ve ekonomik kriz üçlüsünde en basiretli yatırım, gemiyi güvenli bir limana bağlamaktır.
Klasik tasarruf aracı altın ile birlikte döviz ilk tercih edilecek yatırım vasıtaları. Nitekim 1 Ocak 2019’dan beri bankacılar bu temayüle göre hazırlık yapıyor. Fırsatın bulan döviz birikimini artırıyor. Kara günler için…
22 Mart Cuma günü piyasa biraz da “Gara gara düşünüyorlar.” diyen Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a hiç unutumayacağı bir ders vermek istedi. Yabancı, devlet kâğıtlarında zaten aylardır net satıcıydı.
MERKEZ BANKASI KAMUYA AVANS MI VERİYOR?
Hisse senetleri de enflasyon ve kur baskısı ile tat vermiyordu.
Rezervlerdeki eksilmenin en bariz sebebi BOTAŞ gibi kamu kurumlarına döviz enjeksiyonunun Merkez Bankası üzerinden yapılmasıydı. Başka sebepleri de var, fakat o kısmı saklı tuttu TCMB.
Seçimden sonra kapatmak şartıyla döviz ödemesi olan kamu kurumlarına avans verildiği konuşuluyor.
Hükümet seçim harcamalarını finanse etmek için 3 ayda 10 milyar dolar döviz borcu aldı. Bu bir rekor.
YABANCILAR, HÜKÛMETİN NE YAPTIĞINI BİLİYOR
Yabancı hükûmetin ne yapmak istediğini anında fark etti ve dolar toplama işini hızlandırdı. Seçim harcamaları yüzünden üç ayda kevgire dönen bütçede hara kalmayınca euro-dolar tahvilleri satıldı.
Üç ayda 10 milyar dolar borçlanma tarihi bir rekor.
TL’nin değer kaybedebileceğine dair JP Morgan’ın raporuna benzer onlarca rapor var. Rakamlar günden güne daha vahim hal alıyor.
JP Morgan’ı günah keçisi ilan etmek yerine haklı ikazlarına kulak verilmediği için TL, 22 Mart şokuna maruz kaldı TL. Sadece herkes için biraz erken yarı final oldu.
KISA GÜNÜN KÂRI
O gün görüldü ki Türkiye faizi de kurları da belli bir mertebede tutabilecek mukavemete sahip değil. Siz koz verirseniz yerli-yabancı fark etmez kendi lehine kullanacaktır.
Merkez Bankası’nın şokun yaşandığı saatlerde maçı tribünden seyrettiğini görenler daha da cesaretlendi. Meydan boş kalınca o gün 2018 yılı ağustos ayından sonraki en yüksek kârını yapan bankalar oldu.
LONDRA’DA NE OLDU?
Gelen fırtınayı fark edemeyen TCMB’nin daha sonraki adımları panik halinin eseriydi. Haftalık repo ihalesini iptal ederek güya TL musluğunu kıstı. İçeride musluklar kısılınca döviz arayan herkes İngiltere’nin yolunu tuttu.
Başkent Londra’da 2011’de TCMB’nin o günkü ileri görüşlü ve işini bilen kadrolarının tesis ettiği swap (takas) piyasasında tek kelime ile kızılca kıyamet koptu (Bakınız Grafik 1).
GRAFİK 1: Londra'da swap işlemlerinde TL'nin gecelik faizi önce yüzde 88'e çıktı. Faizde yüzde 95 sınırı da aşıldı. Faiz bir ara yüzde 230 seviyesine kadar çıktı.
Türkiye’de 95 milyar liralık repo pazarını kapanınca bankalar Londra’da swap üzerinden TL bulmayı denedi. Herkes okyanustan küçük bir havuza düşünce haliyle havuzdaki suyun kıymeti arttı.
GECELİK FAİZLER RESMEN UÇTU
Gecelik faizler yüzde 25’ten yüzde 230’a kadar yükseldi. Faiz artışının acısı seçimden sonra çıkacak. Türkiye kendi açtığı bir pazarda tezgâhları boşalttı. Yatırımcıyı çekmek için senelerdir verilen emek heder edildi.
Merkez Bankası, TL’yi azaltarak döviz kurunu aşağı çekmeyi hedefledi ki kısa vadede bundan sonuç aldı.
YABANCI YATIRIMCI OLUP BİTENİ NOT ETTİ
Ancak yabancı bankalar ve yatırımcılar kendilerini aldatılmış, kapının önüne konulmuş gibi hissediyor.
Borsa İstanbul’da satış dalgasını sebebi tam da bu. Neticede Türkiye’de hisse senedi piyasasının yüzde 60’ı tahvilin yüzde 70’ini yabancıların elinde.
“Döviz almak için ihtiyaç duyduğu TL’yi Merkez Bankası vermiyorsa yabancılar ellerindeki TL kâğıtlarını satarak buna çözüm bulurlar.” diye kimsenin aklına gelmedi herhalde.
Kendi hatalarının, iş bilmezliklerinin faturasını yabancı yatırımcıyı düşman gibi göstererek örtbas eden Merkez Bankası, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK), Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) ve Hazine günü kurtarmış gibi görünse de hepsi ellerindeki son kozları oynadı.
HAZİNE’DE TANZİM SATIŞ MASASI
Hazine’de her gece Bloomberg terminalleri açık ve Türkiye’de piyasa kapalı iken dışarıda kur fazla artmasın diye satış yapıyorlar.
Hazinecileri broker gibi kullanıyor damat Berat Albayrak. Bankacılar arasında “Hazine tanziminde zararına dolar satışları” esprisi dolaşıyor.
Şaka bir yana Hazine ve kamu bankaları döviz piyasasına giriyor ve suni şekilde fiyatı aşağı çekmeye çalışıyor.
Yabancılar da “bizim derenin taşı ile bizim kuşları avlamaya kalkıyorlar” diye bıyık altından gülüyor.
BORSA'DAKİ SATIŞI NASIL DURDURACAKSINIZ?
Türkiye’nin elinde döviz fazlası olsa bir ihtimal kur aşağı çekilebilir. Bir an için kurların aşağı geldiğini farzedelim. Pekâlâ Borsa İstanbul ve devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) ne olacak?
O iki pazardaki satışları kim karşılayacak?
Şayet doların 5,50 TL altında bir yerde olmasına ikna olsaydı yabancı yatırımcı bir noktada döviz satıp tahvil ve hisse senedinde alım yapardı.
Yabancı cenahında böyle bir temayül olmadığı gibi tam aksine "TL'yi sat" dalgası sürüyor. Bu da demek oluyor ki tehlike geçmedi...
Borsa İstanbul cuma gününden beri serbest düşüşte. 26 Mart'ta yüzde 1,96 değer kaybeden BİST 100 endeksi 97 bin 379 puana geriledi.
BİST 100 bin üzerine çıksada orada tutunamıyor.
Yurt dışı borçlanmada iflas riskine karşı yaptırılan sigorta primi CDS'e göre belirleniyor. Türkiye'nin CDS'i 415 puana kadar yükseldi.
Türkiye’nin kredi temerrüt takası diye bilinen CDS’i 415 puana kadar yükseldi. İki hafta evvel 270 seviyesindeydi. Swapta faiz uçtu, DİBS’te ve BİST’te satan satana. Bu piyasalar yatışmadan “dövizde çalkantı bitti” diyenler kendini kandırıyor.
TÜRKİYE SICAK PARA OLMADAN KIPIRDAYAMAZ
Türkiye’ye sıcak para Borsa’dan çok DİBS ve swap işlemleri vasıtasıyla girer. Sene başından bu yana yabancı fonların satış yaptığı DİBS pazarında faizlerin yükselişi sürüyor.
10 yıllık DİBS’te getiri yüzde 18’e yaklaştı. 2 yıllıkta faiz yüzde 20’ye çıktı. Ellerinde TL tahvil bulunduran fonlar döviz alarak zararlarını azaltmaya çalışıyor.
Hazine'nin iki yıllık tahvil faizi son iki günde yüzde 18'den yüzde 20'ye çıktı. Aynı oran geçen sene yüzde 11 seviyesindeydi.
TCMB’nin hâla ikna edici bir izah getiremediği F/X rezervlerindeki gerileme, euro-tahvillerin de cazibesini azalttı.
OYNAKLIK HAD SAFHADA
ABD doları veya diğer rezerv para birimleri ile Türkiye arasındaki faiz farkının arbitrajına biz “carry trade” diyoruz.
Carry trade yapanlar genelde kur riskini azaltmak veya ölçmek için dolar/TL opsiyonlardaki oynaklığı (volatilite) takip eder. Pazartesi itibarıyla opsiyon volatilitesi 2018 yılı ekim ayından bu yana en sert yükselişini kaydetti.
Yerli bankaları dolar-TL swaplarında yüzde 50 civarında zımni faiz ödeyecek ki bu veri TCMB’nin swap limitlerini yüzde 10’dan yüzde 20’ye niye genişlettiğini açıklıyor.
YERLİ BANKALAR DA ZARAR GÖRECEK
Yerli bankalar, umumiyetle döviz fazlalarını Londra’da TL ile takas ederek krediler için ihtiyaç duyduğu kaynağı temin eder.
Merkez Bankası seçime kadar doları göstermelik indirmek için bütün bu dinamikleri altüst etti. Enkazı da kendisi kaldırmak mecburiyetinde. Londra’da olup bitenler ve o grafikteki dimdik çizginin karşılığı hepimizi zor günlerin beklediğidir.
Gecelik işlemlerde kemik sesleri geliyor. Hükümetin tek derdi seçime kadar doları 5,50 TL civarında tutmak. Sonrası tufan.
Türkiye'de bankalardaki mevduatın yüzde 52'sini döviz hesapları teşkil ediyor. Döviz tevdiat hesaplarının payı 2011'de yüzde 28'e inmişti.
BANKA HESAPLARI BİLE GÜVENDE DEĞİL
Makaleyi bitirmek üzereyken bir arkadaşım aradı. Büyük bir müşterisinin özel melodisi ile çalmış cep telefonu.
Döviz tevdiat hesabındaki tutarın tamamını Avrupa ülkelerinden birindeki şubeye aktarmak istediğini söylemiş o müşteri.
Sebebini sormuş. “Görünen köy kılavuz ister mi?” sorusu ile cevap vermiş.
Arkadaşım, ”Yarın mesaiye başlar başlamaz ilk işim büyük müşterimin verdiği swift talimatını işleme koymak olacak.” dedi.
Olmayan tedbirlerin işe yaradığını ve doların düştüğünü zannedenler ne kadar erken sevindiklerini anladıklarında çok geç olacak.
Bankacılara bir müddet daha uyku yok!
NOT: Bir sonraki makalede AKP'li siyasetçi ve işadamlarının Türkiye'den paralarını nasıl çıkardıklarının perde arkasını sizlerle paylaşacağım...
----------------------------------------