HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş: En acil ihtiyacımız olan şey barıştır

HDP Eş Genel Başkanı Demirtaş: En acil ihtiyacımız olan şey barıştır
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "En acil ihtiyacımız olan ertelenemez ihtiyacımız olan şeye, barışa susamış bir halkın barış duygularını, barış özlemlerini bir kez daha bütün dünyaya ilan etmek için yola çıktık." dedi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve beraberindeki milletvekili heyeti, Muş'un Varto ilçesini ziyaret etti. Varto ilçe merkezinde yüzlerce kişi tarafından karşılanan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş seçim otobüsünden halka hitap etti. Varto'ya geliş amacını açıklayan Demirtaş, "Öncelikle Vartolu, Varto halkını bir bütün olarak bu son dönemlerde yaşadığı saldırılar, bu son dönemlerde karşı karşıya kaldığı baskı ve katliam tutumlarını hem kınamak hem de halkımızın yanında olduğunu göstermek ve hem de sizin iradenizin önünde saygı ile eğilmek üzere buradayız. Bu meydanla sizlerle defalarca buluştuk, her gelişimiz barışa vesile olsun istedik. Her gelişimiz ülkemizin dört bir köşesinde çözüme, kardeşliğe, huzura vesile olsun istedik. Arkadaşlarımız ile birlikte Cizre'den başlayarak bir barış yürüyüşüne çıktık. En acil ihtiyacımız olan, ertelenemez ihtiyacımız olan şeye, barışa susamış bir halkın barış duygularını, barış özlemlerini bir kez daha bütün dünyaya ilan etmek için yola çıktık. Bugün bir kez daha Varto'dan bu meydanda haykırmak istiyoruz." şeklinde konuştu.

"EN ÇOK SİLAHA SARILAN İKTİDARLAR EN HIZLI KOLTUKTAN DÜŞEN İKTİDARLAR OLDULAR"

Daha sonra isim vermeden AK Parti iktidarına seslenen Demirtaş, şunları söyledi: "Sizler savaşta, sizler kıyımda, katliamda geleceğinizi görüyor olabilirsiniz. Sizler bir kez daha bu topraklara savaşı dayatarak ölümü dayatarak kendi iktidarınızı kurtarmayı hesaplayabilirsiniz. Ama çok uzun yıllar çektiğimiz acı deneyimler, bütün bu savaşla geçen, ölümle geçen yıllar gösterdi ki en çok kapıdaki iktidarlar, en çok silaha sarılan iktidarlar en hızlı koltuktan düşen iktidarlar oldular. Çiller dönemini hatırlatmak isteriz, Demirel dönemini hatırlatmak isteriz. Onlardan daha fazla savaşa, silaha sarılan oldu mu? Onlardan daha fazla katliama sebep olanlar oldu mu? Ama savaştıkça kaybettiler, savaşı yükselttikçe kaybettiler, bak sonları nerde şimdi."

Kürt sorununun demokratik siyasetle çözüleceği mesajları veren Demirtaş, "Ama Kürt sorunu; Kürtlerin hakkı, hukuku, dili, kültürü, demokratik talepleri ne silahla bastırılabilir ne de halk silahla ortadan kaldırılabilir ne de halk silahla korkutulabilir. Sorunun çözümü çok basit, öyle uzun uzadıya tespitlere, tartışanlara gerek yok. Bakın Varto halkı, sizler kendi köyünüzde, kendi kasabanızda, şehrinizde, mahallenizde sadece onurunuzla yaşamak istiyorsunuz. Kürt sorunu dediğimiz bir onur meselesidir. İnsanın anadili Kurmanci, Zazaki, Kürtçe, Arapça, Ermenice, Türkçe ne ise nece konuşuyorsa yani Allah onu nasıl yaratmışsa, yani anasından hangi dili öğrenmişse onu yasaklamayacaksınız. Ona hakaret edemezsiniz. İstediği dilde okula gidecek, istediği dilde efendim devlet dairesinden hizmet alacak, istediği dilde şehirde konuşurken korkmadan konuşacak, çarşıda dolaşırken Kürt olduğundan korkmayacak. İstanbul'da Kürt olduğu için saldırıya uğramayacak, Alanya'da Kürt olduğu için işyeri yakılmayacak. Fakir fukara inşaat işçisi mevsimlik işçisi sadece Allah onu Kürt olarak yarattığı için yakılmayacak." ifadelerini kullandı.

"AKP ZANNEDİYOR Kİ KÜRTLER 13 YILDIR BURALARDA YAŞIYOR"

AK Parti'yi sert bir dille eleştiren Demirtaş, şöyle devam etti: "AKP zannediyor ki Kürtler 13 yıldır, 2002'de olar iktidara geldiğinden beri burada yaşıyor zannediyorlar. Kürtler binlerce yıldır bu topraklarda. Kürtlerin vatanını kendi tarihini, medeniyetini, geçmişini inkar etmeyeceksiniz. Bakın onlar çok basittir, bunları çözmek için ne operasyona gerek var, ne silaha ne çatışmaya nede anaların akan gözyaşına gerek var. Fakat bunları eğer bunları konuşarak, müzakere ederek, masada çözmeyi kabul etseler onların iktidarı açısından koltukları açısından tehlike olacak. Yoksa Türkiye açısından Türkiye'nin selameti açısından Türkiye'nin birliği açısından bir tehlike olmayacak. Ama gördüler ki konuşarak çözmek, bu işi müzakere ile çözmek HDP'yi büyütüyor. Kürtleri Türkiye'de büyütüyor bunu gördüler, Türkiye'yi büyütüyor. Ama aynı zamanda AKP oy kaybediyor onu gördüler. 7 Haziran'da baktılar ki konuşarak, medenice bu işi çözmek AKP'ye 400 vekil kazandırmıyor, işte çıktılar itiraf ettiler. Madem bize oy yok size de yaşam yok, size de hayat hakkı yok diye düğmeye bastılar. Varto'nun değerli halkı size zulümleri, ölümleri, işkenceleri görmüş, tatmış yaşamış insanlarsınız. Bir kez daha başımıza bu felaketleri getirmek istenmezse bundan korkacak, geri adım atacak halimiz yok. Ama biz savaştan taraf değiliz. Biz çatışmadan taraf değiliz. Bakın Cizre'den bu yana arkadaşlarımızla niye yollardayız. Sizler bize oy verdiniz. Bütün Vartolular neredeyse yüzde yüz. Her biriniz. Sorunlarımızı demokratik siyasetle çözün talimatıdır, emridir bizim için. Şimdi biz bu emri yerine getirmek sizin verdiğiniz talimatları yerine getirmek için yollardayız."

"AKP 400 VEKİL İÇİN BÜTÜN ÜLKEYİ YAKIP YIKABİLİR"

AK Parti'nin 400 milletvekili için yakıp yıkabileceğinin altını çizen Demirtaş, "AKP 400 vekil için bütün ülkeyi yakıp yıkabilir. Çılgın olabilirler, çıldırmış olabilirler. Silahtan başka savaştan başka gözleri hiçbir şey görmüyor olabilir ama biz Kürt gençlerine asla savaşı, şiddeti önermiyoruz. Biz varız biz. Silaha gerek yok, seçtiğiniz vekiller olarak en önde biz olacağız. Varto halkı bundan emin olsun Halkların Demokratik Partisi asla şiddetten, silahtan Kürt gençlerin kanı ve canı üzerinden asla bir çözüm önermedi, önermiyoruz. Kürt gençlerinin fedakar fedai olduğunu biliyoruz, kahraman olduğunu biliyoruz, halkı için canını ortaya koyduğunu biliyoruz. AKP'nin ve devletin akılsızlığa ulaşmış her türlü politikasıyla çılgınlığıyla biz baş edebiliriz. Yıl 2015 bütün dünyada sesimizi duyurabilecek gücümüz var. AKP ne kadar çılgınlaşırsa çılgınlaşsın onu durdurabilecek bir halk ordumuz var, halk ordumuz." ifadelerini kullandı.

Savaş, kan, gözyaşı dursun diye uğraştıklarını vurgulayan Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Çatışmanın hiçbir türlüsü kabul edilemez diyoruz. Ölümün hiçbir türlüsünü içimize sindiremiyoruz diyoruz. Askerin, polisin, gerillanın önemi yok hiçbiri içimize sinmiyor. Biz bu ölümleri durduralım diyoruz. Bir yandan barış için geziyoruz ama şunu da biliyoruz; çatışmanın da savaşın da bir ahlakı vardır ahlakı. Siz burada bir kadını işkence ile katlettikten sonra onun bedeni üzerinden bir halka onursuzluğu dayatırsanız karşınızda çelikten bir irade görürsünüz. Zannediyorsunuz o fotoğrafla birlikte Kürtler korkarak teslim olur diye. Ülkenin Başbakanı, Cumhurbaşkanı eğer biz o koltukta olsaydık, eğer burada güvenlik güçleri o alçaklığı yağmış olsalardı ertesi, gün onun hesabını soramazsak ya istifa ederdik yada bu ülkeyi terk ederdik utancımızdan. Ama bunlarda utanma, ar yok. Soruşturma açan valiyi görevden aldılar. Sen misin o güvenlik güçlerine soruşturma açan. Yani bu kadar ahlaksızlığı, seviyesizliği içine sindirebilecek kadar çılgınlaşmış durumdalar."

"Nedir bunların derdi biliyor musunuz?" diye soran Demirtaş, hükümeti şu sözlerle eleştirdi: "Ülke, vatan, millet değil; koltuktan iktidardan başka hiçbir sevdaları yok. Defalarca söyledik, burada memleketi koruyan vatan, millet, Sakarya adı altında operasyon yürütenler vallahi vatan için savaşmıyorsunuz kusura bakmayın. Saray için sizi savaştırıyorlar, saray. Mevzu vatan, millet değil. Varto halkı bölünmek için mi sokaklarda hayır. Varto halkı bölünmek için mi HDP'ye oy verdi hayır. Batıya Türk halkına kardeşlik elini uzatmak için HDP'ye oy verdi. HDP'ye verilen her oy biz birlikte yaşamak istiyoruz, ama özgürce ama eşitçe ama onurlu bir yaşam istiyoruz diyenlerin oyuydu. Şimdi ortada güçlü bir birlik birlikte yaşama iradesi varken ne oldu da 7 Haziran seçiminden sonra ülke bölünüyor, biz ülkeyi böldürtmeyeceğiz diye neden bu kadar büyük operasyonlar yaptırıyorsunuz. Ülkede bölünme tehdidi yok, ülkede bölünmek isteyen yok. İstenen şu işte burada tutukladığınız eş başkanlarımız, hiçe saydığınız belediyelerimiz bunlar bizi tanısın istiyorsunuz."

"VALİ VE KAYMAKAMLARIN DA SEÇİLMESİNİ ÖNERDİ"

Öz yönetime değinerek vali ve kaymakamların da seçilmesini öneren Demirtaş, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kaymakam olmasın, vali olmasın, ha olsun, oluyorsa onlar da seçimle gelsin. Buyursun kaymakam adayları halkın huzuruna çıksın, buyursun vali adayları halkın huzuruna çıksın. Halk kimi isterse kaymakam yapsın, vali yapsın. Bunun neresi yanlış, bunun nesi bölünmedir, neresi tehlikedir."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın muhtarları sık sık toplamasını eleştiren Demirtaş, "Kendisi her hafta ülkenin dört bir tarafından muhtarlar topluyor. Fukara muhtarlar da mecburen gidip onun nutuklarını dinliyor. Ne diyor muhtarlara, biz asla seçilenleri ezdirmeyiz. Madem seçilmişleri ezdirmezsin, madem muhtarlara kıymet veriyorsun, muhtarlık nedir biliyor musun? Osmanlıca'da muhtarlık özerklik demektir özerklik. Muhtarlığın Türkçesi yeni Türkçesi özerkliktir özerklik. Muhtarlığa ne kadar önem verdiğini söylüyor halk özerklik isteyince ben size bu ülkeyi böldürmem diyor. Bu kadar çelişki olur mu? Seçilmişlere madem kıymet veriyorsun o halde buyurun yönetimi değiştirelim. Her yerde belediye başkanlarına yetki verelim kaymakamlığı, valilikleri kaldıralım. Atanmışların diktasına son verelim. Mahallede köyde şehirde her yerde seçilmişler yönetsin. Varto bunu istediği için başına getirmedikleri kalmadı. Cizre, Nusaybin, Sur sadece ben seçilmişlerim tarafından yönetilmek istiyorum artık yeter atanmışların baskısından bıktım dediği için başlarına bunlar geliyor." şeklinde konuştu.

"ANKARA DA DUYACAK KANDİL DE DUYACAK"

Kaymakam ve valilerin şahsıyla bir sorun yaşamadıklarını ifade eden Demirtaş, "İyisi var kötüsü var. Bizim derdimiz sistemledir, kişilerle değil. Kaymakam ve Muş valisi kendine güveniyorsa aday burada seviliyorsa seçilir. 1 Kasım seçimleri artık Türkiye'de yeni bir sayfa yeni bir tarih açabilir ondan sonra artık sonuç neyse herkes kabul edecek. Yenilen güreşçi inşallah 1 Kasım'dan sonra güreşe doyacak. HDP güçlendikçe bu topraklarda barış umudu büyümüş olacak. Bütün bu badireleri, bütün bu katliamları atlatmanın tek yolu bu fırtınalı günlerde birbirimizin elini bırakmamaktır. Hep birlikte direnirsek herkes sesimizi duymak zorunda kalacak. Ankara da duyacak Kandil de duyacak. Biz barış istiyoruz ateşkes olmalı ve söz siyasete bırakılmalı. Siyasetle sorunlarımızı çözebileceğimizi herkese göstermek zorundayız. HDP 80 milletvekiliyle bütün parti yapısıyla kadınıyla, genciyle bu barışı sağlamak için elinden ne geliyorsa yapacak." dedi.

"SAVAŞIN SÜRDÜRÜLMESİNİN NEDENİ AKP'DEKİ SESSİZLİKTİR"

Savaş politikasından bağımsız olan bütün partileri seslerini yüksetltmeye çağıran Demirtaş, "CHP de AKP de, savaştan rahatsız olanlar sesini fazla yükseltmeliler. Bizler savaş dursun dediğimiz noktada CHP ve AKP içinden de aynı güçte bir ses çıkarsa savaş sürdürülemez. Bugün savaşın sürdürülmesinin nedeni AKP'deki sessizliktir. Sırf koltuk uğruna bu savaşa sessiz kalırsanız yazıktır. CHP'de sesler çıkıyor ama yeterli değil onların da daha güçlü bir şekilde Ankara'dan eğer bu savaşa dur deme iradesi çıkarsa bir gün bile savaş sürmez, yeniden müzakereye dönülür." şeklinde konuştu. CİHAN
14 Eylül 2015 15:50
DİĞER HABERLER