HDP, Silvan'da sokağa çıkma yasağı için Meclis Araştırması istedi

HDP, Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağıyla ilgili Meclis Araştırması açılmasını istedi.

HDP Grup Başkanvekili İdris Baluken tarafından verilen araştırma önergesinde, "02 Kasım-15 Kasım tarihleri arasında Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde ilan edilen sokağa çıkma yasağı süresince devlet güçleri ve paramiliter güçler tarafından Silvan halkına, STK temsilcilerine ve milletvekillerimize yönelik uygulanan şiddetin ve sivil katliamlarının araştırılması amacıyla Anayasa'nın 98. İç Tüzüğün 104'üncü ve 105'inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ve teklif ederiz." ifadeleri kullanıldı.

7 Haziran seçimlerinden sonra Silvan'ın, AK Parti hükümetinin yetkisi altındaki devlet güçleri ve paramiliter güçler tarafından savaş alanına çevrildiğini iddia eden Baluken, 5,5 ay içerisinde Silvan'da 6 defa hukuksuz sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini savundu. 2 Kasım 2015 ile 15 Kasım 2015 tarihleri arasında ilan edilen son sokağa çıkma yasağında devlet güçleri ve onlara eşlik eden paramiliter güçler tarafından uygulanan hukuk, ahlak ve insanlık dışı şiddet, Türkiye halklarının hafızasından yüz yıllar boyunca silinmeyecek vahşet görüntülerini açığa çıkardığını ileri sürdü.

Baluken, gerekçe bölümünde şu görüşlere yer verdi: "Silvan halkı tarafından ortaya konan ve demokratik müzakere konusu olan yerinden demokrasi taleplerini, hendekleri bahane ederek kriminalize etmeye çalışan ve Silvan halkına tank, top, keskin nişancılar ve roketatarlar eşliğinde saldırmanın haksız gerekçesi sayan AKP ve emrindeki güçler, sekiz sivil yurttaşımızı katletmiştir. Kimi evinin önünde, kimi yaralanan insanları kurtarmaya çalışırken katledilen yurttaşlarımızın isimleri şöyledir: Müslüm Tayyar, Sertip Polat, Engin Gezici, İsmet Gezici, Rıdvan Us, Mehmet Gündüz, Yakup Sinbağ, Süleyman Güleç.

Bu grupların saldırıları neticesinde 20.000 ile 25.000 arasındaki yurttaşımız göç etmiş, daha doğru ifadeyle devlet politikasının cebir ve zoru sebebiyle bu yurttaşlarımız yerinden edilmiştir. 90'larda bile belirli bir yerleşim yerinde, bu kadar kısa sürede, bu sayıda yurttaş yerinden edilmemişti. Binalara top atışlarının yapılması, askerler- Özel Harekâtçılar ve paramiliter grupların evlere girip yakması, keskin nişancılar tarafından sivil yurttaşların hedef alınması, vekillere halka destek olmamalarını amaçlayan öldürmeye yönelik saldırıların yapılması, bir kahvehanenin gündüz ortası içerisinde insanlar oturuyorken Özel Harekâtçılar tarafından taranması gibi iddia olmayan, bilakis kanıtları elimizde bulunan saldırılar Silvan'daki insanlık tarihinin en utanç verici görüntülerinin oluşmasına neden olmuştur.

Yasağın kalkması ve bu katliamın durdurulması için Silvan'da olan Eş Genel Başkanımız Figen Yüksekdağ'a ve vekillerimize yönelik öldürücü saldırılar düzenlenmiştir. Eş Genel Başkanımıza ve vekillerimize yakın mesafeden hedef alınarak saldırılar gerçekleştirilmiş, dahası vekillerimizin bulunduğu evlere yönelik top atışları yapılmıştır. Silvan'da yaşanan yaralanmalarla ilgili Acil 112'ye ulaşan vekillerimize 'Emniyet izin vermediği için yaralıları alamıyoruz' cevabı verilmiştir. Silvan'da savaş hukukunun bile hiçe sayıldığının en net göstergesi bu örnektir.

Yasağın kalkması ile birlikte Silvan'da çatışmaların olduğu Tekel, Mescit ve Konak mahallelerine giren vekillerimiz, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve ilgili meslek örgütleri mensupları kelimelerin kifayetsiz kalacağı bir vahşet ve faşizm tablosu ile karşılaşmışlardır. Devlet güçlerinin ve eşliğindeki paramiliter güçlerin nefretini en iyi gösteren örneklerden biri harap ettikleri bir evin içerisinde bulunan kafes içerisindeki evcil kuşların bile kafalarını kesmiş olmalarıdır. Böylesi korkunç bir tablonun mimarı olan gruplar, belli ki devlet içerisinde cezasızlık zırhına ve yerel mülki otoriteyi, mevcut yasaları tanımama yetkisine sahiptir. Nitekim bu tespitin kanıtı Silvan'da bu paramiliter güçlerin duvarlara yazdıkları faşist, cinsiyetçi, nefret içeren vb. yazılamalardır. Her biri insanlığa yönelik nefreti gösteren ve hendek üzerinden kurulan güvenlik yalanının değil, katliam yapmanın esas amaç olduğunu gösteren bu yazılamalar, insanlık düşmanı bir zihniyeti ifade etmektedir.

Her saniyesi yeni mikro faşizmler, katliamlar, yerinden etmeler, nefret ve kin yaymalar içeren ve 02-15 Kasım aralığında gerçekleşen sokağa çıkma yasağı esnasında meydana gelen katliamların açığa çıkarılması için TBMM'nin araştırma komisyonu aracılığıyla devreye girmesi gerekmektedir. Ulusal ve uluslararası hukuk kurallarının, insanlık ve diğer tüm değer normlarının devre dışı bırakıldığı bu saldırıların araştırılması bir zaruriyettir." CİHAN
19 Kasım 2015 16:22
DİĞER HABERLER