Hedefteki bir kadın

8 Mart Dünya Kadınlar Günü dün kutlandı. Kadınlarımız çağdaş Batılı ülkelerin çoğundan kötü durumda. Kadın hukuk dışında gelenek, şiddet, eşitsizlik ve ayrımcılıkla kuşatılmış bir durumda. Türkiye’de egemen olan idelojilerden hiçbiri gerçek kadın-erkek eşitliğini savunmuyor ne yazık ki. Bu açıdan hepimizi uzun ve zorlu bir mücadele bekliyor. Evet kadınlar toplumda zor durumda ama özellikle birinin durumuna dikkat çekmek istiyorum bugün. Artık onu tanıyorsunuz. Adı Pınar Selek. Mısır Çarşısı patlamasının baş sorumlusu gösterilmek isteniyor. Patlamanın gerçek nedeni nedense ısrarla görünmek istemediği için, Selek olmayan bombadan bir kez daha mahkum olma tehdidiyle karşı karşıya. Uzmanlar ısrarla “patlamaya neden olan bomba değil, gaz kaçağı” diye rapor verdi. Yargıtay ise uzmanların vardıkları bu sonucu görmezden geldi. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu bu davayla ilgilenmez çünkü Selek ne ordu komutanı, ne de başsavcı. Sadece bir bilim kadını. Üstelik İstanbul Üniversitesi’nde görev yapıp CHP’den Meclis’e girip bayrak mitingleri düzenleyen cinsten değil. Tıpkı öğrencilerini ikna odasına alıp ‘’Başınızı açın’’ diyecek cinsten olmadığı gibi. Tam tersine, kıyıda kenarda kalmışla ilgilenen biri. Sokak çocukları, sahipsiz kadınlar, Kürtler gibi... Belki de bu tercihinin bedelini ödetiyor birileri ona. Amargi’nin geçen hafta düzenlediği basın toplantısında Yargıtay kararıyla ilgili şu çelişkilere dikkat çekildi: “Pınar Selek’e hiçbir sorgusu sırasında patlamayla ilgili tek bir soru sorulmadı, sonra bir anda ortaya bir sanık çıkarılarak suçlanıverdi. Sonradan ifadesini ‘baskı ve ağır işkenceler altında’ verdiğini söyleyen sanık Abdülmecit Öztürk... Öztürk önce, baskı altında Pınar’la birlikte eylemi gerçekleştirdiklerini söyledi, sonra da ‘Pınar Selek’i tanımadığını’ defalarca açıkladı. Yıllardır sorduklarımız hala bâki: Hiçbir bulgu ve suç delili ile desteklenmeyen ve Öztürk’ün hukuk skandalına dönen, baskı ile alındığını belirterek red ettiği ifade tutanağı nasıl kabul edilebilir? Ayrıca, patlama ile ilgili ifadesi dahi bulunmayan ve beraat eden Pınar Selek yeniden yeniden suçlanır da, ‘eylemi yaptım’ diyen Öztürk’ün beraatinin kesinleşmesi nasıl açıklanır? Bugün artık farkındayız ki, bu hukuki değil, sadece ve sadece politik bir dava... Mağdurlar, dışlananlar ve haksızlığa uğrayanların yanında; eşitlik ve özgürlük için mücadele eden, dürüst ve etkili bir sosyal bilimcinin, bir yol arkadaşının toplum için barış ve adalet mücadelesi. Dolayısıyla, bu dava Pınar’la aynı uğurda çalışanların, bizlerin davası.’’ Evet, İsmail Beşikçi bir zamanlar düşünce suçu davalarıyla cezaevlerinde çürütülmüştü. Şimdi olmayan bombaların üzerinden oynanıyor oyun. Hrant Dink zanlılarını özenle koruyan sistemin çıkardığı gaza artık dayanılmıyor. Kerpiç evler Erzincan’daki deprem öldürmedi 57 yurttaşımızı kerpiç evler öldürdü. Televizyondaki görüntüleri izlerken Doğubeyazıt’taki kerpiç evimiz geldi gözümün önüne. Tavanını Ruslar’dan kaldığı söylenen rayların güçlendirdiği kerpiç evimiz. Çamur aslında bildiğimiz. Yıkılınca un ufak olan cinsten. Dünyanın en güçlü 20’nci ekonomisi olabiliriz ama depreme karşı önlemde Şili’nin çok gerisindeyiz. Bu sadece bir köyü vuran depremin bilançosu. Büyük kent merkezlerinde meydana gelecek benzer bir depremin sonucunu düşünmek bile korkunç. Deprem liginde kaçıncıyızdır acaba?
09 Mart 2010 08:22
DİĞER HABERLER