Van’da gözaltına alındıktan sonra helikopterden atılmasıyla gündem olan Osman Şiban’a, ‘örgüt üyesi olmak’ iddiasıyla 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Van’ın Çatak ilçesinde ‘helikopterden atılan Osman Şiban hakkında ‘örgüt üyesi olmak’ iddiasıyla açılan davanın 3. duruşmasında karar çıktı.
Mersin 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya Şiban katılmazken, avukatı hazır bulundu. Savcı, bir önceki mütalaasını tekrarlayarak, “örgüt üyeliğinden” ceza talep etti.
Yapılan savunmaların ardından kararını veren mahkeme, Şiban’a “suçun işleniş biçimi, suçun işlendiği zaman ve yer, suç kastının yoğunluğu, meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı” gerekçe göstererek 6 yıl ceza verdi.
Daha sonra mahkeme, önce cezayı arttırarak 9 yıl hapis cezasına çevirdi, sonra cezada indirim yaparak 7 yıl 6 aya indirdi.
Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre, Şiban’ın yurtdışı çıkış yasağının devam edeceği belirtildi. Avukatlar, karara itiraz edecek.
NE OLMUŞTU?
Van’ın Çatak ilçe kırsalında operasyona çıkan askerler tarafından 11 Eylül 2020’de gözaltına alındıktan iki gün sonra yoğun bakım ünitesinde oldukları ortaya çıkan iki kişiden Servet Turgut gördüğü ağır işkence nedeniyle yaşamını yitirmiş, ağır yaralanan Osman Şiban ise günler sonra taburcu edilmişti.
O dönem Bağımsız İstanbul Milletvekili olan Ahmet Şık, Turgut ve Şiban’ın durumuna ilişkin hem olay yerine gidip yaptığı incelemeleri hem de görgü tanıklarının anlatımlarını raporlaştırmıştı.
Meclis’te düzenlediği basın toplantısıyla raporu açıklayan Ahmet Şık, Osman Şiban’ın anlatımlarına da raporunda yer vermişti.
Anlatımlarına yer verilen Osman Şiban, helikopterde dövülmeye başlandıklarını, indikleri askeri kışlada helikopterden itildiklerini ve burada toplanan 100’den fazla asker tarafından linç edildiklerini söylemişti.
Ahmet Şık da raporun sonuç kısmında şunları kaydetmişti:
Yani faillerin yalanı, müdafilerin gerçeğine dönüşmüş, olayın aslını oluşturan kitlesel bir dayak ve linç işkencesi gölgede kalmış demek yanlış olmayacaktır. Halen tedavisine devam edilen Osman Şiban’ın yere inen helikopterden askerler tarafından arkadan itilerek beton zemine düşürülmesini ‘Atıldık’ diyerek ifade etmesi, ‘Helikopterden atıldılar’ iddiasının yaygınlaşmasında rol oynadı. Osman Şiban’ın anlattıklarından yola çıkılarak, Servet Turgut’un ölümüne, kendisinin de ağır yaralanmasına neden olan olayın sebebinin helikopterden atılma değil, kitlesel dayak olduğu anlaşılmaktadır.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise Şiban’ın ağır yaralı kurtulduğu, Turgut’un ise yaşamını yitirdiği işkence vakasıyla ilgili, helikoptere bindirilmelerinden sonrasına değinmeden yaptığı açıklamada, her iki yurttaşı da ‘milis’ ilan etmişti. “Hüküm vermiyorum” diyen Soylu, hem idari hem de adli soruşturmanın sürdüğünü söylemişti.
Diğer yandan Uluslararası Af Örgütü, Türkiye’ye yazdığı mektupla, iki yurttaşa yapılan işkenceden sorumlu olanlar hakkında açılan soruşturmanın hangi aşamada olduğunu sormuştu. Mektupta, olayı açığa çıkaran gazetecilerin serbest bırakılması da istenmişti.
Yaşananları haberleştirip ülke gündemine sokan Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Adnan Bilen ve Cemil Uğur ile JinNews muhabiri Şehriban Abi’nin yanı sıra gazeteci Nazan Sala ev baskınlarında gözaltına alınıp, “Devlet aleyhine toplumsal olayları haber yapmak” iddiasıyla tutuklanmışlardı.
“Örgüt üyeliği” ile suçlanan gazeteciler ilk duruşmada tahliye edildi.