Askerlerce gözaltına alındıktan sonra helikopterden atıldığı hastane raporuyla tespit edilen Servet Turgut’un yoğun bakımdaki solunum cihazına bağlı fotoğrafı ortaya çıktı.
Van'ın Çatak ilçesinde operasyona çıkan askerler tarafından 11 Eylül’de Osman Şiban ile birlikte gözaltına alındıktan iki gün sonra yoğun bakımda ortaya çıkan ve helikopterden atıldıkları hastane raporuyla doğrulanan Servet Turgut’un yoğun bakımdaki ilk fotoğrafına ulaşıldı.
Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre, halen uyutularak tedavi gören ve yaşam tehlikesi süren Turgut’un, solunum cihazına bağlı olduğu, yüzünün kan ve morluklar içinde olduğu görülüyor.
Her iki vatandaşın aileleri, hastane önünde bekleyişi sürerken, avukatları işkence uygulayanlar hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
Osman Şiban'ın kardeşi Cengiz Şiban, olay günü askerlerin köy meydanında kendilerine diz çöktürüldüğünü ve ölümle tehdit ettiklerini söyleömişti.
Gördüğü işkence fotoğraflara yansıyan ve hafıza kaybı yaşayan Osman Şiban’ın kardeşi Cengiz Şiban, kardeşinin Mersin’de esnaflık yaptığını ve yaz aylarında mahalleye geldiğini belirtmişti.
Mahallede altı ev olduğunu ve daha önce yetkililerden aldıkları izin üzerine mahallelerine dönüş yaptıklarını kaydeden kardeş Şiban, “Köye gideceğimizi söyledik. Onlar da hiçbir sıkıntı olmadığını ve köye dönüşlerin ‘serbest’ olduğunu söylediler. Her yıl Mayıs ayında köye gelip 5- 6 ay kalıyoruz. Bu sürede tarlalarımızı ekiyoruz. Kışa yakın Mersin’e gidiyoruz” ifadesini kullandı.
Olay günü mahalleye uzak noktalarda çatışma seslerinin geldiğini ve sonrasında helikopterler hareketliliğin yaşandığını anlatan Şiban, şöyle devam etti:
“Keşif sonrası askerler indirildi. O gün yaylalara gitmedik. Sadece Servet Turgut tarlasına gitti. Sonrasında helikopter köyün ortasına iniş yaptı ve askerler bizi çağırdı. Meydanda diz çöktürdüler. ‘Buraya terörist gelmiş’ dediler. Biz de ‘bilmiyoruz ve görmedik’ dedik. Yetkililerden bizi, ‘Neden bilmiyorsunuz. Bizim acımız var, içimiz yanmış’ dedi. Kimlik istediler. Kimliklerimizi alıp, ‘Biz köyden gidene kadar burada diz çökeceksiniz, gittikten sonra ayağa kalkacaksınız’ dedi.”