Camide nefeslerinin farkına varmışlar. Şimdi kiminin elinde gitar, kimininkinde keman, bendir, ney ve darbuka, caminin yolunu tutuyorlar.
Her türlü müziği çalıp söyleyebiliyorlar. Gençler "Hem eğleniyoruz, hem de kötü alışkanlıklardan korunuyoruz." diyorlar. Grup Nefha çağrılan her yere gitmiyor, gittikleri konserler ise bedava.
''Bambu ağacı hiçbir ağaca benzemez. Önce tohumu ekilir, sulanır, gübrelenir. Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Aynı işlem ikinci, üçüncü, dördüncü ve nihayet beşinci yıl da tekrarlanır ama ağaç filiz vermez. Beşinci yılın sonuna doğru bambu topraktan başını çıkarır, yeşermeye başlar. Altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 25 metre boyuna ulaşır. Bir bakmışsınız sabrınızla çöller yeşermiş." Bu sözler Kadı Mehmet Camii İmamı Mustafa Erdem'e ait. Çünkü o da sabırla ekip emek verdiği tohumların meyvesini tam 5 yıl sonra almış: Grup Nefha...
Bir cami düşünün yaşlıların vakit namazından diğer vakit namazına geldikleri, sonra kapısına kilit vurdukları bir mekân olmaktan çıkmış, 8 yaşından 25 yaşına kadar birçok gencin vaktini dolu dolu geçireceği bir mekân olmuş. Bu gençler ellerinde gitar, keman, bendir, ney, darbuka gibi enstrümanla her gün caminin yolunu tutmuş. Hatta bu gençler camide oluşturdukları dostluklarla tiyatro, sinema, gezi, futbol ekipleri kurmuş. Hat, ebru, musiki gibi sanat dallarına yönelmiş. Hikâyemizin kahramanları bir cami bünyesinde oluşmuş, Kasımpaşa'da oturan aynı mahallenin çocukları...
Cami halk okulu ve irfan mektebidir
Bundan 5 yıl önce Antalya'dan İstanbul Kasımpaşa'daki Kadı Mehmet Camii'ne tayini çıkan İmam Mustafa Erdem, geldiği günlerde mahalle çocuklarının zararlı alışkanlıklarına şahit olmuştur. Bir şeyler yapmak gerektiğini, caminin sadece namaz kılınan atıl bir mekân olmadığını düşünmektedir. Ona göre cami halk okulu ve irfan mektebidir. Bu yüzden cami halkın istifade edeceği, toplumun gelişmesine katkı sağlayacak bir yer haline getirilmelidir. İmam Erdem, bu düşüncelerle iki haftada bir camide seminerler düzenler. Bu seminerler camideki vaazlardan farklıdır. Oyuncu Şenol İpek, Oktay Usta, Uzman Psikolog Özkan Şenol, eğitimci yazar Sait Çamlıca gibi konuklar ağırlanır. Mustafa Erdem, cami bünyesinde yaptığı bu çalışmalardan dolayı Diyanet ve Beyoğlu Müftülüğü'nden teşekkür belgesi de alır.
Yaz ayları gelince yine farklı projeler peşine düşmüştür. Bir gün bu düşünceler içindeyken camiye gelen bir genç dikkatini çeker. İşte o genç, projesinin bel kemiği olacak neyzen Yusuf Bilkil'dir. Hafız olan Bilkil, 4 dil biliyor, org, piyano, bendir, darbuka, ney, gitar, yan flüt olmak üzere 7 enstrüman çalıyordur. Mustafa hocayı dinleyen Bilkil, tereddütsüz projeye katılır. İkili kolları sıvar ve camiyi bir kültür merkezine dönüştürür. Camideki yaz Kur'an kursunu sadece iki saat ders dinlenen klasik yapıdan çıkarırlar. Amaç, farklı alanlarda çocukları hem eğlendirmek hem camiyi sevdirmek hem de eğitimden bıktırmadan ufuk kazandırmaktır. İşte bu projeden ortaya çıkar Grup Nefha...
Başbakan'ın karşısında çalmışlar
Grup Nefha üyeleri, camiye gelen aynı mahallenin çocukları. Sekiz kişilik grubun 4'ü Antalyalı, 4'ü Rizeli. Enstrümanla tanıştıklarında tek nota bile bilmiyorlarmuş. Yusuf hoca gecesini gündüzüne katmış onlar için. Şimdi çoğu iki enstrüman çalıyor. Hem de Türk sanat musikisi, mevlit, türkü, pop, rock, enstrümantal... Ne isterseniz hem çalıp hem söylüyorlar. Cami etkinliklerinde çalan grubun ünü yayıldıkça, düğün, mevlit, sünnet, kandil, randevulara yetişemez olmuşlar. Fırat Kültür Merkezi'nde beş yüz kişiye konser bile vermişler. Ekip son olarak Başbakan Tayyip Erdoğan'ın karşısında bir düğünde çalmış. Bu kadar koşuşturma içinde kaç para alıyorlar dersiniz? Grubun solisti Yusuf Bilkil'e kulak verelim: "Her yere gitmiyoruz ama gittiğimiz yerlerden de para almıyoruz. Bizim için önemli olan, Allah rızası için toplanılmış yerlerde müziğimizle insanlara nefes aldırmak."
Mustafa hocanın hayalleri büyük. O, grup üyelerinin şımarmadan, ayakları yere basarak ilerlemelerini istiyor. Büyüdükleri zaman musiki hayatlarını devam ettirmelerini ve edebiyle, hayat tarzıyla, vakar larıyla örnek olmalarını arzu ediyor.
Başlayış da 'nefha' ile oldu bitiş de 'nefha' ile olacak
'Nefha' kelimesinin Hicr 29 ve Secde 9 ayetlerinde geçtiğini, bizi var eden nefes ve Yaratıcı'nın kendi ruhundan içimizdeki ilhamı olduğunu söylüyor grubun solisti Yusuf Bilkil: "Yaradan, kişiye kendi ruhundan nefha vermiştir. Sûr'a üfürüş de nefhadır. Başlayış nefha ile oldu, bitiş de nefha ile olacak. O nefhayı duyurmaya çalışıyoruz." 21 yaşındaki Bilkil, Şam Üniversitesi'nde Arap Dili Edebiyatı ve Halk Konservatuarı okumuş. 6 yaşında hafız olan Bilkil, İslami ilimlerle meşgul. Küçük yaşlarda harçlıklarını biriktirip şan ve solfej dersleri almış. Ender Doğan gibi TRT sanatçılarından dersler almış. Bilkil'in yüzden fazla bestesi var: Tasavvuf, pop, rock, enstrümantal, mevlit, aykırı...
"Kur'an'ı elimden düşürmedim. Amacım, Kur'an yolunda olmak. Kur'an'ı anlamak, yaşamak iki kapak arasını okumak değildir. Hayatı anlamak, yaşamaktır." diyor Bilkil. Grup Nefha'nın serencamını ise şöyle anlatıyor: "Bundan beş yıl önce Mustafa hocamla tanıştıktan sonra iki neyzen bir ritim başladık. 'Bir sene ders vereyim, sonra bırakayım.' diyemezdim. Çocukların meraklarını keşfetmelerini sağladık. 'Gitarla camiye gel.' dediğimizde çok şaşırdılar. 'Allah' derken elimizde bendir tutuyoruz ama gitarla da bunu yapıyoruz. Biz bunlardan faydalı işler çıkarmaya çalışıyoruz."
Hem eğleniyoruz, hem kötü alışkanlıklardan uzağız
İmran Kızakoğlu (19): 5 yıldır ney üflüyorum. Bu kadar ilerleyeceğimi düşünmüyordum. Yusuf abim başından beri planlıyormuş. Elimizi bırakmadı. Ney, benim için çok farklı. Bütün duygularımı neye aktarabiliyorum. Çok farklı şeyler yapabilirdik ama bizi maddi manevi zararlı alışkanlıklardan korudu. Arkadaşlarımdan kopmayı asla istemem. Eserlerimizle kalıcı olmak istiyoruz.
Mevlüt Arslan (17): Bendir ve keman çalıyorum. Grubumla birlikte ilk önce topluma dâhil olduğumu hissettim. Kendime güvenim geldi. Zararlı alışkanlıklardan da korundum. Çok keyif alıyorum ve çok şey öğreniyorum.
Yaşar Kurfeyiz (17): Bir yıldır gitar çalıyorum. Çok iyi arkadaşlıklar kurdum. Benim için sosyalleşme süreci oldu. Birlikte İngilizce bile çalışıyoruz.
Burak Erdem (17): Özel Pera Güzel Sanatlar Lisesi'nde okuyorum. Hedefim oyuncu olmak ama 5 yıldır üflediğim neyi asla bırakmayı düşünmüyorum. Bir yandan da gitar çalıyorum. Bizim aramızda kardeşlikten öte bir şey oldu. Çünkü eğlenceli vakitler geçirirken birbirimizden birçok şey öğrendik.
Muhammed Erkan (16): 11 yaşında hafız oldum. Camideki Kur'an okumalarına yardımcı olmak için başladım. Şimdi korodayım ve bendir çalıyorum. Camimiz bir kültür merkezi gibi işliyor. Camiye gitmeyince özlüyoruz.
Recep Kun (17): Ben korodayım. Daha yeniyim ama gitar ve ney öğreneceğim. Gruba katıldıktan sonra okulderslerimdeki başarım da yükseldi. Yusuf abimiz her konuda yardımcı oluyor.
Bahadır Erdem (12): Darbuka, bateri ve bendir çalıyorum. Gitara başladım. Arkadaşlarım 'bize de öğret' diyorlar. Grubumdan hiç kopmadan müzisyen olmak istiyorum.
AYŞE TOSUN