Yargıtay ve Danıştay üyelerinin görevine son veren düzenlemeye yargı camiası sert tepki gösterdi. Yargıtay eski Başkanı Selçuk, “Buna benzer değişiklikler ancak ihtilal dönemlerinde görülebilir. Toplum çok şey yitirir” uyarısı yaptı. TBB Başkanı Feyzioğlu, “Yargı ile bu denli oynanmaz” dedi. YARSAV Genel Sekreteri Tarhan, iktidara ait yargının amaçlandığını söyledi.
Hükümetin, yüksek yargıyı dizayn etmek için planladığı kanun değişikliği Meclis'e sunuldu. Anayasa'daki hakimlerin azledilemeyeceği hükmüne rağmen Yargıtay ve Danıştay üyelerinin tamamının görevine son veren tasarı, yargı camiasında tepkiyle karşılandı.
711 YARGI ÜYESİNE TASFİYE
İktidarın Meclis'e getirdiği düzenlemeyle Yargıtay ve Danıştay başkanları, başkanvekilleri, başsavcı, başsavcı vekilleri ile daire başkanlarının dışındaki 711 yüksek yargı üyesinin görevi kanun yürürlüğe girdiği anda sona eriyor. Holdinglerden vakıflara, okullardan hastanelere kadar birçok yere hukuksuzca atanan kayyımlara da yasal zırh getirilerek tazminat davalarının devlet aleyhine açılabileceği belirtiliyor.
HUKUK DÜZENİNDE HİÇ KİMSE CESARET EDEMEZ
Yargıtay eski Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk: Anglosakson sistemiyle Kara Avrupası sistemi birbirine karıştırılıyor. 2007 Anayasa tasarısında da karıştırılmıştı. Anglosakson sistemindeki yüksek mahkeme ve diğer mahkemeler ile Kara Avrupası'ndaki Yargıtay, Danıştay Anayasa Mahkemesi ve öbür mahkemeler arasında çok başkalık vardır. Anglosakson sisteminde yüksek mahkeme yargıçlarının nasıl seçildiği bellidir. Öbür mahkemelerin yargıçlarını halk seçer. Süresi biten tekrar seçilebilir. Seçilemezse yargıçlıktan ayrılır. Kara Avrupası sisteminde ise yargıçlar seçimle gelmez, bürokrasinin içinde başarı derecelerine göre belli yerlere gelirler. Bu ikisini karıştırırsanız sistemi çökertirsiniz.
Ayrımında olmaksızın hukukta köklü bir değişime yol açılacak. Sistem artık ne AngloSakson sistemi, ne de Kara Avrupa sistemi olacak. Dolayısıyla her şey alt üst olacak. Yetersiz bilgiyle ve kopyalarla sistem değiştirilemez. Buna benzer değişiklikler ancak ihtilal dönemlerinde görülebilir; sağlıksız sonuçlar yaşandığında toplum kendine gelir, ama çok şey yitirilir.
YAPANLAR PİŞMAN OLURLAR
Olağan hukuk düzeninde bunlara hiç kimse cüret edemez, düşünmez bile. Yapanlar da yaptıklarına pişman olacaklar.
CEMAAT BAHANE AMAÇ KENDİLERİNE AİT YARGI
YARSAV Genel Sekreteri Leyla Köksal Tarhan: Yargıtay üyelerinin değişiklikten haberi yok. Bunlar tamamen gizli kapalı kapalılar ardında tasarlandı. Kararnameye yüksek sesle itiraz etmemizin altındaki nedenlerden biri de buydu. İstinaf mahkemelerinin faaliyete geçmesi nedeniyle ‘Yargıtay ve Danıştay içtihat mahkemesi olacak' gerekçeleri var. İstinaf mahkemelerinin kanunu çıkalı 10 yıl oldu. Buna rağmen Yargıtay ve Danıştay'ın kadrolarını şişirdiler. Şimdi de istinaf mahkemeleri ve Cemaat'le mücadele görünürdeki neden. Cemaatçiler gidecek diye bir algıları var, tam tersine her yerde tek ses olmak amaç. HSYK'da da Danıştay'da da Yargıtay'da da... Adliyelerdeki sulh ceza yargısı, özel yetkilendirilmiş savcılar ve ağır ceza mahkemeleri ile ilk derece mahkemelerini bir şekilde şe- killendirdiler. Sıra yüksek mahkemeye gelmişti. İstedikleri totaliter rejime giden başkanlık sisteminin tam oturması, yargıdan da ses gelmemesi, iktidara dokunanlara ilişkin kararların istedikleri gibi çıkması yani tamamen kendilerine ait bir yargı oluşturma derdindeler.
ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ ŞART
Bu torba yasa değişikliğiyle yapılacak bir düzenleme değil. Anayasa değişikliğini zorunlu kılıyor. Çünkü Anayasa'da Yargıtay ve Danıştay üyeliği statüsü var ve orada bir süre öngörülmemiş. Askeri darbelerden sonra yapılan uygulamalar gibi yasayla Anayasa'yı yok sayıyorlar. 12 Eylül'den sonra Danıştay'da bu şekilde bir tasfiye süreci olmuştu. Bir de Sırbistan'da yapıldı. Bütün yargıç ve savcıların görevine son verip sonra da kendi istedikleri gibi bir yargı oluşturmuşlardı. 5-6 yılı aşan bir mücadeleden sonra yargıçlar ve savcılardan bir kısmı dönebildi.
KAYYIM HUKUKSUZLUĞUNA YASAL KILIF
Hukuk ve Hayat Derneği Başkanı Avukat Mustafa Kocadağ: Düzenlemeyle pervasızca görev yapan, şirketleri iflas noktasına getiren kayyımlara, ‘cesur olun, hukuksuzluklarınıza son sürat devam edin' mesajı veriliyor. Kendilerine tazminat davası açılamayacağını bilen kamu görevlileri de işi yargı kararlarını uygulamamaya kadar götürüyorlar. Bunun örneğini polis koleji öğrencilerinin polis akademisine kaydolmalarına ilişkin verilen Danıştay kararında gördük. Kayyımlara koruma zırhı getiren tasarıyla birlikte holdinglere, şirketleri, hastanelere, okullara aklınıza gelebilecek her türlü ticari işletmeye kayyım atayan bunu siyasi amaç olarak güden siyasal iradenin yapılan hukuksuzlukları kişisel bazda koruma altına alma çabası olarak görüyoruz. Yargıtay ve Danıştay üyelerinin görevine son verilmesi hakimlik teminatının ayaklar altına alınmasıdır. Ülkemizde seviye olarak düşmüş olan yargı teminatı ve hakim bağımsızlığı ilkesi tamamen ortadan kaldırılacak. Düzenlemeden bir an önce vazgeçilmeli.
SAKINCALI ANAYASA'YA AYKIRI
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu: Maalesef siyasi iktidarın yargıya dair bugüne kadar yaptıkları bundan sonra yapacaklarına dair bize güven vermiyor. Elbette yargı teşkilatı içinde devlet dışı bir hiyerarşik yapılanma kabul edilemez. Ancak bununla mücadele ediyorum diye yüksek mahkemelerini tamamen siyasi iktidarın istediği kişilerle donatmak da aynı derecede sakıncalıdır. Böyle bir durumda, yargı gücü de bir tek kişinin elinde toplanmış olur.
SIFIRDAN YAPILANMA OLUR
İstinaf mahkemelerine ilişkin kanuni düzenleme 2005'te yapıldı. İstinaflar çalışmaya başladığında Yargıtay'ın iş yükünde azalma olacağı da biliniyor. Buna rağmen önce 2010'da, sonra 2014'te bu iktidar, yüksek mahkeme üye sayılarını her seferinde yaklaşık yüzde 50 olmak üzere 2 kere artırdı. Bu defa ise Anayasa'ya uygunluk kaygısı hiç taşınmadan mevcut üyeliklerin sona erdirilerek Yargıtay ve Danıştay'ın sıfırdan yeniden yapılanması istenmektedir. Oysa Anayasa'da aksine bir hüküm yer almadığı için Yargıtay ve Danıştay üyelikleri yaş haddi doluncaya kadar devam eder. Kanun tasarısı Anayasa'nın Yargıtay ve Danıştay üyeliklerini düzenleyen maddesine ve hukuk devletinin özüne aykırıdır. Olağanüstü dönemler olağanüstü çareler gerektirir” denilerek anti demokratik uygulamalar olağanlaştırılamaz. Yargı ile bu denli oynanamaz.
BATIRAN KAYYIM NEDEN SORUMLU OLMASIN
Şirketleri ‘kayyım' eliyle gasp edilen Koza İpek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Akın İpek, kayyımlara devlet zırhı getiren torba yasaya tepki gösterdi. Düzenlemenin ‘kayyımlara suç işleyin merak etmeyin' demek olduğunu söyleyen İpek, sosyal medyadan şu tepkiyi gösterdi: “İşini yapan kayyımın, bu zırha neden ihtiyacı olsun?
SUİSTİMALİ DEVLET KORUYOR
Koza İpek Grubu'nun yeraltı doğal kaynakları 15 milyar dolardan fazla. Önü kesilmeseydi Türkiye'nin yeraltı kaynaklarını ekonomiye kazandırabilecek yüzde yüz yerli sermayeli tek Türk şirketiydi. Bütün sorun burada. Paralel, maralel saçmalık. Ne paraleli? Kanuna uyan paralel olmaz. Paraleller kayuna uymayanlardır. Kayyımlar bu şirketi batırırsa, parçalayıp satarsa neden sorumlu olmasınlar? Şahsi suistimal olur ise neden devlet korusun? Milkiyet hakkı ve tasarrufunun kayyımlara geçmesi ne demek? Her düşünceden aklı selim insanların bu saçmalığa dur deme vakti çoktan geldi.”
Özgür Düşünce