Belçika merkezli İnsan hakları kuruluşu olan Solidarity With OTHERS, 'Kız Çocukları Davası: Kolluk Fezlekesindeki Hukuksuzluk' başlıklı bir rapor yayınladı.
Rapora göre, teyide muhtaç bir ihbar, kız çocuklarını ve üniversite öğrencilerini hedef alan aylarca süren bir takibe dönüştü. Günlük sosyal aktiviteleri (ders çalışmak, arkadaşlarını ziyaret etmek, bowlinge gitmek) keyfi bir şekilde “terör eylemi” olarak sınıflandırıldı.
Takip sonucu hazırlanan keyfi *Kolluk Fezlekesi* bir domino etkisi oluşturdu:
Zaten siyasi baskı altında olan hakimler ve savcılar, kitlesel tutuklamaları meşrulaştırmak için Kolluk'tan gelen bu manipülatif kurguyu kullandılar. Zorla alınan ifadeler, ailelerin fişlenmesi ve “hayatın olağan akışına aykırı” gibi muğlak suçlamalar iddianamelerin temelini oluşturdu.
Kız Çocukları Davası'nda bir örneğini gördüğümüz üzere, binlerce insan bir hukuksuzluk döngüsü içinde Türkiye'nin yargı mekanizmasının içine çekilmiştir:
Polis “delil” üretmekte,
Savcılar suçlamaları bunun üzerine kurmakta,
Yargıçlar kurgunun altına imza atarak karar vermektedir.
Son raporumuz 'Kız Çocukları Davası: Kolluk Fezlekesindeki Hukuksuzluk' tek bir Kolluk raporunun nasıl zincirleme bir adaletsizlik reaksiyonunu başlatabileceğini göstermektedir.
Raporun İngilizce versiyonuna ulaşmak için
TIKLAYIN