Bir Nehir Yangını; hayata, farkındalığın ışığıyla bakan; ancak hüzünlü bir yüreğin katışıksız terennümleri ve iç çekişleridir.
Modernizmin insan hayatına ve toplumun değerlerine vurduğu güçlü darbenin meydana getirdiği yıkımın hüznü, hemen hemen bütün şiirlerin satır aralarında güçlü bir sesle dile getirilir.
İnsanın derin gurbetinin hüznü bu şiirlerde bazen bir sitem, bazen bir haykırış ve çoğu zaman da vuslat anına özlemin yoğun coşkusuyla dile getirilir. Ancak bu hüzün, kalıcı ve ümit kırıcı bir durum değil, daha çok gurbette oluşumuzun meydana getirdiği, insanın var oluşuyla ilgili bir çile ve ızdırap olarak karşımıza çıkar. Hal böyle olunca hüzün, ruhu olgunlaştırıcı ve gönlü onaran bir duygu olarak şiirlerin içerisinde arz-ı endam etmektedir.
Nesil Yayınlarından çıkan Bir Nehir Yangını kitabında şair, kâinata nakış gibi işlenen güzelliklerin farkına varmanın, görünenin arkasındaki görünmeyen asıl gerçeğe sevdalanmanın ve kâinatın mayası olan aşkın efsunlu dünyasında söz söylemenin derin endişesini bütün satırlarının arkasına gizlemiştir. Bir arayış ve arınış öğretisinin kadim kültürümüze serpilen köklerine sıkıca tutunan dizeler, kaybettiğimiz değerlerin peşine kanat takan ve ötelerin ötesine özlem duyan bir yürek çırpınışını gözler önüne sermektedir.
Bir başka açıdan söyleyecek olursak Bir Nehir Yangını; bulanık bir nehirin, büyük bir aşk yangıyla arınarak, çok arzuladığı sonsuzluk denizine kavuşma arzusunun kitabıdır.