Herkes dolara hücum ediyor

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) hükûmetinin nisan ortasından beri dövize olan talebi kısmak için aldığı polisiye tedbirlere rağmen, vatandaşlar "güvenli liman" olarak gördükleri dolara yönelmeyi sürdürüyor. Döviz hesapları 202 milyar doları aştı.

Yeni tip Koronavirüs (Covid-19) salgını, Türkiye'de ekonomik kriz şartlarını giderek ağırlaştırıyor. Vatandaşlar ise ekonomideki kötü gidişata karşı kendini güvende hissetmek için dövize yöneliyor. 

Ekonomi yönetiminin son üç ayda TL işlem yasağı gibi polisiye tedbirlere rağmen, Türkiye’deki yabancı para mevduatlarının toplamı 202 milyar doları aştı. Uzmanlara göre, ekonomiye güven sağlanmadıkça dolar ve euroya olan talep sürecek.

Hükûmetin son aylarda attığı tüm adımlara rağmen, Türkiye’de vatandaşlar dolar almaya devam ediyor. Merkez Bankası’nın verilerine göre 26 Haziran haftasında vatandaşların döviz hesaplarındaki toplam tutar, bir önceki haftaya göre 575 milyon dolar arttı. 

Böylelikle Türkiye’deki toplam döviz mevduatı 202 milyar 213 milyon dolara çıktı. Yaşanan artışın 273 milyon doları bireysel hesaplardan; 302 milyon doları ise tüzel hesaplardan kaynaklandı.

"BİRİKİMLERİNİ ENFLASYONA KARŞI KORUMAK İSTİYORLAR"

İktisatçılara göre, Türkiye’de ekonomiye olan güven pandemi ile birlikte daha da zayıflamış durumda. 

İktisatçı Murat Sağman, vatandaşların dövize olan taleplerinde kısa süreli azalmalar olsa da, genel eğilimin döviz hesaplarının artması şeklinde gerçekleştiğini söylüyor. 

Bunun en büyük sebeplerinden birinin ekonomiye olan güvensizlik olduğunu dile getiren Sağman, "Bununla birlikte şu anda Türk Lirası’nın getirisi çok düşük, neredeyse yüzde 6-7 civarında." diyor. 

Vatandaşların yüzde 12’yi aşan yıllık enflasyondan korunmak için dolar ve euroya yöneldiğini ifade eden Sağman, "Bir yandan döviz alımı sürerken, diğer yandan dövizini satanların da çok sınırlı olduğunu görüyoruz." diye konuşuyor. 

Doların iki haftayı aşkın bir süredir 6,85 TL seviyesinden işlem gördüğüne de dikkati çeken Sağman şunları söylüyor: "Bu dönemde kuru sabit tutmak için döviz alımları kamu bankaları tarafından karşılanıyor. Muhtemelen dolar kuru bir süre daha bu seviyelerde kalacak."

HÜKÛMET POLİSİYE TEDBİRLER ALMIŞTI

Hükûmet, toplumda dolara olan talebi zayıflatmak amacıyla 24 Mayıs’ta, döviz ve altın alımlarına uygulanan vergiyi beş kat artırmış ve binde 2’den yüzde 1’e çıkarmıştı. 

Serbest döviz fonlarına uygulanan stopaj oranı da yüzde 0’dan yüzde 5’e çıkarılmıştı. Ancak aradan geçen beş haftada, vatandaşlar dolar ve euro almaya devam etti. 

Uzmanlara göre, önümüzdeki dönemde de birikimlerini korumak isteyen vatandaşların dövize ilgisi sürecek. DW Türkçe’ye konuşan İstanbul Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sinan Alçın, özellikle dolara olan talebin son birkaç yıldır dikkat çekici seviyelere ulaştığını söylüyor.

"DÖVİZ EN ÖNEMLİ TEMİNAT OLARAK GÖRÜLÜYOR"

2018 yılı ağustos ayındaki kur şoku sonrasında dolar kurunun 7,24 TL seviyelerine gelmesi ile birlikte hane halklarının birikimlerini dövizde değerlendirmek için daha istekli olmaya başladığını dile getiren Prof. Alçın, "O dönemde şirketlerin 220 milyar dolara ulaşmış bir dış borçları vardı. Bu şirketler de vadesinde ödenmek üzere dolar birikimlerini artırma yoluna gittiler." diye konuşuyor.

Alçın, şöyle konuşuyor: "Bu hesaplar bir güvence olarak yerinde duruyor ve sürekli üstüne eklenerek çoğalıyor. Son 2,5 yıldır ekonomide yaşanan sıkıntılar ve üstüne gelen pandemi süreci, tüketimde de çok ciddi ertelemeler yol açtı. Bu da vatandaşları için birikimlerinin güvenli liman olarak gördükleri dolarda tutmaları sonucunu getiriyor."

YABANCI SERMAYE TÜRKİYE'Yİ TERK EDİYOR

Son bir yılda Türkiye’deki döviz hesapları 185 milyar dolardan 202 milyar dolara yükselirken, toplam mevduatlar içinde dövizin payı ise son beş yılda yüzde 33’ten yüzde 48’e çıktı. 

Türkiye’de bir yandan dolarizasyon artarken, diğer yandan sermaye piyasalarındaki yabancı çıkışları da dikkati çekiyor. 

Merkez Bankası verilerine göre, yabancıların haziran ayında hisse senedi portföyleri ve devlet iç borçlanma senetleri (DİBS) portföylerinden toplamda 598 milyon dolarlık çıkış yaşandı. 6 aylık toplam sermaye çıkışı 11 milyar dolar.

Geçen yıl ayını dönemde ise bu portföylerde 313 milyon dolarlık artış sağlanmıştı. Korona krizi sebebiyle tüm gelişmekte olan ülkelerden bir sermaye çıkışı yaşandığını belirten Prof. Dr. Sinan Alçın’a göre, Türkiye’nin kredi risk priminin diğer ülkelere göre yüksek olması Türkiye’deki sermaye çıkışlarını olumsuz etkiliyor. 

Alçın, "Geldiğimiz noktada Türkiye ekonomisi döviz konusunda bir fasit dair içerisinde kalmış gözüküyor." diyor.

04 Temmuz 2020 11:25
DİĞER HABERLER