'Herkese yaptığın muameleyi bana yapma'

'Herkese yaptığın muameleyi bana yapma'
İşine son verilen bir işçi bakanlık binası önüne gelerek Bakan Topçu'ya derdini anlatmaya çalıştı. Fakat Topçu, işçiyi "Herkese yaptığın muameleyi bana yapma.” diye azarladı.
Kültür ve Turizm Bakanı Yalçın Topçu bakanlık binası önünde işlerine son verilen bir grup işçi ile muhatap olunca, "Siz burada durun da ben şeye gidiyorum.” dedi. Bir işçinin “Bundan sonra ne olacak bakanım.” sözüne Topçu, "Herkese yaptığın muameleyi bana yapma.” karşılığını verdi.
 
Kültür ve Turizm Bakanlığı ile ona bağlı vakıfta çalışırken iki kurumun  anlaşmazlık üzerine işlerine son verildiğini söyleyen bir grup işçi, tepkilerini dile getirmek üzere bugün öğle sıralarında bakanlık binasının önüne geldi. Bakan Yalçın Topçu ile bakanlık ana kapısı önünde karşılaşan işçiler, dertlerini anlatmaya çalıştı. Bakan ile ayaküstü kısa bir diyalog yaşayan işçiler, bakandan birkaç kez "Siz burada durun da ben şeye gidiyorum.” cümlesini duyabildi. 


Bakan Topçu'nun gitmesinden sonra Yüksel Karataş ile Kemal Algen grup adına Cihan Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.

Bakanlıkta yaklaşık 20 yıldır çalıştıklarını, yöneticilerin kendileriyle ilgilenmediklerini öne süren Karataş, 20 Ekim itibariyle işi bırakacaklarını söyledi ve devamında, "Bakanlık üst düzey yöneticileriyle vakıf adına çalışıyorduk, vakıf arasında çıkan anlaşmazlıktan sonra vakıf karar aldı personelini çıkartıyor. Hiç kimse ilgilenmiyor. Bakan Bey ile bir kere görüştük. Bakan çözeceğim dedi, ama 8 aydır hala çözülecek. 8 aydır arkadaşlarımızın çalışma ve motivasyonu kalmadı. Hepimiz şuan kredi mağduruyuz, borçlarımız var. Okullar açıldı, doğalgazı açamıyoruz, kış geldi. Hepimiz mağduruz.” açıklamasında bulundu. 
 
'155 KİŞİ MAĞDUR OLUYORUZ'
Eski Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik’in oluru ile vakfa ait olan kirli su ve temiz su arıtma tesisinin devredildiğini belirten Karataş, şöyle dedi:
“Vakfın gelir kaynakları kesilince şuan 155 kişi mağdur oluyoruz. Hepimiz kapının önüne konulduk, hiç kimse yardımcı olmuyor. Başbakanımız meydanlarda taşerona kadro diyor. Biz bakanlığın kendi personeliydik. Süresiz sözleşmeliydik, en kötü çalışanımız 15 yıllık çalışanız kredi çekenler var, hasta çocukları olan arkadaşlarımız var, engelli çocukları olan arkadaşlarımız var.” ifadelerini kullandı. 

Başbakan Ahmet Davutoğlu’na da seslerini duyurmak istediklerini ifade Karataş, “Taşerona kadro derken bakanlık kendi personelini bir anda bariyerlerin önüne çıkartabiliyorsa artık yapabilecek hiçbir şey yok. 155 çalışan olarak düşünmeyin, 15 bin kişi olarak buradayız.”  

Karataş sözlerini “Antalya’daki alt yapılar işletmemiz vardı, onu da vakıf adına biz yapıyorduk onu da şuan bizim elimizden aldılar. Vakfın geliri kesilince hiçbir şekilde vakıf sizi çalıştıramayız. Çünkü paramız kesildi, deniliyor bize. Bizde ne yapacağımızı bilmiyoruz. Arkadaşlarımızın çoğu intiharı bile düşünüyoruz. Yılbaşından bu yana hala bugün yarın çıkacaksınız, bir ay daha ertelediler. Son iki günümüz kaldı, biraz önce bakanlık yetkilisi ile görüştük, çalışmalar devam ediyor dedi. İşten ayrılmamız bize tebliğ edildi.” şeklinde tamamladı. 

'BURADAKİ ÇALIŞAN İNSANLARI HİÇE SAYIP KENDİ YAKINLARINI İŞE ALIYORLAR'
Döner sermayenin konuya el atabileceğini belirten Karataş, “DÖSİM’in yanında 150 kişi hiçbir şey 500 trilyon sermayesi olan sermaye işletmesi 150 kişiyi almıyor. Çanakkale alan işletmelerine personel alıyorlar, bizi de DÖSİM ile alın dediğimizde bize KPSS puanı gerekli olduklarını söyledi. Şuan ilkokul mezunu olmayan insanı işe alıp işe başlattılar. Kendi yandaşlarına kadro açmak amaçları. Buradaki çalışan insanları hiçe sayıp kendi yakınlarını çocuklarını, yakınlarını işe almak. Burada bizim yıpranmamız, deşifre olmamızın sebebi de bu zaten. Ben 40 yaşındayım. Bu saatten sonra nerede işe gireceğim.” diye sitem etti.

Kemal Algen ise “Seçim öncesi bu kadar insanı neden mağdur ediyorlar. Başbakan 100 bin kadro veriyoruz diyor. Bizi işten çıkartıyorlar. Biz işimizi geri istiyoruz.” diye konuştu.

CİHAN
14 Ekim 2015 15:09
DİĞER HABERLER