21 aydır Manisa Süleymanlı Kapalı Cezaevi’nde tutuklu bulunan gazeteci Zafer Özcan, cezaevi günlerini ve maruz kaldığı hukuksuzlukları son mektubunda dile getirdi.
SAMANYOLUHABER- Sadece haber yaptığı için hapse atılan 200'den fazla gazeteciden biri olan Zafer Özcan, meslektaşı Selahattin Sevi’ye hitaben kaleme aldığı mektupta mahpus olmasına rağmen gazeteciliğe dair çalışmalarına ara vermediğini kaydetti.
Özcan, “Göçtürkleri yakından izlemeyi ve onlar üzerinde çalışmayı da sürdürüyorum.” diyerek güncel siyasi gelişmelerden bağımsız genel konularla gazeteci arkadaşlarından göç ve göçmenlerle ilgili yazılar beklediğini belirtiyor.
29 YIL ÖNCESİNİN TANIKLIĞIYLA ÖRGÜT ÜYESİ SAYILDI
Zafer Özcan, mektubunda davasında maruz kaldığı hukuksuzlukları da sıraladı.
Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Mütevelli Heyeti üyesi olmakla ‘suçlandığını’, ancak GYV üyesi olmadığını ispat etmesine rağmen gerekçeli kararda bu durumun görmezden gelindiğini kaydetti.
Özcan, hakkındaki bir tanık ifadesinin 29 yıl öncesinden, lise yıllarından olduğunu belirterek, aleyhinde tanıklık yapan kişiyi de hiç tanımadığını belirtti. Çalıştığı basın kuruluşlarının örgüt üyeliğine delil gösterildiğini kaydeden Zafer Özcan, düşünce özgürlüğü vurgusu yaptı.
Zafer Özcan’ın Kronos'ta yayımlanan mektubu şöyle:
“Değerli kardeşim Selahattin,
Ne zamandır sana yazmak, yazı üzerine de olsa hasbihal etmek, dertleşmek istiyordum… Tek cümle yeter aslında; hiç hayal etmediğim bir yerde, hayal edemeyeceğim kadar iyi durumdayım.
Hayatın bütün cefasını toplayıp üzerime geldiği dönemde böyle hissedebilmek ve öyle yaşayabilmek elbette Allah’ın lütfu.
“YEDİNCİ ROMANIM ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUM”
Ben o lütufları, üzerime yağdırdığı sekineyi, kendi programımla, çalışmalarımla, tamamlamaya çalışıyorum. Açıkçası, hayatımda hiç bu kadar verimli bir dönem geçirmemiştim. Bu beni çok tatmin ediyor. İçimdeki edebiyatçıyı keşfettim diyebilirim.
Şu an yedinci romanım üzerinde çalışıyorum. Bu benim hayallerime, dile sığmayacak bir durumdu. İleride bunların bir karşılığı olur mu bilmiyorum, açıkçası umursamıyorum da. Sadece şu dar zamanda ve bu dar koridordaki yolcuğumda ihtiyacım olan taze havayı ve günışığını sağlıyor. O da bana yetiyor.
Ekonomiyle ilgili yazılmış pek çok temel kitabı da okudum. Kendi alanımda da gelişmeye, uzmanlığımı arttırmaya devam ediyorum. Günlük gazete dışında burada ekonomi dergilerine abone olma imkânımız da var. İş dünyasından da hiç uzaklaşmadım.
“İÇERDE OLMAKLA, DIŞARIDA OLMAK ARASINDA FARK KALMIYOR”
Değerli kardeşim,
Hayat hep sürprizleriyle geliyor. Yarın ne yaşayacağımızı bilmiyoruz. Ancak şunu öğrendim, şans diye bir şey varsa onun arası, hep savaşan, mücadele eden, hayatın ipini bırakmayanlarla daha iyi. Bakalım bundan sonra neler göreceğiz?
İnsan bir kez dibi gördükten ve orada bile ayakta kalmayı öğrendikten sonra endişeleri, korkuları, kaygıları da azalıyor. “Kurtuluşu bir başkasında görmek, yıkılmanın en güvenli yoludur.” demiş Simone de Beauvoir.
Ne kadar anlamlı değil mi?
İnsan bu mekânda kurtuluşu sadece kendinde görmeyi de öğreniyor. Bir de ona inanan ailesi ve senin gibi vefalı dostları varsa insan daha ne ister ki! O anlarda inan, içerde olmakla, dışarıda olmak arasında fark kalmıyor.
Mektubumda sana gerekçeli kararımdan bahsetmek istiyordum, lafı uzattık. Seninle uzun uzun sohbet etmeyi çok özlediğimden sanırım.
Değerli kardeşim,
Yerel mahkeme silahlı terör örgütü üyeliğinden 7,5 yıl mahkumiyetime hükmetti. 21 aylık uzun tutukluluğuma rağmen tahliye etmedi. Sürpriz bir sonuç değil elbette benim açımdan. Siyasi davalar böyledir.
Lakin gerekçeli karardaki maddi hataları paylaşmak istedim. Zaten gerek İstinaf, gerekse AYM’ye (Anayasa Mahkemesi) yaptığım bireysel başvurumda bunlara yer verdim. Zira benim bu ağır cezama gerekçe gösterilen hususların bir kısmı gerekçede çarpıtılmış, tabi aleyhime olarak.
Siyasi davalardan adalet bekleyecek kadar saf değilim elbette lakin en azından delil diye sunulan hususların doğru bilgi içermesini beklemek de hakkımız değil mi? Bunları kısaca sana aktarmak istiyorum.
ÜYESİ OLMADIĞI VAKFA ‘MÜTEVELLİ HEYET ÜYESİ’ YAPILDI!
1. Bana yapılan operasyonun gerekçesi GYV (Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı) Mütevelli Heyeti üyeliği iddiası ve o iddianın dayanağı sadece bir cümlelik bir toplantıya davet cümlesi. Adı geçen vakfa üye olmadığımı mahkemede ben ve avukatlarım ispatladık.
Mahkeme sivil toplum masasına yazı yazdı, öyle olmadığını onlar da teyit etti. Zaten bu konu bana ondan sonra hiç sorulmadı. Duruşmalarda heyet de kabul etti üyelik olmadığını lakin gerekçeli kararda bunlar hiç dikkate alınmadan üyeymişim gibi yazılıp, bu konu da örgüt üyeliğine gerekçe yapılmış.
2. Hakkımdaki iki tanık ifadesinden birinin sahibi olan Selman Eştürkler’in hakim huzurunda alınan ifadesi lehime olmasına rağmen gerekçede tamamen aleyhimeymiş gibi kullanılmış.
29 YIL ÖNCESİNDEN GELEN ‘TANIK’
3. Diğer tanıdığın ifadesi 29 yıl öncesine, benim lise öğrenciliğim dönemine ait. Gerekçede 17/25 sonrası (17-25 2013’deki yolsuzluk ve rüşvet operasyonları) HTS kayıtları örgüt üyeliğine delil sayılırken, diğer maddede 29 yıl öncesinin tanıklığı örgüt üyeliğine delil sayılmış.
Kaldı ki talebime rağmen hiç tanımadığım Halil Pusmak isimli şahısla yüzleştirilmedim. İfadesi alınırken avukatlarımın bile katılmasına izin verilmedi.
4. Gerekçede yazarı olduğum "Paraleli Batırın" isimli kitabım da örgüt üyeliğine delil sayılmış. Oysa o uzun gerekçede kitabın sadece ancak kapak yazısına yer veriliyor.
Kapağı açılıp bir cümle içerik okunmamış. Kaldı ki 5 yıl önce yayınlanmış bu kitap hiçbir kovuşturma geçirmemiş ve hakkında hiçbir mahkeme kararı yok. Tamamen ifade özgürlüğü meselesi.
5. Diğer gerekçe ise tahmin edilebileceği gibi çalıştığım basın kuruluşları. Yine o kuruluşlara yapılan operasyonlarda, gözaltılarda benim adım bile geçmemiş. Oysa burada da mahkeme oralarda çalışmamı tek başına suç saymış.
Daha çok şey sayılabilir ama meselenin özü budur. Bakalım üst yargı makamlarında bu konular dikkate alınacak mı? Ben alınacağına inanıyorum. Senin de bunları bilmeni istedim. İmkanım olsa bir de basın açıklaması yapardım bu konuda.
Değerli kardeşim,
Bütün dostlara, arkadaşlar selamlarımı iletiyorum. Görüştüklerine iletirsin…
Haberlerini, selamlarını aldıkça mutlu oluyorum. Çalışmalarını çok merak ediyorum. İnşallah yakında okuma şansım olur.
Selam ve dua ile, daimi kardeşin, Zafer Özcan.”
AKSİYON DERGİSİ İLE ZAMAN VE BUGÜN GAZETELERİNDE MUHABİRLİK YAPTI
8 Mart 2019’da Manisa'nın Akhisar ilçesinde gözaltına alınan gazeteci Zafer Özcan’a sadece haber ve makaleleri dolayısı ile 7 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
Özcan’ın davası İstinaf Mahkemesi’nde devam ediyor. Zafer Özcan, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile kapatılan Aksiyon dergisi ile Zaman ve Bugün gazetelerinde muhabir olarak çalışmıştı.
"Türkiye’yi Dünyaya Taşıyan Kadınlar", "Avrupa’daki Türkiye, Türkiye’deki Avrupa", "Sanayinin Çilekeş Duayenleri" ve "Arz Ederim" isimli kitapları yayımlandı. "Nilüfer Göle İle Toplumun Merkezine Yolculuk", "Alev Alatlı İle Türkiye ve Dünya" da Özcan'ın diğer eserleri.