Hicretten 'Kahraman' polislere yazılan anlam dolu mektup

Hicretten 'Kahraman' polislere yazılan anlam dolu mektup
Samanyolu Haber Televizyonu Dış Haberler editörü Adnan Topkapı, bugünkü köşe yazısında, Filipinler'den 'Kahraman' polislere yazılan mektubu yayınladı..

Adnan Topkapı, 22 Temmuz'daki hukuksuz sahur operasyonu sırasında gözaltına alındıktan sonra önce bebeğini kaybeden ardından da eşi Ayşegül Öztürk'ü kaybeden İstihbarat Şube Eski Müdür Yardımcısı Ahmet Öztürk'e ve diğer kahraman polislere Filipinler'den yazılan mektubu paylaştı.

Dünyanın dört bir yanına giden eğitim gönüllülerinin acı haberlerini ve Emniyet Amiri Ahmet Öztürk’ün yaşadıkları sonrası e-posta adresine Türkiye’den 16 bin kilometre uzakta, Filipinler’de tanıştığı aksiyon insanı İrfan Karabulut'tan mektup geldiğini söyleyen Topkapı, mektubun verdiği hissiyatı, "Okudukça hem yüreğim hem de zaman genişledi sanki. Zaman “Elif gibi dimdik” durmanın zamanı dedirtti. Bize de vesile olmak düştü." sözleriyle tarif etti.

İşte Topkapı'nın yazısı ve paylaştığı MEKTUP:

"Moralsiz ve bitkinim. Günlerdir dünyanın dört bir yanına giden eğitim gönüllülerinin acı haberlerini alıyorum. Önce Güney Afrika’dan Galimbek Sharivkhan, sonra ABD’den Ömer Kaya ve en son geçen hafta Almanya’da vefat eden Yusuf Döndü. 

Gönlüm yas ikliminin kuytu köşelerinde bir tebessüm ararken kendimi Emniyet Amiri Ahmet Öztürk’ün önce ana karnındaki 4,5 aylık bebeğini; ardından eşi Ayşegül Öztürk’ün vefat ettiği haberini okurken buldum. 

Bir kez daha sarsıldım. Gözlerim doldu. 6 yaşında öksüz kalan masum bir çocuğun fotoğrafına bakınca ruhum daraldı. Kaçacak yer, sığınacak liman aradım. Bulamadım.

Çaresizlik içerisinde gözlerimden yaşlar damlarken aradığım liman, e-posta adresime Türkiye’den 16 bin kilometre uzakta, Filipinler’de tanıştığım aksiyon insanı İrfan Karabulut abimden gelen o mektup oldu. 

Okudukça hem yüreğim hem de zaman genişledi sanki. Zaman “Elif gibi dimdik” durmanın zamanı dedirtti . Bize de vesile olmak düştü. İşte İrfan Karabulut’un o er oğlu er polislere yazdığı o *mektup.

"HİCRETTEN ANADOLU’YA

Anadolu, bir yanda ceylanları avlayan sırtlanların diyarı, bir yanda yaralı da olsa yiğitliği bırakmayanların. Bir yanda yetimin parasını çalanı koruyan diğer yanda milyarları sıfırlamaya çalışanları baştacı yapan medya hipnozlu insanlarımız.

Anadolu sana ne oldu böyle? Hani sen bizim Kılıçarslan`ın askerlerine ayran dağıtan  anamızın adını almıştın. Anadolu olmuştun. Reva mı şimdi polislere bu yaptığın? Ne çabuk unuttun gölgesinde dalgalandığın bayrağın gönderini 170 ülkeye diken kardeşlerini hicrete gönderdiğin günleri! Bilir ve hissederiz ki sen vefalısın. Ne oldu sana böyle neden öz evlatlarını boğmak istiyorsun?

Bilir ve inanır ki, bu yoldan Ebu Hanife’ler geçmiş, Hallacı Mansurlar’ın kanı var bu aşkta…

Ahmet Yesevi’nin hamuru. Çanakkale de Mehmetçiği ziyaret eden Peygamberimiz’in (S.A.S) muştusu var. Bilir ve inanırız.

Filipinler’den bir manzara. Bir arkadaşımızın eşine bir görev verildi. İlk maaşı olarak da 700 doları muhasebecimiz takdim etmiş. Oturuyoruz ofisimizde. İçeri o bacımız girdi ve dedi ki “Abi bana para göndermişsiniz. Bu nedir? Biz de “Çok olmasa da senin maaşın” dedik.

Bacımız gözyaşları içerisinde “Abi benim eşim de maaş alıyor. Ben para istemiyorum yaptığımız hizmetin karşılığında” dedi ve masaya parayı bırakıp gitti.

Duygunun duygulandığı an... Birilerine göre idrakin almayacağı bir his tufanı. 

Bu örneği Sibirya’ya alın götürün. Oradan Afrika’ya ve hatta Orta Asya steplerine… Aynı duygu da okumuş, birkaç dil bilen yüzbinlerce kardeşlerimizi görebilirsiniz. İşte Anadolu mayası bu..

SHaber TV’de o polis kardeşimizin eşlerinin, annelerinin, babalarının sözlerini duyunca; ‘Evet Anadolu insanı asla ölmemiş ve hiç bir zamanda ölmez’ dedim. Medyatik manipülasyonlar ile insanları büyüleseler de, “Bu özümüz, Anadolu mayası asla ölmeyecek çok şükür” dedim. Ne diyordu bacımız; “Eşime çok teşekkür ederim ki bu şerefi bizlere yaşattı. Çocuklarımın artık kahraman bir babası var.” Sözün bittiği ve şecere-i ruhun zirve yaptığı bir andır bu… İşte tam da bu Anadolu ruhu...

Elbette ki adalet tecelli edecek. Rabbimin adaletini de herkes görecek.. O yiğit emniyet amirinin dediği gibi; “Bu bize görülen zulümlerde haklı iseler, bize yapılanlar zulüm de olsa hakkımız helal olsun. Ancak yok gerçekten hırsızlıklarını örtbas için Anadolu da vatan evlatlarına, hicrette de kardeşlerimize reva görülen bu çilenin hesabını mahşerde sorarız.” Öz nefsi hakkını isteme değildir bu. Anadolu kıtası büyüklüğündeki yüreklerin yeryüzüne yaktığı muhabbet aşkının, insanlık sevgisinin önüne kara basan gibi durdukları içindir bu mahşer hesaplaşması.

Ey Anadolu, dön gayrı özüne. Yüreğimiz, gözlerimiz kurumadan kendine dön. Dön ve kucakla yiğit vatan evlatlarını. Biz sana her daim kurban olmaya hazırız.

5 Eylül 2014  Cuma  sabah: 4.55
İrfan Karabulut - Filipinler."

*Yer olmaması sebebiyle mektubun bir kısmı yayınlanmıştır.

09 Eylül 2014 17:18
DİĞER HABERLER